İbrahim Genç

İbrahim Genç

Newroz'da kan mı istiyorsunuz?

Newroz'da kan mı istiyorsunuz?

Bu yılki coşkulu Newroz’larda verilen mesajlar doğru algılanması gereken mesajlardı.Yüz binlerin yüreğine adeta tercüman olmak istercesine Osman Baydemir’in “Kürt’ün Türk’e, Türk’ün Kürt’e kurşun sıkması haramdır. Artık birbirimize karanfil uzatmanın vakti gelmiştir.” sözleri önemlidir. Çünkü Baydemir’in kastettiği o vakit “Newroz”dur. Bu noktada verilen mesajların içeriğinin kardeşlik ve barıştan yana olmasının Batı’da doğru algılanması olumlu bir hava yaratabilir.

Yaratabilir diyorum; çünkü dünyada en büyük Newroz kutlamasına şahit oluyoruz. Bu anlamda medyanın Kürt halkının coşkusunu doğru yansıtmadığı gerçeğini ifade etmeliyiz. Ki medyanın en büyük marifeti, her zaman olduğu gibi nerede bir olumsuzluk varsa onu ön plana çıkarmaktır. Ki bu Newroz’da da bunu yaptı. Bu sebeple de genel itibariyle tam bir “Türkiyelileşme” havası yaratan Newroz, bazı kesimlerce olumsuz yorumlandı. Tabi bu olumsuz yorumlanmanın bir diğer boyutu da Kürtlerin birliğinin pekişmesine duyulan tahammülsüzlüktür. Buna rağmen Newroz, Kürt gerçekliğinin en renkli dışavurumu oldu.

Kürt halkı genel itibariyle Newroz’un birçok halkın ortak bayramı olduğunu kabul etse de milliyetçi Türkler Newroz’u Türkleştirmek için her seferde cümlelerini buna göre kurarlar. Oysa bu tartışma bize bir şey kazandırmayacak bir kısırdöngüdür. Ama kutlama ve sahiplenme noktasında dürüst olmak gerekirse Newroz’u en çok Kürtlerin özümsediği görülecektir. Hatta ısrarla söylüyoruz ki dünyanın en büyük Newroz kutlaması Diyarbakır’da yapılıyor.

Bu, bir gerçekliktir. Newroz’da yürekleri coşkuyla barışa çarpan bu yüz binlerce Kürt’ü anlamak neden bu kadar zor? Neden başınızı iki elinizin arasına alıp düşünmüyorsunuz? Kürtlerin ulusal renklerine, giysilerine, dillerine, tarihlerine, Newroz’larına neden saygı duymuyorsunuz? Bu tahammülsüzlük neden?

Evet, İnternet Haber’in yazarı Şeyda Açıkkol, size söylüyorum. Neden bu kadar tahammülsüzsünüz Kürtlerin büyük bir kitleyle Newroz’u kutlamalarına?

İlla ki Newroz’u Türk bayramı olarak gösterme çabanız sizin ruh halinizin ip uçlarını veriyor. Oysa oturduğunuz yerden yazıyorsunuz ve Newroz’un ne demek olduğunu birkaç kitaptan okumak dışında nasıl bir pratik yaşam olduğunu kavramıyorsunuz. O yüzden siz diyorsunuz ki:

“Türk Dünyasının umudu, gözbebeği olan ülkemizde ise her Nevruz, karanlığın zaferi olarak kutlanıyor artık.   

Doğadaki tazelenişin aksine, küflü pis niyetlerin, ihanetin, arsızlığın, utanmazlığın dizboyu yaşandığı bir rezalet şölenine tanık oluyoruz. “

Kürtlerin coşkusu, mutluluğu, birliği neden sizi bu kadar korkutuyor? Belki siz de annesinizdir. Neden bunca vicdansızlık? Ne istiyorsunuz bu halktan?

Kürtlerin ulusal değerlerini sergilemelerini neden “ihanet” olarak değerlendiriyorsunuz? Sakın bu yazınızda “terör yandaşlarını kastediyorum” demeyiniz. Kürtlere olan kininizi, riyakarlığınızı örtmek için kullandığınız bu tür cümleleri Kürtler çok iyi bilirler.

Yüz binlerce Kürt’ün bir araya gelmesini doğru algılamıyorsunuz. Kürtlerin bu kadar kalabalık olması karşısında bocalamış olmalısınız ki adeta Kürtlerin “kısırlaştırılmasını” talep ediyorsunuz. Sizdeki bu kadın vicdanı nasıl bir vicdan? Devletin bu bayramda gösterdiği yapıcı tavra neden bu kadar tahammülsünüz?

Devletimizin bu yılki olumlu tavrına karşı “Bu Nevruz’ların Hesabı Sorulmayacak mı?” başlığıyla bu yazınızı yazarken Türkiye halkını kin ve nefrete de mi davet ediyorsunuz? Kürtlerden neyin hesabını soruyorsunuz? Diyarbakır’daki bir milyon insandan hesap sorma girişiminin ne tür sonuçlar çıkaracağına vicdanınız hazır olmalı ki bunu arzuluyorsunuz. Bu ülkenin iyiliği adına bir şey istediğiniz yok. Sizler bu ülkede kaos istiyorsunuz. Türk ve Kürt gençlerini ortak noktalarda buluşturmak yerine nefret tohumları ekiyorsunuz. Ülkemizin çağdaş bir demokratik tutum sergilemesi karşısında fena bocaladığınız ortada. Zaten “Nevruz’un gerçekten aydınlığın zaferine dönüşebilmesi için bazı tedbirler almamız gerekiyor. “ diyerek Hükümet’i Kürt halkına karşı kışkırtıyorsunuz.

Siz ne istiyorsunuz? Geçmiş yıllarda yapılan yasaklamalar yüzünden Kürtlerin ölmesini mi? Kadınların polis postalları altında ezilmesini mi, coplanmasını mı? Çocukların küçücük yaşlarda polis kurşunlarına  hedef olmasını mı? Kameralar karşısında çocukların kollarının kırılmasını mı? Bölgeden kaos haberlerinin gelmesini ve bölge insanının daha da fakirleşmesini mi?

Şunu asla unutmayın: Ne sizin ideolojiniz ne de benim ideolojim çocukların yaşamasından daha önemli değildir. Bu kadar kutsamayın ideolojinizi. Eğer fikirleriniz bir tek insanın bile ölümünü engelleme amacı üzerine kurulu değilse yıkın o fikirlerinizi. İdeolojiniz böyle nefret kokuyorsa sökün atın onu beyninizden.

Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün Şeyda Açıkkol!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
İbrahim Genç Arşivi