Necip Çapraz

Necip Çapraz

AKP'yi Bitiren Politika

AKP'yi Bitiren Politika

Son günlerde AKP"nin Kürt sorununa bakış açısındaki değişiklik ve Erdoğan"ın agresif tutumu ülkemizin bir numaralı gündem maddesi haline geldi.

 

Hatta Başbakan bölgedeyken sarf ettiği sözlerle Kürt sorununda çözüm beklentisi içinde olanları hayal kırıklığına uğrattı. Erdoğan"ın saldırgan tutumuna karşı Kürt tarafı tepkisini korkusuzca ortaya koydu. Öyle ki, başbakan Bölgeye gelmeden önce çatışma ve gösteriler çok yüksek boyutlara ulaştı. Başbakanın tavrı ve söylemleri kendisini bugüne kadar destekleyen köşe yazarlarınca da eleştirilmeye başlandı. Kimi, Obamaydı, şimdi Bush"a benzedi, kimi de, Demirel gibi önce “Kürt realitesini”  kabul ettiğini ancak,  sonradan değişerek Çillerleştiğini yazdı.

 

Şimdi durup düşünmek gerekiyor, yüreği, bilgisi, samimiyeti olan herkesin başını iki elinin arasına alıp “Acaba nerde hata yapıldı, bu sürece neden gelindi?” diye düşünmesi lazım. Ben de hafızamı şöyle bir yoklayıp bu konuyu kara kara düşündüm.

 

Son seçim sürecinde Türkiye genelinde Kürtlerin en çok oy verdiği parti AKP"dir.

 

Genel seçimler öncesinde oluşturulan siyasi havada; "AKP"nin Kürt sorununa daha yakın duracağı ve Kürt sorununda militarist çözümün yerine siyasi bir çözüm geliştirilebileceği yönünde mesajlar verildi.

 

Hatta Başbakan Erdoğan"ın 2005 yılında Diyarbakır"da yaptığı “Kürt sorunu benim sorunumdur.” mealindeki açıklaması da var ki hiç unutulmadı.

 

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

 

Şemdinli olayı AKP"nin Kürt sorununa bakış açısında büyük bir değişime neden oldu.

 

Anayasa mahkemesinde görüşülen kapatma davası sürecinde AKP hizaya getirildi ve Kürt sorununun çözümü yönündeki siyasi anlayış yerini yine askeri anlayışa terk etti.

 

Bu yetmiyormuş gibi bölge insanının zıttı yönünde politika izlendi, bu yönlü söylemler sarf edildi ve hayal kırıklığına uğratıcı uygulamalar denendi.

 

Başbakan"ın bölge insanını geren demeçlerini, uygulamalarını ve politikalarını aşağıda özetlemeye çalıştım:

 

Elektrik kaçağı ile ilgili doğu insanın hırsız olduğunu iddia etti.

 

Başbakan Erdoğan, bir konuşmasında Güneydoğu'daki kaçak elektrik kullanımına değindi. Bölgede yüzde 65 kaçak elektrik kullanıldığını anlatan Başbakan, bunun artık milletçe yıkılması gerektiğine dikkat çekti. Başbakan, çözüm olarak şu tavsiyede bulundu: "Bir başbakan bunu söyler mi? Ama söylemek zorundayım; arkadaşlar hırsızı gördüğünüz yerde ilgili birimlere milletçe ihbar edeceksiniz ki bu ülkeyi hırsızlardan temizleyelim. (Zaman 23 Aralık 2007)

 

Sivil toplum örgütlerinin çözüm önerilerini dikkate almadı

 

Kürt sorununa ilişkin hükümete örtülü eleştiri getiren Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu"na, Erdoğan, "Benim yerimde olsan ne yapardın?" diye sordu. Tanrıkulu, "Ana dilde eğitim ve üniversitede Kürdoloji bölümleri açılsın" önersini getirince Erdoğan"dan, "Sadece Kürtler yok. Yarın Çerkezler, Lazlar da isteyecek. Herkes isterse birlikteliği nasıl sağlayacağız? Söylemek kolay. Bizde bir laf var. Sorumluluk mevkiinde değilsen atış serbest. Bekara karı boşamak kolay" karşılığını aldı. Tanrıkulu bu cevabı, "Bu saldırı Kürt sorununun demokrasi içinde çözülmemesi için yapıldı" şeklinde değerlendirdi.(Hürriyet 5 Ocak 2008)

 

Belediyelerin Kürtçe hazırladığı afişler hakkında soruşturmalar açıldı

 

Avrupa'da ve Ankara'da 'asimilasyon insanlık suçu' diyor, ama bizzat kendisi bu insanlık suçunu işliyor. İşte Kürtçe'yle ilgili açılan bazı davalar:

*Yüksekova Belediye Başkanlığı tarafından şehir merkezine asılan 'Cejna Remezanê Pirozbe' pankartı polisler tarafından indirildi ve Belediye Başkanı Salih Yıldız hakkında cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturma açıldı. 

* Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve belediye meclis üyeleri 'Çokdilli belediyecilik' kararı dolayısıyla görevden alındı. Demirbaş hakkında belediyenin bilgisayarlarında Kürtçe yazılım kullandığı için de soruşturma başlatıldı.

* Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında, 4. Diyarbakır Edebiyat Günleri nedeniyle kente asılan Kürtçe bez afişler ve devlet kurumlarına gönderdiği Kürtçe davetiyeler dolayısıyla dava açıldı. Baydemir hakkında ayrıca belediyenin internet sitesinde Türkçe ve İngilizce dışında Kürtçeye de yer verilmesi gerekçe gösterilerek inceleme başlatıldı.

* Temizlik kampanyası nedeniyle Kürtçe'nin Zazaki ve Kurmanci lehçelerinde broşür bastıran Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler hakkında soruşturma başlatıldı.

* Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı hakkında 2006 yılı Ramazan ayında kentte astığı Kürtçe afişler ve panolar nedeniyle soruşturma başlatıldı.

* DEP eski Milletvekili Mahmut Alınak hakkında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hazırladığı Kürtçe afişler dolayısıyla dava açıldı.

* Diyarbakır Sur Belediyesi, Yenişehir Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi hakkında İnsan Hakları Haftası dolayısıyla bastırılan Kürtçe bez afişler ve bilboardlar için soruşturma başlatıldı.

* DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında, Kürtçe bildiri dağıttıkları gerekçesiyle 2 yıl 6'şar ay hapis cezası istemiyle dava açıldı.

* Diyarbakır Sur eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında, 30 çiftin nikâhını Türkçe'nin yanı sıra Kürtçe sorularla kıydığı gerekçesiyle soruşturma açıldı.

* DEP eski Milletvekili Selim Sadak, Kürtçe konuşma nedeniyle davalık oldu. (Veli Ay –DİHA)

 

AKP"den başka inciler

 

* Seçim sürecinde bölge halkının demokrasi ve barış içinde yaşayacağını vaat etmişti.

 

* “Bölgedeki iller milli gelirden en az pay alıyor. En yoksul iller doğu ve Güneydoğu"da” demişlerdi.

 

* “Büyük illerde görülen şehirleşme ve alt yapı çalışmalarının bu illerde görülmüyor” demişlerdi.

 

* “Bölgeye yapılan yatırımlar toplamında görülen paraların çoğu askeri ve polis harcamalarına gidiyor” demişlerdi.

 

* AB üyeliği sürecinde insan hakları ve demokrasi alanında halkın beklentisi vardı. Tam üyelik müzakereleri yavaşladı. Kültürel haklar noktasında gelişmeler durdu. Üyelik sürecinin yavaşlaması bölgede tepkiye neden oldu.

 

* 2002- 2004 yılları arasında görülen hukuki gelişmeler durdu.

 

* AKP Hükümeti sürecinde “Elhamdülillah hepimiz Müslüman"ız, din kardeşiyiz” siyaseti, cemaatlerin artmasına, kendilerine bağlı holdinglerin bölgede daha fazla yayılmasına sebep oldu.

 

* Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ve DTP"nin belediye başkanlığı kazandığı illeri kazanmak istediğini yüksek sesle söyledi. Bunun yanında bölge için demokratik adımlar atmak için oralı bile olmadı. (Başbakan, önümüzdeki belediye seçimlerinde Diyarbakır, Batman ve Tunceli illerini istiyorum demişti.)

 

* AKP, DTP" yi dışlayıcı politika izledi. Kameraların önünde tüm siyasi parti başkanları ile tokalaştı DTP Genel Başkanı Ahmet Türk"ün elini sıkmadı.

 

* Kürt sorununu ABD, AB, Barzani ve Talabani ile görüşerek “yalnızlaştırma” politikasıyla çözmeye çalıştı.

 

* Öcalan"ın yaşadığı cezaevi şartlarının iyi olmadığı gerekçesiyle bu konuda duyarsız davranmakla suçlandı.

 

* AKP Hükümeti döneminde batı illerinde Kürtlere karşı linç girişimleri arttı.

 

* Başbakan, Doğu ve Güneydoğu illerinde meydana gelen gösterilere katılan kadın ve çocuklar için “şiddet uygulanacak” anlamında açıklamalarda bulundu.

 

* AKP Hükümeti döneminde sivil itaatsızlık gösterileri daha çok arttı.

 

* AKP Hükümetinin Doğu ve Güneydoğu politikası partinin içindeki Kürt milletvekillerine rahatsızlık verdi. Vekiller korkudan seslerini çıkaramadılar.

 

* Son bir yıldır insan hakları ihlalleri geçmiş yıllara göre arttı.

 

AKP hükümetinin ve Genel Başkanı Erdoğan"ın bölgenin verdiği desteği iyi kullanmadığını gördük, görüyoruz. Bu politikayla kendi sonunu kendisi hazırladı. Böylece geçmişte diğer partileri çöpe gönderen Doğu ve Güneydoğu seçmeninin AKP"yi de partiler çöplüğüne göndermesi olasıdır.

 

…. Ve AKP"nin ölüm anı “Ya Sev Ya Terk Et”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
40 Yorum
Necip Çapraz Arşivi