M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Dünya'nın en büyük Newroz ateşi

Dünya'nın en büyük Newroz ateşi

Doğrudur Newroz Kuzey yarımküre de Ortadoğu’dan Orta Asya’ya kadar kutlanan bir bayramdır. Ama Newroz’un anlamına uygun ve Dünya’da en büyük kalabalık ve en büyük Newroz ateşinin yakıldığı yer de hiç şüphesiz Kürt coğrafyalarıdır.

Başta Türkiye olmak üzere Irak, Suriye ve İran’da Newroz Bayramına en çok itibar eden ve kutlayanlar Kürtlerdir. Bu ülkeler içinde de en görkemli kutlamaları yapan da Türkiye Kürtleridir. Nitekim 30 yıldır yapılan bütün baskı, şiddet, inkar ve imhaya rağmen Kürtler her 21 Mart’ta bir öncekinden daha görkemli bir Newroz’u kutlamak için büyük çaba harcıyorlar.

Türkiye’de 2010 Newroz’una da Yüksekova’dan başlatılan Diyarbakır’da sonlandıran Kürtler son 30 yılın en büyük Newroz’unu gerçekleştirdiler. 

Perşembe den başlayan ve Pazar günü Diyarbakır’da noktalanan Newroz kutlamaları Kürtlerin bulunduğu her şehirde coşkuyla kutlandı. Ne yazık ki Türk medyası Pazar yapılan hariç, diğer etkinlikleri halkla paylaşmamak için elinden geleni yaptı. Yine aynı medya bayramın coşkusu, şenlikleri, ateşin ve insanların sıcaklığını vermekten çok kaç bin polisin görev aldığını, yasak afiş, slogan, poster ve gözaltına alınlara yoğunlaşmaktan geri kalmadı.

Mart ayı halk arasında her ne kadar Kuzey yarımkürede ve özellikle Orta Doğu coğrafyasında baharın Müjdecisiyse de Kürt halkı için çok daha farklı anlamı ve önemi olan bir aydır. Mart, Demirci Kawa’dan beri Kürt halkı için bir özgürleşme, var olma ayıdır.

Son 30 yılda ise Kürt halkına karşı başta Türkiye, Suriye ve de İran gibi ülkelerde ise meydanlara çıkan on binlerce yaşlı, genç, kadın, erkeğin gazla, copla, panzerle, çoğu zaman silahla sindirilmek, susturulmak ya da öldürülmek istendiği bir ay olarak hafızalarda yer etti.

Bazen de Irak diktatörü Saddam gibi 16 Mart 1988 de Halepçe’de girişilen jenosit ayı olarak anıldı. Türkiye’de biz yazarlar içinse düne kadar “W” harfi yüzünden mahkemelerde süründüğümüz, sorgulandığımız aydı. Ama yapılan bütün olumsuzluklara, inkâr ve imha yoğunluğuna rağmen 21 Mart Newroz’u Kürtler için bir diriliş ve bir baş kaldırış sembolüdür.

İşte bu diriliş ve başkaldırışın yıl dönümünde bu yıl çok önemli gelişmeler oldu.

İlki 2010 yılı Newroz ateşi Yüksekova’da yakıldı ve Türkiye’de birçok il ve ilçede kutlandıktan sonra Diyarbakır’da görkemli bir kapanış ile son buldu.

İkinci önemli gelişme Başbakan emir vermişti “Bu Newroz farklı bir Newroz olsun” demişti. Bu açıklama üzerine İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş buluşarak barış içinde bir bayram için ortak karara varıyorlardı. Ve bu sağduyu sayesinde 2010 Newroz’u farklı kutlandı. Çünkü cop, panzer, gaz ve köpekler ile üzerlerine saldırarak müdahale ederek halkı galeyana getiren olmayınca Kürtler de büyük bir coşkuyla sadece bayramlarını kutladılar.

Yüksekova ve Diyarbakır’da tarihinde ilk kez sorunsuz bir kutlama yapıldığı için 72,5 milyon gibi bende çok mutlu oldum.

Newroz meydanlarında konuşan Kürt siyasetçiler bu sene çok farklı, anlamlı ve bir o kadar güzel mesajlar verdiler. Örneğin Türk Medyasının “Güvercin” dediği, ama Türk adaletinin sakıncalı görerek siyaset dışı bıraktığı yasaklı Ahmet Türk “Neyin açılımı? Diye sitem etse de; bu ülke büyük acılar yaşadı, artık yara kapansın. Bir birimizi affetmeliyiz” diyerek ülkeyi yönetenlere açık mesajını gönderiyordu.

BDP başkanı Selahattin Demirtaş Başbakan7a seslenerek “ Biz AKP ile yardımlaşma derneği değiliz. Üzerimizden tasfiye politikalarını dayatmak isterseniz BDP sizin muhatabınız değil olsa olsa kabusunuz olacak. Bu meydandaki 1 milyon oy yetmiyor diyenler şimdi İstanbul'da da referandum yapılıyor, Gever'de yaptı, Van'da yaptı, Muş'ta yaptı. 4 milyon insan Newroz'da referandum yaptı. Çözümü Ankara'da. ABD ile konuşarak arayacağına Londra'da İngiltere ile kirli pazarlık yaparak arayacağına işte bu halk barışa hazır. İşte bu halk sadece barış ve özgürlüğü haykırıyor. Bu Newroz bu yüzden çözüm Newroz’udur."

Aysel Tuğluk “ Bu halkı bitireceğiz, susturacağız diyenler gelip görsünler. Sorunu çözeceğiz diye ortalığa düştüler, aydınlar, sanatçılar ile görüştüler. Bir tek Kürtler ile görüşmediler. Kürtlerin siyasi iradesini tanımadan bu meseleyi nasıl çözeceksiniz? Kürtler özgür vatandaş, eşit ve ortak olarak yaşamak istiyor. Yakılan ateş herkesi kardeşliğe çağıran ateş olarak görülmelidir.” Diyerek iyi niyet mesajlarını veriyordu.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı Osman Baydemir ise “ Newroz barış ve özgürlüğün müjdecisidir. Kürdün Türk’e, Türkün Kürde kurşun sıkması haramdır. Türk ve Kürt gençleri bir birlerine kurşun yerine karanfil atsınlar. Dünya’nın en büyük Newroz ateşini Kürtler yakıyor ve en büyük kalabalıklar ile Kürtler kutluyor. Ortadoğu’da tarih boyu çok diktatörler gelip geçti, ama mazlum halk dimdik ayaktadır. Kürtlerin ittifakı Ortadoğu’ya demokrasi, barış ve özgürlük getirecektir. Binlerce Kürt siyasetçisi ve genci zindanlardadır. Ya tam özgürlük ya hepimizi zindanlara atın. Kürtlerin yeri zindan değil. Bu Newroz’un zindanların kapısını açan bir Newroz olmasını istiyoruz. 2010 Newroz’u barışın müjdecisi olsun istiyoruz” diyordu.

Emine Ayna da “ Kürtler hiçbir zaman Newroz yasaklarını tanımadı. Yüksekova tarihinde ilk kez kimsenin burnu kanamadan bir Newroz kutlandı. Şimdi soruyoruz; neden geçmişte bu kadar can verildi? Yeni Anayasa deniliyor. Ama tartışmalar demokratik, eşitlikçi ve özgür bir anayasa üzerinden yapılmıyor. Tüm farklılıkların tanınacağı anayasa getirilsin destek verelim” diyordu.

Evet, bir gazeteci ve yazar olarak Kürt coğrafyasında ve metropol şehirlerde son 30 yıldır ilk kez Kürtlerin yüz binler ile meydanlarda gönüllerince özgür bir Newroz Bayram’ı Kutlamalarının sevincini yaşıyorum.

“Newroz Piroz Be!” pankartlarının öfkeyle indirilmediği, polis kontrol ve denetleme stantlarına “W” harfi yazılı “Newroz” yazılarının tepki çekmediği bir Newroz bayramı kutlandı. Yıllarca baskı ve inkâra boyun eğmeyen bir halkın gönlünce kutladığı bir gün oldu.

Şimdi soruyorum; bu Newroz’da bunu başaranlar acaba neden geçmiş 30 yıl kutlanan Newrozlarda da aynı hoşgörüyü göstermediler? Neden atılan bir slogan, açılan bir pankart, gösterilen bir poster yüzünden yüzlerce canın toprağa düşmesine yol açtılar? Demek canları istese bir tek kişinin burnu bile kanamayabiliyor muş. Demek Newrozlarda kavga, dövüş, kargaşa, savaş, ölüm isteyen Kürtler değilmiş. Demek Kürtler sadece özgürce kendi bayramlarını kendi kültürleri ile kutlamak istiyorlarmış. Şimdi geçmişte o canlarını yitirenleri kim katletti, kim cinayet işledi, kim bayramı kana buladı soruları orta yerde durmuyor mu? Dilerim bundan böyle Newroz’u hep böyle barış içinde yıllar yılı kutlarız.

Geçmişte Newrozlarda işlenen onlarca cinayete, BDP’li siyasiler ve Belediye Başkanlarının eli kelepçeli ceza evlerine tıkılmalarına, taş atan 4 bin çocuğun hapsedilmesine rağmen Hükümetin 2010 yılı Newroz tutumunu barışa bir iyi niyet adımı olarak yorumlamak istiyorum. Demokratik açılıma bir işaret olarak görmek istiyorum.

O her zaman öfkeli, saldırgan ve tehditkâr olan Devlet’in ve onu yönetenlerin Newroz meydanlarında milyonlarca Kürdün renga renk geleneksel kıyafetler içindeki coşkusunu ve taleplerini bu ülkeyi yönetenlerin artık görmelerini bekliyorum.

Hepinizin Newroz Bayramı’nı kutluyorum. Newroz a we pîroz dikim. 

VE KÜRTÇE İKİ NEWROZ MAİLİNİ SİZİNLE PAYLAŞIYORUM

Beriya mîladê di 612’an de şeva 21’ê Adarê, Medî kela zilmê ya Dehak hildiweşînin û li ser birc û çiyayan sonda zadiyê dixweynin”Bijî newroz,bijî newroz”

Û ji ê rojê vir ve her Adar newrozan diwelidîne di şeva bîst û yekê de..

Pêşabûnek bê hempa tê jiyandin û kurd bi bêhna heskirinekê bi bi newrozê şa dibin, heskirina ku xwe ji bo azadiyê dide der di zindanan de.

Wexta ku xweza kirasê biharê li bejna xwe dipêçîne, hemû gul û kulîlkên hêviyê pêşkêşî axa Mezopotamyayê dike. Çirûskên ku ji agirê axa kurdan hildibûn jor, mizgîna newrozê digihandin stêrkên li esmanan, ew stêrkên ku berî herkesî bêhn kiribûn kulîlkên newrozê û bi evîna wê xwe radestî pêl û tîna wî agirî kiribûn.

Belê xwendevanên hêja dîsa roj da pey rojê, meh da pey mehê û newrozeke nû hat.E w agirê ku 2617 salan berê hatibû vêxistin wê îsal  jî bi bendewariyên azadî û aştiyê gaştirîn vêkeve.Wê dîsa destmal û kirasên rengînî yên ku rengê xwe ji kulîlkên newrozê girtine ji sandoqên bûkanî werin derxistin û bi tilîlîyan werin neqşkirin. Wê dîsa di nav du tiliyên serkeftinê de zarok, kal, pîr, cîwan, jin ê mêr coş û kenên xwe pêşkêşî hev bikin. Em jî wekî kovara hinarê dibêjin fermo û hûn jî bêhn bikin ji wan gulan, mil bidin milan bila gul vebin li ser dilan.

Em vê hejmara newrozê bi kêfxweşî pêşkêşî we dikin. Di meheke ku ji bo kurdan gelek girin e de em xebatek bi çeşn û çêjs meha newrozê diyarî stêrkên esmanê kurd û kurdîsatnê dikin. Hest û coşa me jî tevlî yên we dibe û gav bi gav ber bi 21’ê Adarê ve diherike. Em bawer dikin ku  rojekê ev agirê di dilê me de wê dîsa zend û bendê zilmê yak u l ime hatiye pêçandin bişewitîne û mizgîna azadiyê bigihîne hemû deran. (Muhterem Görücü)

------  

Newroz;

Di xewna me Kurdan de ji raza Zerdeştê kal, hêvî û daxwazek e...
rojek e nû, salek e nû, giyanek e nû, vînek e nû, dilek e nû, jiyanek e nû û cîhanek e nûjen...

Di gel  azadiyek  seranser... Serbilindî, bextewerî u kamranî , para we bî..

Bi hêviya ku, ev hêvî û daxwazî, cihana me bi xemlînin u  ronî bikin...
Di gel silavên rengîn ji rengê Newrozê...Germ, dilînî,  u birayane..

Sersal û Newroz a we pîroz dikim....Hemu rojên we, Newroz..(LATİF ELÎ XALİD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi