M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Sizin hiç vicdanınız yok mu?

Sizin hiç vicdanınız yok mu?

Yalnız Taraf gazetesi haber yapmıştı küçük Ceylan’ı. Diğer medyanın tamamı susmuştu. Şu medyanın haline bakınız. Bu nasıl bir medya, bu nasıl siyaset. Sizin hiç vicdanınız yok mu? Paramparça olan Kürt kızının çığlıklarını da mı duymuyorsunuz? Bir Kürt kızının gökten üzerine yağan ölümle yok olmasını “haber” bile saymayan medyaya sormak istiyorum. Bu haber değil mi? Yoksa söz konusu Kürt olunca hepiniz tek bir grup mu oluyorsunuz? Bir gazete neye yarar vurulan bir çocuğun hesabını soramazsa? Taraf “Ceylan’ı vuran devlet firarda” başlığı ile olayı sorguluyordu. Yetinmedi günlerce manşete çekti. Bu duyarlılığı için Tarafın nüshaları insanım diyenler için bir vicdan abidesi; diğer sağcı, solcu, dinci, ulusalcı medya ise bir utanç abidesi olarak tarihteki yerini mutlak alacak.

Ceylan olayı ne miydi? Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyü aşağı Hambak mezrasında kimine göre çalı çırpı toplamak, kimine göre hayvanlarını otlatmak için evden çıkan 13 yaşında Kürt kızı Ceylan Önkol Tapan Tepe Taburu’ndan ısıya duyarlı askerin kimine göre havan topu, kimine göre roket gökten üzerine ölüm gibi yağdı ve genç bedeni paramparça ederek öldürdü. Kimine göre diyorum çünkü olay yeri incelmemesi için olay yerine savcı bile gitmedi. Ceset parçalanan küçük kızın annesi eteğinde toplayarak karakola getirdi. Mezranın imamı da yer tespiti için kamera ve resim çekimlerlini yaptı. Bu resmen belgeledi ki roketle bir kız çocuğunun paramparça edilebildiği ama sorgulanmadığı bir ülke.

Bu Kürt çocukları için reva görülen ne ilk, ne de sondu. Internet üzerinden edindiğimiz bilgilere göre son 20 yılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde katledilen çocuk sayısı Küçük Ceylan ile 360’ı buldu.

Daha dün değil miydi; Yargıtay’da bir Kürt çocuğunun üzerine ateş açarak öldüren askere “ bölgenin özellikleri” gerekçesiyle hiç ceza verilmemişti.

Bu coğrafyadaki Kürt çocukları bunu hep yaşıyorlar. 25 yıldır bu bölgede şiddet uygulayanlar tahliye edilmekte ya da beraat edilmektedirler.

Mesela Kızıltepe’de 5. sınıf öğrencisi Uğur Kaymaz’ı unuttuk mu? 12 yaşındaki çocuğun bedenine 13 kurşun sıkanlar tutuksuz yargılandılar. Sonra “güvenlik” gerekçesiyle görev ve mahkeme yerleri değiştirildi. Sonra da suçlanan 4 poliste beraat etti ve baba Ahmet Kaymaz, oğlu Uğur resmen çatışma olmadığı kanıtlanmasa da terörist ilan edilmiş oldular. 

Peki Şemdinli’de suçüstü yakalanan, hani sivil mahkemenin 39 yıl ceza verdiği, askeri mahkemenin beraat ettirdiği “iyi çocukları” hatırladınız mı? Öyle ya, iyi çocuklar dışarıya, Kürt çocuklar mezara. Çünkü Kürt coğrafyasında çoluk, çocuk, kadın, erkek peşin hükümlü olarak suçludurlar. Hiçbir olaya, hiçbir örgüte, hiçbir eyleme katılmazlarsa bile sadece o bölgede yaşadıkları için suçludurlar. Yargılama sonucu yöre halkının ölümü meşrulaştırılıyor.

Bu coğrafyada görev yapan güvenlik kuvvetleri için yargı “korku, telaş, heyecan ve endişe” mazur gösterilmeleri “Bölgenin özellikleri” gereği olarak bir sebeptir.

Bakınız; konuyla yakından ilgilenen Mehmet Atak’tan aldığım mailde yer alan dehşet verici birkaç bilgiyi aktaracağım:

“Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Andaç köyünde 16 yaşındaki Caziye Ölmez adlı çocuk, kafasına sıkılan kurşunla can vermiş. Tesadüfe bakın ki Caziye’nin soy ismi Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde katledilen iki DTP’li den Necman Ölmez ile aynıydı.

Bir başka olay, Cizre’de dört gün önce bir Kürt çoban Hakan Uluç, Siirt’in Baykan ilçesi Çevrimtepe köyüne bağlı Oynaklı mezrasında katledildi.: 10 yaşındaki çoban Ulaç, DTP Siirt İl Başkanı Sıdık Taş’ın halaoğlu.

Yine bu sene içinde, Çocuk Bayramı’nda(!?)  S.T. uğradığı vahşetin vuku bulduğu operasyonda 14 yaşındaki çocuk, polisten kaçarken dereye düştü. Atılan gaz bombasının etkisiyle çıkamayıp orada can verdi. İsmi Abdulsamet Erip’ti. Van’ın Kurubaş köyünde polis panzerinin önüne geçip zafer işarete yapan 8 yaşındaki Maziye Aslan’da ezilerek öldürüldü.

Kürt çocukları mı, onlar büyüyünce terörist olacakları için büyümeden yok edilmeleri gerekiyor. Yargının “bölge koşulları” gerekçesi ile çocuklar konusunda verdiği kararlar, güvenlik birimlerinin çocuklara karşı kullandığı sınırsız güç başka bir yorum yapmaya yer bırakmayacak kadar açık değil mi?

Biliyor musunuz TMK Mağduru çocuklara 75 senelere varan cezalar alıyor.

Yargısız infaz sonucu son 20 yılda öldürülen çocuk sayısını merak mı ediyorsunuz?  Onlar, 1,3,4,5,8,9,10,11,15,16 ve 17 yaşlarında çocuklar. 1989 yılında Şırnak’ta 10 yaşında 2 çocuk; 1990 yılında toplam 21 çocuk.1991 yılında 12 çocuk. 1992 yılında toplam 115 çocuk. 1993 yılında ise 66 çocuk. 1994 yılında toplam 84 çocuk. 1995 yılında 7 çocuk. 1996 yılında 6 çocuk. 1997 yılında 7 çocuk. 1998 yılında 8 çocuk. 1999 yılında 12 çocuk. 2000 yılında 3 çocuk. 2004 yılında 2 çocuk, 2006 yılında 8 çocuk. 2008 yılında 2 çocuk ve 2009 yılının ilk 9 ayında 5 çocuk.

Bunların tamamı Kürt çocukları. Ve bu çocukların büyük çoğunluğu da taş atmamıştı. Ama onlar öldürüldüler ve kim vurduya gittiler. Failleri aslında belli, ama resmiyette meçhul.
Burada Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın İçişleri Bakanı ve özellikle o her fırsatta çocuklara para, şeker, çikolata, top, oyuncak vs. veren; çocukların başını okşayan, kucağına alıp seven Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sormak istiyorum.

 Gazze’de ölen çocuklara sahip çıkan sizler; Türkiye’de ölen yüzlerce çocuğa ne zaman sahip çıkacaksınız? Kürt coğrafyasında Kürt çocuklarının bu sayıya varan ölümleri ve 75 yıl gibi hapis cezaları ile yargılandıklarının hesabı kimden sorulacak? 20 yılda 360 çocuğun ölümünden ihmali olan Devletin 7 yıldır başındakiler olarak bu hesabı sormak ya da vermek size düşmüyor mu? O her zaman eleştirdiğiniz medyanın bu konudaki ittifakına ne diyeceksiniz? Bu çocuklar için bir baba, bir insan olarak ne düşünüyorsunuz?  Kürt kızı Ceylan’ın şahsında Kürt çocuklarının sahip çıkacak mısınız? Ceylan’ın olayına el atacak mısınız? Ceylan’ın anne ve babasına da telefon ederek “Devletiniz yanınızdadır, hiç merak etmeyin” diyecek misiniz? “Kızınızın ölümüne sebep olanları bulup cezalandıracağız” diyecek misiniz? Hiç bir şey yapmasanız bile Diyarbakır valisini olayı araştırması için devreye koyacak mısınız? Ya da vicdanının sesini dinleyerek çocukları bu faili belli kıyımın içinden çekip çıkartacak yasal ve fiili bir karar almak için bir çaba içinde olacak mısınız?

Küçük Ceylan’ın ölümü üzerine tek kelime söylemeyen, açılım sahibi sizlere sesleniyorum. Kürt kızın ailesi ve Kürtler samimiyetinize, iyi niyetinize, kararlılığınıza ve cesaretinize güvenebilsin mi? Küçük Ceylan’ın feci hali vicdanlarınızı acıtmıyor mu?  Parçalanan Kürt kızı için Devletin savcısının köye gitmediği, doktorun karakol bahçesinde otopsi yaptığı bir olay için hiç yetkililere soracak bir sorunuz olmayacak mı? Bu koşullarla hiç açılım olur mu?
Her Kürt anne ve baba gibi merak ediyorum.

Meclisteki muhalefet partilerine de diyecek bir çift sözüm var. Bu sorun yalnız DTP’nin sorunumu ki DTP milletvekilleri dışında diğer partilerden ses seda çıkmıyor? O kızın korkunç ölümü üzerine tek bir açıklamaya yapmayan CHP ve MHP hangi gün için vardırlar. Hani muhalefetsiniz, niçin hükümete bu konuda hesap sormuyorsunuz? Hükümetin yaptığı iyi şeylere muhalefet etmek, kötü yaptığında ise işin içinde asker olduğunda sesiniz çıkmıyor değil mi?  Yüreğiniz hiç mi sızlamıyor, vicdanınız hiç mi yok? Çocuklarınızı, torunlarınızı bu olay karşısında nasıl sevebiliyor, okşayabiliyorsunuz?
 
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI : Şeyh Said’in torunu, Hak ve Özgürlükler Partisi ( Hak – Par ) onursal Genel Başkanı, eski Milletvekili Abdulmelik Fırat bir süre önce Ankara’da tedavi gördüğü hastanede Allah’ın rahmetine kavuştu.

1934 yılında Kürt isyanının lideri Şeyh Sait’in anne tarafından torunu, baba tarafından yeğeni olan Fırat Erzurum Hınıs’ta sürgünde dünyaya geldi. Atatürk, İnönü, DP, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve sonrası tüm iktidarlar ile muhalif olan Fırat’a Devlet erki ona karşı tutumu ile tören bile yapılmadan ana yurdu Hınıs’ta toprağa verildi.

Oysa oğlu Mahmut Fevzi Fırat Devlet törenine kendilerinin de ciddi bakmadıklarını, ancak Meclis için ciddi bir teklif yapılmadığını belirterek “ Sanki orada boy göstermeye mecbur ve mahkummuşuz gibi bir telefon geldi. Oysa parlamentoda törene karşı değildik. Çünkü babam Türkiye sorunlarının ancak orada çözülebileceğine inanmış biriydi. Parlamento reddettiği bir olgu değildi. Orada yapılacak olan tören bazı çevreleri rahatsız etti. AKP içinden bile istemeyenler olmuştur. CHP ve MHP zaten istemez” dedi.

Bu yaklaşım açılım ile ne kadar bağdaşıyor, samimiyet ve güven bakımından sorgulanmalı. Ne diyelim Kürtlerin ezeli kaderi bu, ama ebedi olmayacağı gün er yada geç gelecektir. Bazı konularda görüşlerimiz örtüşmese de merhum Kürt aydını, bilgini, siyasetçisi ve önderi Abdulmelik Fırat’a Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabır ve taazziye lerimi sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi