Lokman Ergün

Lokman Ergün

Barışın mağdurları!

Barışın mağdurları!

Barışmak savaşmaktan zordur sözü, klişe olmanın çok ötesinde, ciddi bir derinliğe işaret eder. Savaş nizamına göre tahkim edilmiş saflar, değişik hassasiyet ve amaçları, nihai bir hesaplaşmaya erteletmiştir çünkü.

Kürtlerin doğal haklarının gasp edilmesi temelinde başlayan savaş, zaman içerisinde konjonkturel ittifaklarla devam etmiş, bu ittifaklar dönemsel değişimler yaşamış ve nihayetinde bugün bir ateşkes evresine girmiştir. Yaşanan süreci “barış” olarak nitelendirmek mümkün değilse bile, barışa giden yolda ilk adım olarak değerlendirmek mümkündür.

İşte bu adımların atılmasıyla başlayan süreç, Kürt hareketinin ittifak yaptığı kesimlerin sürece ilişkin yoğun tartışmaları da beraberinde getirdi. Öyle ki, Kürt’lerin aldatıldığı, Kürt hareketinin ideolojik sapma gösterdiği ve hatta PKK’nin davaya ihanet ettiği imaları bile gündeme getirilmekte.

Kürt Siyasi Hareketinin dinamizminden, kendi gelecek tasavvurlarını devşirmek isteyen bir kesimin varlığı nicedir malum. Bu kesim, Kürt’lerin gelecek kurgularının yol ve yöntemini belirleme haklarını, Kürt milliyetçiliği olarak nitelendiriyorlar. Kullandıkları dil ve söylem, yoğun bir şekilde Kemalist bakış açısı içermekte.

Sayın Öcalan’ın Newroz mesajındaki bütünlüğü tahrif ederek, Alevi’lerin dışlandığı, Sunni İslam hattı kurulduğu, milliyetçilik yapıldığı söylemleriyle,sözde solun aslına rücu etme girişimlerini Kürt’ler ciddiye almayacaktır. Kürt Siyasi Hareketinin Ortadoğu için kurguladığı gelecek perspektifi ne dünden bugüne yapılandırılmıştır ne de mecrasından ayrılmıştır.

Sayın Öcalan, Newroz mesajında, Kürt ve Türk’lerin tarihi ve siyasi geçmişine atıfta bulunmuş, bunun yanı sıra, bütün mezheplerin, bütün halkların eşit ve gönüllü birlikteliğini vurgulamıştır. Üstelik bunu 20 yıl öncesinden ısrarla dile getirmiştir.

Kürt ve Türk halklarının 1000 yıllık geçmişlerine atıfta bulunurken İslam vurgusunda bulunulmasını, Alevilik üzerinden eleştirmek de kendine has bir gariplik başlı başına. Ya da bırakın Türkiye’nin, insanlığın yüzlerce yıllık sorunlarını, sınıfsal çelişkilerini, mezhep gerilimlerini, Kürt hareketinin sırtına yüklemek ve çözüm beklemek nasıl bir mantıktır?

On binlerce ölünün, milyonlarca yerinden yurdundan edilmiş insanın, binlerce tutsağın acıları üzerinden, hayali devrim fantezileri üretmek ahmaklıktır. Keza düne kadar devlet destekli siyasi oluşum peşinde olanların şimdi maksimalist taleplerle ortaya çıkmaları ise ahmaklıktan öte bir şeydir.

Kürt halkı, onlarca yıllık mücadelesinin ve örgütlülüğünün özgüveniyle, barışa giden yolda ilk adımı atıyor. Bundan sonraki adımlarını da muhataplarının tavrına göre şekillendirecek alt yapıya sahiptir. Atılan hiçbir adım da, Kürt Siyasi Hareketinin özünü oluşturan, demokratik ulus paradigmasının ruhuna aykırı değildir ve olmayacaktır.

Başlangıcından itibaren Kürt’leri, Türk’leri, Alevi’leri, Süryani’leri ve bu coğrafyadaki her inanç ve etnik aidiyetten insanları yapısına katarak var olmuş bir siyasi hareketten, başka türlü bir gelecek kurgusu beklemek için ya izansız ya da art niyetli olmak gerekir. Umuyorum ki ikincisi olmasın. Çünkü kaybedilecek her canın vebalini taşırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Lokman Ergün Arşivi