Lokman Ergün

Lokman Ergün

BDP ve Türkiyelileşmek

BDP ve Türkiyelileşmek

Kürt Siyasi Hareketi, Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurulduğu 1990 yılından beri, kısaca Türkiyelileşmek olarak formüle edilen, Türk solu ve emekçileriyle güç birliği yaratmaya çalışan bir stratejik görüşe sahiptir. Zaman zaman bu çabalar geri planda kalmışsa da, temel eğilim bu yöndedir ve kişisel olarak da desteklediğim bir görüştür.

1991 yılındaki SHP ittifakından, zaman içinde daha küçük sol partilerle gerçekleştirilen ittifaklara kadar, birçok kez bununla ilgili deneyimler de yaşandı. Hali hazırda HDK-P(Halkların Demokratik Kongresi-Partisi) çatısı altında da bu işbirliği ve yönelim sürüyor.

Son günlerdeki gelişmeler, önümüzdeki yerel seçimler ve sonrasındaki genel seçimlere yönelik, bu ittifakın güncellenerek yeniden dizayn edilmesine karar verildiğini gösteriyor. Tabii bunun sadece seçimlere yönelik olmadığını, içinde bulunduğumuz “çözüm sürecinin” uzun soluklu ihtiyaçlarını da karşılamaya yönelik olduğunu anlayabiliyoruz.

1990 yılındaki HEP deneyiminden günümüze kadar, Kürt Siyasi Hareketi’nin örgütlediği siyasi partiler, devletin açık ve örtülü saldırıları, kapatma davaları ile kurumsal sürekliliklerini yaratamadan bir biri ardına kapanmak ve yeni isimlerle var olmak zorunda kaldılar. Kurumsal kimliğin oluşmamasında, devletin faşizan yönelimlerinin ötesinde, Kürt Siyasi Hareketi’nin içinde bulunduğu “savaş hali” de etkili olmuştur.

Nihayetinde mevcut durumda, birkaç yılda bir, ismi, amblemi, yöneticileri değişen, yani “marka değeri” taşımasına olanak verecek, kurumsal kimliğini inşa edecek enstrümanlarının oluşumuna izin verilmeyen partilerle yola devam mecburiyeti doğmaktadır.

Şu anda üzerinde tartışılan ve maalesef uygulanacağı anlaşılan yeni yapılanma da bu zaafı devam ettirecektir. BDP, 3 yılı aşkın parlamento deneyimi olan, son 3 yıllık kritik eşiklerde ciddi sorumluluklar alan ve belli bir kurumsal kimlik ve marka değerine ulaşmış bir partidir. Binlerle ifade edilecek kadrosu, siyasi operasyonlarla tutuklanmasına rağmen, ayakta kalmasını becermiş, toplumsal dinamiğini muhafaza etmiştir. Hem Kürt hem de Türk kamuoyunda toplumsal bellekte belli bir karşılık ve saygınlık yaratmıştır.

Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Osman Baydemir gibi, parti kimliğiyle özdeşleşmiş kendi siyasi figürlerini yaratmıştır. Toplumsal bellekte, ancak zaman içinde oluşabilen bazı algıları, bir anda değiştirip, yerine yeni algılar yaratmak sanılanın aksine çok zordur. Basında HDK-P yönetimi için adı geçen kişilerin de özellikle bu yönden düşünülmesi elzemdir.

Türkiyelileşmek, elbette ki ciddiye alınması ve ısrarcı olunması gereken bir projedir. Ancak bunun tek yolu, öncesinde defalarca denenmiş ve istenilen sonucu alamamış projeler değildir. Parti isimlerinin değiştirilmesi ve ya bazı siyasi figürlerin isimleri üzerinden beklenen birliktelik sağlanamamaktadır. Bunun en ideal yolu, pratik uygulamalar ile bu ittifakı hayata geçirmektir.

Önümüzdeki yerel seçimlerde, BDP çatısı altında, İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde, doğru adaylarla girilecek bir seçimde, tabandan bir ittifak yaratmak çok daha sağlıklı olacaktır. S.Süreyya Önder’in İstanbul’da aday olması, tabanda bu anlamda ciddi bir dinamizmi yaratabilecektir. Siyasi üst yapının bu dinamizm üzerine kurulması ve kurumsal kimliğin öncelenmesi, daha gerçekçi bir oluşuma olanak sağlayacaktır.

Türk toplumunda var olan ön yargı ve algılar, isimlerle değil, o isimlerin içerdiği eylemler ve gelecek vizyonuyla ilgilidir. Bu vizyonun Türkiye halklarına getirecekleri konusundaki algının değiştirilmesi ve anlaşılması ancak bu ön yargıları kırabilecektir. Mevcut durumda da bu imkan her zamankinden fazladır. Türkiye hiçbir zaman olmadığı kadar, doğru bildikleriyle yüzleşme eğilimindedir.

Değişim, elbette ki bir zorunluluktur. Ancak, değişim; mevcut olanı bir kenara alıp yerine yeni şeyler koymak değildir her zaman. Gerekli olanları koruyup, güncelleme yapmaktır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Lokman Ergün Arşivi