M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

TC üzerine

TC üzerine

Günlerdir milliyetçi, ulusalcı, Kemalist statükocuların “TC”  üzerinde kopardıkları kızılca kıyametten haberiniz vardır. İlk günlerin AKP direnci olumlu gelişme olarak hayırlı bir sonuç çıkacak diye umulurken faşist baskı karşısında Müezzinoğlu fazla direnmedi. Neyse ki Başbakan “ Müezzinoğlu kararının arkasında durmalıydı” diyerek bir nebze umut verdi.  

Aslında yaşadığımız sorunların baş aktörü 1982 Anayasası da, 90 yıl devletin ismi ile içselleşen iki harfli rejimin simge adının (TC) taşıdığı anlamın çok uzağında ülkenin başında balyoz gibi indirilmesinden kaynaklanan bir sorunlar ve olumsuzluklar yumağı oldu.

TC’nin “Cumhuriyet” kelimesinin anlamına uygun halkları mesut ve memnun etmedi. Nedenini izah etmeye kalkışamam çünkü bu konuda yazılmış ciltler dolusu kitaplar, bir o kadar makaleler ve üniversitelerde doktora tezleri var.

Peki, 90 yıl toplumu mutsuz eden ve isminde taşıdığı anlamın içi doldurulmayan “cumhuriyet” için gelişen dünya ve bölgesel konjöktöre göre bir çözüm var mı derseniz evet var. Tam da yeni anayasanın yazıldığı bu günlerde devletin adı revize edilebilir.

TC yerine, günümüz anlamına uygun düşen daha gerçekçi, daha adil, daha eşitlikçi ve daha özgürlükçü; ülkenin 76 milyon insanını kucaklayan bir birleriyle helalaşan yeni bir anayasa, yeni bir sistem, yeni bir yönetim biçimi barış sürecinde yerinde bir karar olur.

Çözüm yeni anayasada TC yerine, çağın, yüz yılın ve sürecin anlamına uygun düşen DTC ( Demokratik Türkiye Cumhuriyeti), ya da DT ( Demokratik Türkiye ) olarak pek ala revize edilebilir. “Cumhuriyet” kelimesine Türk – Kürd toplumunun kahır ekserisinin alerjisi var deniliyorsa YT (Yeni Türkiye) veya benzeri bir isim pekala bulunabilir.

Bir anda aklıma gelip üzerinde fazla araştırmadan isimler yazdım. Eminim ki konunun uzmanları, akademisyenler ya da üniversiteler; Türkiye halklarının tamamının ortak paydası olacak ve kucaklayacak daha uygun isimler üzerinde mutabakat sağlayabilirler.

Ülke adının değiştirilmesi değil de revize edilmesine neden gerek var? Yeni bir fitne tohumu mu ekmek isteniyor diyen statükocuların hezeyanlarını duyar gibiyim. Asla öyle bir niyetim yok. Hatta birey olarak “cumhuriyet” kelimesi anlamına uygun içeriği doldurulduktan sonra kabul edeyim ki ikilem içinde olanlardanım.

Ancak toplumun kahır kesimini oluşturan Türk ve Kürd halkları, dindarlar, azınlıklar ki nüfusun yüzde ellisini aşan bir rakam. Bunlar “cumhuriyet”in anlamına uygun düşmeyen 90 yıldır bir kesimin zihniyetinde derin izler bıraktığına inanıyorlar ki haksızda sayılmazlar.

Nitekim cumhuriyetin bu özelliklerinden beslenenler bu günlerde “barış” için uğraşan “akil insanlara” panik içinde pervasızca saldırmaları TC’nin ne hale geldiğini anlatmıyor mu?

Peki, ismi “demokratik” ya da “yeni” ile revize edildiğinde her şey hemen düzelecek mi? Tabii ki hayır. Ancak 90 yılda “cumhur” bir türlü “cumhuriyeti” kendisine ait hissetmedi. “Demokratik” ya da “yeni” olursa bir 90 yıl daha beklenmeyeceği inancını taşıyorlar. Zira var olan TC modeli siyaseten ve ideolojik dayanakları içte ve uluslar arası ölçülerde çökmüştür.

Bu yüzden kahır çoğunluk yeni anayasa ile birlikte hazır “TC” üzerinden kıyametler kopartılmışken ismi de revize edilebilir diyorlar. Dolayısı ile yeni bir anayasa ve yeni bir isim ile geçmişte yaşanan bütün olumsuzluklar ve kötülükler bir nebze unutulabilir umudunu taşıyan milyonlar yeni bir döneme kapı aralamış olabilir diyorlar.

Yeni bir anayasa, yeni bir ismile bütün etnik kökenlerin, inanç ve düşüncede olanların kendini temsil eden daha eşitlikçi ve özgürlükçü devletin vatandaşı olacakları kesin.

Bu değişim ve dönüşüm sonucu yeni bir Türkiye için heyecanla, şevkle ve zevkle yeni devletlerine büyük bir şevk, büyük bir sevinç ve mutlulukla bağlılık gösterirler.

Milliyetçiler, Kemalistler, Ulusalcılar, statükocuların öneriye kızacaklarını biliyorum. Hiç kızmasınlar; zira çok değil 5-6 yıl sonra kendilerinin bile inanamayacakları farklı bir Türkiye yakalayacaklar. O gün harf, simge, statüko yerine daha çok üreten, daha gelişmiş, aş, iş, refah, daha eşit, özgür, huzur ve mutluluğu yakalamış ülke olacağını görecekler.

Bu değişim ve dönüşümden yalnız Türkiye halkları değil, toplumu temsil eden başta CHP, MHP ve benzeri bütün siyasi parti ve oluşumların da “iyi ki değişim ve dönüşüm oldu” diyecekler. Dilerim TC’nin revize edilmesi önerisinin ne anlama geleceğini anlarlar.

Bu görüşleri dillendirdiğim için yaşlanıyor, hayal kuruyor ya da düş kuruyor diyenlere söyleyeceğim tek söz Kürd meselesi için yakın zamana kadar “dil yasağı”, “dağ Türkü”, “Kart – Kurt” demekten geldiğimiz noktaya baksınlar ne demek istediğimi anlayacaklardır.

İsimi revize etmek demek 1950’ye kadar tek parti; 1950 den sonra darbeler, vesayet ve dikta rejimlerinin kanlı iç çatışmaların simgesi haline gelen simge devrin bitmesi, değişim sürecin anlamına uygun düşmesi demektir. Öneri Kürd coğrafyasında yakılıp yıkılan 4 milyon köyden sürgün edilen 4 milyon Kürd için çok önemli ve anlamlı olacağı da bir gerçektir.

Bu değişiklik anaların analığını, çocukların çocukluğunu yaşamadığı; toprağa düşen 50 bin can, ölüm saçan savaş araçlarının coğrafyaya hakim olduğu ses ve görüntünün yok edildiği, sağ kalanları hasta ettiği bir devri kapatacağı yeni bir devri yeni bir anayasa ile yeni bir çağı açacağı için bölge ve Türk halklarını rehabilite edeceği de kesindir.

Vatandaşın cebinde taşıdığı kimlikten gurur duymaları, geçmişin zulüm ve acılarını unutmaları, yeni kimlikleri ile övünmeleri için birilerine zor gelse de gerekli. 12 Eylül anayasası tamamen değişmeden, TC revize edilmeden Türkiye normalleşmez.

Demokrasi 21. yüzyılın ana unsurudur. Türk, Kürd kimse mevcut Türkiye’den memnun değildir. Yeni bir Türkiye için anayasa ile birlikte ismi de revize edilmeli. Tekrar ediyorum belli bir kesim eski isme karşı olmasa da büyük çoğunluk geçmişte yaşadığı olumsuzluklar sonucu demokratik bir Türkiye beceremediğimiz için alerji duyuyor.

90 yıl devlet içinde devlet oluşturduğu için revize istiyorlar. Ve yeni anayasada ilk üç maddenin korunması da TC anayasasının aynen kalması anlamına gelir ki bu da statükonun devamı demektir. Türkiye Kürd sorunu çözme sürecinde ve yeni anayasasını yaparken ismi ile kendini yeniden yapılandırmalı. Çünkü “TC” toplumda ortak bir payda yaratmadı.

90 yıl bu ülkede kahır Türk, dindar, Kürd ve azınlıklar ötekileştirildi. Ayrımcılık, ırkçılık, savaş, şiddet, işkence, terör, zulüm, sömürgeci zihniyet, adaletsizlik, emek ve eğitimde eşitsizlik, istismar, açlık; dil ve kültürlere saygısızlık gibi insanları insan kılan onurunu zedeleyen  ve isyan ettiren yöntemleri çağrıştırdığı için TC ve anayasası değişmeli.

Cumhuriyet adı altında: “halkın değerleri aşağılanıyor”, “açık yakın tehlike”, “milli güvenlik”, “ulusal çıkar”, “genel ahlak”, “tek millet, tek dil” gibi muğlak yasak kavramlarla vatandaşına şüpheyle yaklaştı, zulüm yaptı. Bireyin, akademisyenin, gazetecinin, siyasetçinin, aydının, sivil toplum örgütlerinin insan hakları, ifade özgürlüğü konularında düşünmesini, konuşmasını, yazmasını, sorgulamasını, eleştirmesini suç saydı.

TC bunları toplum adına yaptı. Devletin gücü ile tabuları kutsadı. Her türlü dini, etnik gurup ve farklılıkları baskı altına aldı. Bunu yaparken en büyük destekçisi medya oldu. Temel hak olan ifade ve basın özgürlüğü uluslararası sözleşmelerin kıyısından bile geçmedi. Bu nedenle temiz bir gelecek ve gönüllü bir beraberlik için yeni isim ve yeni anayasa diyorlar.

ÖNEMLİ NOT: Geçen haftaki “Kürdler, din ve fitne” başlıklı yazıma yoğun farklı tepkiler aldım. İyi açıdan ilk kez tanıştığım Gercüş Becirman’lı Seyyid (Peygamber soyu) okuyucumun yazım üzerine, çoluk çocuk ve yedi soyuma yaptığı hayır dua ve teşekkürü beni ziyadesiyle etkiledi. Tabii gocunanlar da oldu. Yarası olan gocunur diyorum.

Şu gerçek unutulmasın. Dinimi, kitabımı, peygamberimi, inancımı 5 yaşımdan itibaren alim Seyda’ye Melle Abdülkerim, (Allah rahmet etsin, yeri cennet olsun)  yani babasından öğrenen biri insan olarak ne yazdığımı çok iyi biliyorum. O yazım dini siyasete alet eden ve Kürd halkının inançlarını sömüren bezirganlarının kulağına küpe olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi