M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

TRT Şeş'te kafalar karışık

TRT Şeş'te kafalar karışık

“Kürtçe TV, Kürt sorunu için atılmış önemli psikolojik bir adımdır” diyenden tutun; “Türkiye, Kürtçe TV yoluyla Kürtleriyle barışıyor, Kürt inkar politikası iflas etti.” diyenler; “AKP"nin, seçim yatırımıdır” yorumunu yapanlar da, “Kürtlere karşı yeni bir açılım ya da adımdır” diyenler de, “Savcılar Anayasal ve Yasal gerekçeler ileri sürecekleri, yargı bürokrasisi de TRT" Şeş"i kapatacak” diyen de var.

 

DTP ve bazı Kürtler karşı çıkarken, Başbakan, Kürtçe söylemle açılış yaptı. CHP lideri Baykal ise, “70 milyonun parasını etnik bir gurup için çarçur edemezler.” diyerek sapla samanı bir birine karıştırınca kafaların ne kadar karışık olduğunu ortaya koyuyordu. Bu belirsizlikler karşısında Kürtçe TV Şeş (TRT-6) konusunda önümüzdeki günlerde çarpıcı gelişmeler olacağı ufukta görünecek gibi.

 

Radikal milliyetçi-dinci-militarist bir kesim medya, ciddi bir sorgulama yapmadan saldırıyor. Savcıların buna seyirci kalmayacakları iddia ediliyor. Çünkü birilerin bilinç altında “Tek dil, tek millet, Anayasa maddeleri” söz konusu olunca bu açılıma izin vermeyecekleri öne sürülüyor. 100 yıldır süren bir soruna karşı atılan küçük bir adım için; “buna bile karşı çıktılar” diye medya manşet atarak savcıları kışkırtmaya başladı.

 

Kürtler, Kürtçe TV"nin yayınlanmasından neden rahatsız olsunlar ki? Olmazlar, olmamalılar. Ama bir gerçeği gözardı etmemeliyiz. Yasal çizgide, okullarda, üniversitelerde, kamuda, mahkemelerde, Mecliste, batı illerinde sokakta, çarşıda, pazarda Kürt dil hala fiilen sakıncalıysa, en azından mahalle baskısı altındaysa TRT-6 nın açılması kafaları karıştırdı.

 

Yılın ilk günü Başbakan Erdoğan TRT Şeş"i Kürtçe konuşarak açtığını biliyoruz. Dengin Mir Mehmet Fırat Şeş TV"nin açılış programında ön saflarda Kürtçe “dotmam” söyleyen Van Milletvekili Gülşen Orhan"ı coşkuyla alkışladığını da izledik.

 

Ne yazık ki; aynı günlerde Van F Tipi cezaevinde iki kardeş anneleriyle görüşmede Kürtçe konuştular diye Rize"ye sürgün edildikleri iddiası basına yansıdı. Aynı gerekçe ile 125 tutuklu da çeşitli cezalara çarptırıldı.

 

Kürtçe Doğu ve Güneydoğudaki gibi diğer bölgelerde özgürce konuşulamıyorsa, müziği özgürce çalınamıyorsa; (batıda sayısız örnekleri var) siz o dille devletin TV"sinde Kürtçe yayın başlatıyorsunuz. Kürt Halki kendini aldatılmış yerine koyar. İnandırıcılık denilen olgu güçleşir.

 

Bakınız neden inandırıcı olamazsınız konuyu açalım:

 

Bir yanda Kürt TV yayınına kalkışacaksınız; diğer yandan Kürtlerin kimliğini ve varlığını devlet kurumlarında ve resmi yazışmalarda inkâr edeceksiniz. Kürtçe alfabede bulunan W, Q, ve X harflerini kullandılar diye savcılar sürek avına çıkarak onlarca vatandaşı, Belediye Başkanı, sendika ve siyasetçiye yıllarca hapis cezasına çarpıtacaksınız, Kahtalı Mıçı"yı “Kürtçe Türkü” söyledi diye içeri tıkacaksınız;  “Kürtçe bir şarkı yaptım. Klipte çekeceğim. Yayınlayacak yürekli bir televizyon bekliyorum” diyen Ahmet Kaya"nın başına neler geldiğini hepimiz biliyoruz. Seçimlerde Türkçeden başka dillerin kullanılmasını yasaklayacaksınız, diğer taraftan iktidar, muhalefet (liderlerin söylemleri ortada) mutabakata varmadan Kürtçe yayın yapan bir televizyon açacaksınız. Resmiyette Kürtçe yok, ama Kürtçe TV var. Bu tam bir çelişki ve trajikomik bir vaka değil de nedir?

 

TBMM çatısı altında DPT"lilerin kürsüde konuştuğu Kürtçe kelimeleri tutanaklara “bilinmeyen dil” diye geçireceksiniz. Milletvekilleri itiraz edince, Meclis Başkanı Köksal Toptan hatayı düzelteyim derken, bakınız ne diyecek?

 

“ Bilinmeyen dil değil de, Türkçe olmayan dil diye keşke yazsaydık. Mümkünse arkadaşlarımdan rica edeceğim, ifadeyi o şekilde yumuşatsınlar” diyecek. Yani Kürtçe TV açmaya elleri varıyor, ama Meclis"te Kürtçe dil demelerine dilleri varmıyor.

 

Gazetelerin haberine göre; TRT 6"nın Yayın Koordinatörü Sinan İlhan, ve Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt Şivan Perwer"le bizzat görüşmeye gitmişler.

 

Bu haberi nasıl değerlendirirsiniz?

 

TRT Kürtlerin tanınmış sanatçılarını programa katmaya çalışıyorlar değil mi? Ama hayır gerçek hiçte öyle değil. Şivan Perwer Türkiye"ye gelemiyor, bırakın TRT- 6"da konser vermesi ülkeye girmesi yasak.

 

Bir başka örnek verelim:

 

W, Q ve X harfleri Kürtçe yayın yapan TRT-Şeş"in (TRT-6) yayında kullanıldı.

 

Peki, geçmişte ne olmuştu?

 

Diyarbakır Büşükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir “W-Q-X” yüzünden hakimlerin huzuruna çıkartılarak iki yıl hapsi isteniyordu.

 

2002"de Diyarbakır"da Kürtçe yayın yapan ART televizyonu sahibine beş yıl hapis cezası getiren Şivan Perver"in "Mehemedo" şarkısıyla TRT-6 (TRT Şeş)  deneme yayın hayatına başladı. Sizce şimdi mevcut mevzuata göre TRT-6, hakkında savcılar ve RTÜK harekete geçecek mi, geçmeyecek mi?

 

Neler yok ki, yazılacak:

 

Örneğin; Partiler Yasası partilerin propaganda faaliyetlerinde Kürtçe kullanmayı yasaklıyor. Bu yasak da hazırlanan afiş ve pankartlarda üç harfin kullanılmasını engelliyor.

 

Günlük hayatta o kadar olumsuzluklar ile karşılaşıyoruz ki. 3 harfin geçtiği hiçbir ismi çocuklarımıza veremeyiz. Yurt dışında vermişsen “Vize” engeline takılır o çocuk anavatanını sittin sene göremez, gelmeye kalkışsa hava alanında geri gönderilir, geçenlerde olduğu gibi.

 

Sözün özü TRT- 6 da (Şeş"te) Kürtçe yayına başladık demekle sorun çözülmüyor.

 

Birbiriyle çelişen sayısız uygulamanın altına aynı anda imza atılan ilginç bir ülke burası. Mesela; TRT 24 saat Kürtçe yayın yapacak bir televizyon kurması;  Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde bir Kürdoloji bölümü açmanın zemin arama çabalarından ne beklenir? Kürtçe üzerindeki baskıları kaldırması. Ama heyhat, böyle olmuyor.

 

Hakkâri-Yüksekova'nın DTP'li Belediye Başkanı Salih Yıldız, Ramazan Bayramı vesilesiyle ilçe merkezine "Cejna Remezane lı we piroz be" (Ramazan Bayramınız kutlu olsun) yazılı pankart asar. Emniyet Müdürlüğü ekipleri gece yarısı indirirler. Pankartın üzerinde sakıncalı bir ibare yok, dolayısıyla ortada bir suçta yok. Ama Yüksekova emniyetçileri Kürtçe pankartı alelacele indirilmişlerdi. (Radikal, 02.10.2008)

 

17. Fotoğraf adlı bir grup Kürt yazar Mehmed Uzun ile ilgili bir belgesel hazırlar ve bu belgeselin davetiyelerini TBMM"nde milletvekillerine iletmeye çalışırlar.  Davetiyelerde Mehmet Uzun'dan bir alıntı vardır: "Siz istediniz, ben de anlatacağım. Şimdi kandili yakın ve unutulmuşların sesini dinleyin." Uzun"un bu sözleri davetiyede Türkçe, Kürtçe ve İngilizce yazılır. TBMM Genel Sekreterliği davetiyeleri inceler ve "Üzerinde ne yazıldığının anlaşılmadığı" gerekçesiyle davetiyelerin dağıtılmasına izin vermez. (Taraf, 03.11.2008)

 

Meclis'in Kürtçeye duyduğu alerjiyi gösteren daha epey olay var. Örneğin, TRT Şeş"in (TRT-6) açılış için “Kürtçenin” lehçe mi, dil mi olduğunu sorgulamadan “ Farklı Lehçelerle yayın yapan kanal”  diyerek davetiye bastıracaksın; DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik'in, Bayram münasebetiyle Meclis Basımevi'nde Türkçe ve Kürtçe bayram tebrik kartı bastırma talebini anında reddeden de TRT Şeş"e izin veren de aynı Meclis olacak.

 

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

 

O zaman, şunu sormak gerekmez mi? Siz Kürtçe TV, MV yayınlamayı bırakın, önce Kürtçe ile barışın. Kürt diline karşı takındığınız düşmanca tutumdan vazgeçin. Kürtçeyi ana dil olarak kullananları incitmekten vazgeçin. Kürtçeyi asimilasyon etmeyi devlet politikasının dışına çıkartın. Kürtlerin çocuklarına, şehirlerine, köylerine, mezralarına, dağlarına, vadilerine ana dilleriyle isim vermelerinin önündeki yasakları kaldırın. Yasayla yasaklanan dilin önce TV"sini değil, önce yasaları düzenleyerek yasakları kaldırın. Siz önce anadilde eğitimi yasaklayan Anayasanın 42. md. ile Siyasi Partiler Yasası'nın 81. maddesini kaldırın. Siz önce savcıların her Kürtçe sözcüğe sürek avına çıkmalarını engelleyen yasalar çıkartın.

 

Kürtlerin etnik aidiyetini yasal zeminde ve fiili tanıyın, onlar yüzlerce Kürtçe TV kurarlar. Kürtler, o zaman sizlerin samimi olduğunuza inanır, itiraz etmeden, büyük bir zevkle akşam ayağını uzatır, çekirdeğini çitleye, çitleye, yayına giren “TRT Şeş"i” TRT-6"yı izler. Hiç merak etmeyiniz. Çünkü Kürtçe AKP"nin de, DTP"nin de siyasetlerine alet olmayacak kadar önemli, milyonların dilidir.

 

Ancak, makalemin başında ifade ettiğim gibi çıkan son iddia, dedikodulardan edindiğim duyumum ve endişem savcıların TRT Şeş"i Anayasal gerekçeler gösterip bir kulp bulup kapattıracaklarıdır. AKP"de “Türban” sorunu gibi, ne yapayım ben çok istedim, ama yargı istemedi diyeceği iddiaları ortalıkta dolaşmaktadır.

 

Dilerim iddia ve dedikodular yalan çıkar; dilerim TRT"nin 24 saat Kürtçe yayına geçmesi asker, sivil, iktidar, muhalefet işbirliği ile başlatılmış bir devlet politikasıdır. Şayet böyleyse, Kürtçe televizyon yayımıyla, devletin Kürt politikasında çok önemli bir dönüm noktasına geldiği gerçeği açığa çıkar. Yeterli mi, değil. “Kürt yoktur” diyen ve Kürtçeyi yasaklayan devletin, resmi kanalında 24 saat Kürtçe yayın yapmaya başlaması yaşanacak önemli değişikliğin göstergesi olabilir. Kürtler bunu bir açılım olarak görmek istiyor.

 

Türk medyası ve devleti bu gelişmeyi dağa çıkmanın engellemesi için alınan bir önlem olarak görebilir. Üniter yapıyı zedelemeden, kültürel farklılıklara tanınan bireysel hak diyebilir. Kürtçe dışında dil bilmeyen vatandaşlar üzerinde etkili olmak için diyebilir. Korucuların talebi karşılandı denilebilir. AKP"nin seçim yatırımı denilebilir.

 

Sözün özü, beklentiler farklı olabilir. Önemli olan Kürtlerin bir talebi yerine gelmiştir. TRT"nin Kürtçe yayın yapması bir kazanımdır. Kürt halkının dilini, kültürünü, taleplerini dile getirirse Kürtlere düşen ondan en iyi şekilde yararlanmalarıdır. Kürtler kendi kültürlerine, dillerine, gelenek ve göreneklerine katkı sunacak zenginliği almalarıdır. TV"nin Kürtçe dil ve kültürel yanından olabildiğince yararlanmalılar.

 

Tabii ki TRT 6 Kürtçe dil bilgisini kuralları ve grameri ile verilecekse. İlk günde izlediğim ulusal ve yerel medyanın ( Diyarbakır – Batman – Hakkâri)  açılış cümlesini bile yanlış yazdıklarını hep birlikte izledik. O cümlenin doğrusunu yazan ise, Diyarbakır Kürt Enstitüsü"nden Kürtçe öğretmeni Servet deniz"in tarifiydi: “TRT şeş li ser xêrê be” doğrusu buydu. Hele “TRT şeş be xere"be” diyenler; Hayırlı olmasın dediklerinin farkın damıydılar? Aynı hatayı yapan bölgedeki bazı Kürt gazeteciler adına üzüldüm.

 

Yine de TRT Şeş"te (TRT-6) geçen bir spotun samimi olması dileğiyle bende diyorum ki; “em di bin ayni esmani dene..” ( Hepimiz aynı göğün altındayız)

 

NOT: 2009 yılının 2008 yılını aratmaması dileğiyle, hepinize sağlık, mutluluk, özgürlük, adalet dolu yeni bir yıl diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi