M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Sivil isyan ama nasıl?

Sivil isyan ama nasıl?

Gandhi, Malcom X, Mandela türü eylemler dillendirdiğim için değerli okurlarım mail ya da sitedeki yorum köşesine yazıp soruyorlar “ Kürdler daha ne yapsın? Egemen yapılan her tür küçücük eylemleri bile suç ve terör sayıyor. İran daha dün 27 Kürd için idam kararı aldı. Cumartesi anneleri önümüzdeki Cumartesi 400. eylemi gerçekleşecek egemenler ya müdahale ediyor, ya da görmüyor, duymuyor” diyorlar.

Ne demişler “doğru söyleyeni dokuz köyden kovmuşlar.” Ben yine doğru bildiğimi söylemeye ve yazmaya devam edeceğim. Sayın Öcalan demiş ki “ Açlık grevi çok anlamla ve yerini buldu, ama içerdekiler değil, dışarıdakilerin yapması gerekirdi.” Tecritte bile Apo’nun tek başına verdiği taktik ve stratejiye dışarıdaki siyasiler başarmalı demek istedim. Kürdler zekalarını çalıştırarak silahın geçmişteki gibi çok büyük bir hükmü kalmadığını anlatmak istedim. Taktik, strateji, aktivite, eylem çeşitliliğini yenilemeli demek istedim. 

Okuyucu Haklı, hem de yerden göğe kadar. Kürd coğrafyasında çok sistemli bir güvenlikçi şiddeti var. Devletlerin birimleri buna karar vermiş gibi. Bir defalık bir olay değil. Sürekli Kürdleri sindirme politikası var. 17 Kasım’da Ankara Sakarya Caddesindeki eylemde bende izledim. Aynısı bütün Kürd coğrafyasında yapıldı. Ankara’da şiddet içerikli müdahale etmezken; Kürd şehirlerinde devlet bilinçli hakaret, cop, gaz ve tazyikli su kullanıldı.

Dövülme, sövülme, hakarete uğrama, göz altına alınma, işkence görme, tutuklanma kampanya haline gelmiş. Diyarbakır, Tunceli’de olduğu gibi fişlendiğinizi de biliyorum. Diyorum ki egemenleri o zevkten mahrum edecek yeni yöntem ve stratejiler geliştirelim. 

Değerli okuyucularım, can, mal, 3. şahıslara zarar vermeyen eylemleri görmezden gelmiyor, küçümsemiyorum. Diyorum ki; talepler için sürekli aynı eylem çeşitleri ile Kürd halkı ve önderlerini, aydınlarını, siyasilerini daha fazla ezdirtmeden topyekun ses verelim.

İktidardaki egemenleri çıldırtan, çileden çıkaran, ne yapacaklarını, ne edeceklerini bilmez hale getiren; yasaların, kanunların, tüzüklerin “suç” saymadığı, ama meramımızı Türk ve Dünya Kamuoyu’na duyuracak eylemler yapalım diyorum.

Yönetenlerin açık hapishane haline getirdikleri ülkenin işlemeyen yasa, kanun, tüzük ve yönetmenliklerin değişmesi için “sivil isyana” gidelim; ama öyle bir “isyan” olsun ki; hem onların yasal boşluklarından yararlanalım, hem de onları köşeye sıkıştıralım.

Ben bir sıtratejist ya da aktivist değilim. Ama inanıyorum ki 30 yıldır TC’ye kök söktüren Kürdler içinde öyle cevherler var ki; siyasi partilerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, derneklerimiz; egemenler ile göbek bağı olmayan baro, esnaf birlikleri, odaların bünyesinde bu işlevi yerine getirecek yetenek ve zekaya sahip sıtratejist ve aktivistlere imkanlar sunarak yasal “sivil isyan” demokratik “başkaldırı” için akıl almaz eylemler ile mahşeri kalabalıkları ya da bir anda büyük kitleleri harekete geçirebilecek fırsatlar yaratılabilir diyorum.

Silahın, şiddetin, dökmenin, kırmanın, yakmanın; egemenlerin bilinçli Kürde komplo kurmak için kendi elleriyle yetiştirip suça teşvik ederek sokağa saldığı; “işte Kürdler bunlar” dedirtmeyelim. Kürdleri Türk ve Dünya kamuoyunda (market yakan, otobüsü ateşe verenler gibi) küçük düşürmek, haksız ve suçlu göstermek için kurdukları tuzağa düşmemek; onların oyununa bizzat onları getirmek; “yaşamak” “yaşatmak” önce “hayat” demek, kirli amaçlarını yerle bir etmek için son günlerdeki mum, meşale, ışık gibi yeni stratejik projeler geliştirelim.

Amaç tek bir Kürd ya da Türk’ün burnu kanamadan 21. yüzyıl teknoloji ve iletişim imkanlarından yararlanarak; baskıcı, sindirici, inkarcı, asimilasyoncu, ceberut sistemi dize getirirken kimsenin canına, malına, iş yerine, arabasına, camına, çerçevesine zarar vermeyen yöntemler geliştirerek taleplerimizi seslendirmek mecburiyetindeyiz.

Ezilen olarak ezenden çok daha akıllı ve de çok daha dirençli, dirayetçi ve de inatçı olduğumuzu; Hak için, hukuk için, eşitlik için, demokrasi için, kimlik için, dil için, kültür için, asla geri adım atmayacağımızı kabul ettirene kadar sivil isyan ve başkaldırı tavrımızı sonuna kadar sürdüreceğimizi direncimizle kanıtlamalıyız.

Şu ana kadar “hak” olarak egemenler kendiliğinden Kürdler ve diğer halklara hiç bir şey vermedi. Kürdler ne almışlarsa direnerek, can, mal gibi çokça bedel ödeyerek aldılar. Artık bedel ödemeden talepleri elde etmenin yollarını bulmak; Kürdleri terbiye etmek isteyen zihniyeti tavırlarından vazgeçirene kadar kimseye zarar vermeyen yöntemlerle karşı çıkmak, insani, vicdani, ahlaki görevimizdir.

Değerli okuyucularım sizleri anlıyorum. Seslerinizi, itirazlarınızı duyar gibiyim. 150 yıllık ceberut iktidarlar şiirleri, müziği, şarkıyı, kitabı, gazeteyi, dergiyi, ders notlarını, telefon konuşmaları, gazeteciliği, yazarlığı, ticareti, sıradan bir konuşmayı; sağlık, sosyal, ekonomik akla gelen her türlü aktiviteyi; YÖK karşıtlığı, ana dilden Allah’ın selamını vermeyi; iktidar, hükümet ya da kurumlarına eleştiri yapmayı, muhalefet etmeyi; hatta legal siyasi parti gençlik ve kadın kollarını KCK den sayıp “ silahlı teröre delil” olarak savcılar iddialar hazırlıyorlar, hakimler ceza veriyor, Yargıtay’ın da onayladığını biliyorum.

Yasasız, kanunsuz, tamamen siyasi, ırkçı, militarist, jakoben, şiddet ve baskıdan beslenen zihniyet karşı yine de yeni yollar bularak egemenleri çaresiz bırakmak gerekiyor.

Elektriği, telefonu, bilgisayarı bulan mucitler gibi; Kürd çocuğuna, gencine, anne, babasına; Kürd erkek ve kadınına zarar vermeyecek yeni yöntemleri keşfetmek zorundayız. Kendimiz için yönetenlerin icraatlarının iflası için bunu yapmak mecburiyetindeyiz.

150 yıldır “tek ulus” oluşturma projesi için Anadolu’da bin yıldır birlikte yaşayan Türk, Kürd, Alevi, Ermeni, Yahudi, Rum, Süryani her ırk ve dilden insana büyük acılar çektiren; kıyımlar, sürgünler yaşatanlara 21. yüzyılın aklını ve imkanlarını kullanarak önce kendimize, sonra günahsız insanlara zarar vermeden zalim ve mağrur egemenleri mağlup etmek ve alt etmek için yeni formül ve yöntemler bulmak; geliştirmek zorundayız.

150 yıllık “ulus” oluşturma planının yarattığı trajediyi yerle bir etme sorumluluğumuz var. Kürdlere, Alevilere, Romanlara, azınlıklara, inançlara dayatılan acılara son vermenin tek ve mutlak yolu egemenler gibi silah ve şiddetten geçmediğine ispatlamamız lazım.

Zaten şiddet yapanlar var. Bizler evlerimizde, iş yerimizde, çarşıda, pazarda, tarlada, bahçede, köyde, kentte, camide, okulda sivilin olduğu her yerde halkımızı bir iç savaşa doğru sürüklemek isteyen zihniyete karşı; “tek adam” hastalığı yüzünden doğru bildiği yoldan çıkan muktedirlere karşı, sivil toplumsal itaatsizliğin yöntem çeşitliliğini geliştirmek zorundayız.

Dedim ya ben ne aktivist ne de bir stratejistim. Ama toplumu, insanları, halkı yasal boşluklardan yararlanarak harekete geçirecek; suç olmayan eylem çeşitleri yapmalı diyorum.

Şiddetsiz, ölümsüz “hak” aramanın oluşması için elimizden geleni yapalım. İntikamcı değil, hak arayan ileri demokrasi için birlikte ayağa kalkmalıyız. Kıçını kürsüye yapıştıranlar, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyet sahiplerini; elini taşın altına koymadan hazır lokmaya alışan “armut piş ağzıma düş” diyen asalakları; inançta ve Kürdlükte mangalda kül bırakmayanlar dahil her kesi safımıza katılmaya mecbur etmek için yeni eylem ve projeler geliştirmeliyiz. Siyaseti çözümün parçası yapana kadar geri adım atmadan direnmeliyiz.

Lütfen düşünce ve önerilerimle pasif olun, suya sabuna dokunmasın demiyorum. Tam aksine; dini, imanı, vicdanı, insafı olan her bireyi aktif olmaya çağırıyorum. İsyan derken sivil, yasal, egemenleri köşeye sıkıştıran eylemler yapalım diyorum. Kendinize ve suçsuz insanlara değil; egemenleri, muktedirleri rahatsız eden, uyku uyutmayan, onların canını acıtan milyonların el verdiği eylemler yapın demek istiyorum.

DEVLETE SÖZÜM: TC devletine, hükümetine, iktidarına, AKP ve Erdoğan’a da bir sözüm olacak. Kardeş isek ( ki Kürdlerin kahır ekseriyeti öyle diyor) 30 yıldır çocuk oyalar gibi devasa Kürd meselesini daha fazla oyalamayın, ötelemeyin. Yalnız Türkiye değil 4 parçada bütün Kürd örgütlerinin, kurumların, siyasi partilerin, aydınların temel taleplerini onlar ile bire bir ilişki kurarak; konuşarak, tartışarak çözerseniz rahatı ve huzuru buluruz.

Kürdlerin ne istediğini bal gibi biliyorsunuz. Acil olanları hemen, süreç isteyenleri de samimi olarak çözeceğinize dair güvence verin. Güven ve itimat telkin edin ki barut fıçısına dönüşen Ortadoğu da 150 yıldır sorun olan Kürdler ile olan meseleyi çözesiniz. En azında bu alanda bir huzur ve barış sağlansın, düşmanlık son bulsun, kardeşlik yeniden tesis edilsin.

Eğer zerre kadar insafınız, vicdanınız, imanınız varsa; ben bir birey olarak insanlık adına TC Devleti’nin bütün kademelerinden rica ediyorum. Durdurun bu kanı. Leyla Zana’nın dediği gibi ben de şu anda en güçlü olan Erdoğan’ın şayet isterse bu meseleyi çözeceğine yürekten inanıyorum. O zaman lütfen bitirin bu meseleyi, durdurun bu kanı diyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi