M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Newroz ve Halepçe

Newroz ve Halepçe

Tarihte adı “İydi Kürdi” Kürdlerin bayramı olarak geçen Newroz’u AKP ideolojik çatışma alanına kaydırarak Kürdlere büyük zorluk ve kızgınlık içinde kutlatıyor. Halkın bayramı yasal hiçbir gerekçesi ve de hakkı olmadan genelgeyle yasaklayan bir durum oldu.

Aslında “Newroz” kutlamaları hafta içine denk geldiğinden insanları işlerinden, güçlerinden etmemek; katılımı arttırmak ve yüz binler içine karışacak provokatör olabilir endişesiyle BDP kutlamaları başta İstanbul ve Diyarbakır’da 18 Mart Pazar gününe çekti.

Ama AKP “ben devletim ve ne dersem o olur” yaklaşımı ile yasakladı. 21 Mart’ta değil de konjonktüre uygun günde kutlama yapmak isteyen BDP’nin arzusuna hükümetin sert adamı içişleri Bakanı İdris Naim Şahin Valilere ekranlarda emir yağdırarak karşı çıktı.

BDP yöneticileri de bu yaklaşıma karşı çıkarak bayramlarını istedikleri günde kutlama istemlerine kimsenin engel olmaya hakları olmadığını söyleyerek şu görüşlere yer verdiler.

“Anlaşılıyor ki AKP hükümeti ve onun İçişleri Bakanı Şahin despot yönetim zihniyeti ile yaptıkları operasyonlarla direncini kıramadıkları Kürd halkının meydanları doldurma endişesinden ürküyorlar. Bu yüzden gününde kutlasınlar diye sudan bahaneler ile yüz binlerin meydanlara toplanmasını engellemek istiyorlar.

Kürdler için özgürlüğün ve dirilişin sembolü olan Newroz ateşini bayram havası içinde kutlamaya kararlıyız. Kimsenin özgürlük ateşini söndürmeye gücü yetmez. Provoke olmaz ise geçmiş yıllarda olduğu gibi bayram coşkusu içinde Newroz’u kutlamaktan başka bir niyetimiz yok” dediler. Dediler de ne yazık ki İstanbul Kazlıçeşme’de polisin attığı gaz bombası başına isabet eden BDP Arnavutköy ilçe Başkanı Hacı Zengin yaşamını yitirdi.

Siyaset bilimcileri “gerçekte Kürdler çok güçlü gören AKP hükümeti BDP ve tabanını oluşturan Kürdleri çok önemsiyor olmalı ki hükümetin İçişleri Bakanı ve emrindeki Valiler Newroz kutlamalarını yasaklayan bir adım attı” yorumunu boşuna yapmıyorlardı.

Aslında Newroz’u özellikle bu yıl gibi çok sert geçen bir kara kıştan sonra halkın bir günlüğüne bile halay çekerken neyi, niçin ve nasıl kutlayacaklarının bilinci ile meydanlara gitmek arzusunu Kürdlere zulmederek, öldürerek cehenneme çeviren bir zihniyet.

Ne kadar militarist bir düşünce ki Newroz’u Kürd siyasi hareketinin elinden alınması gereken ideolojik bir silah olarak düşünen bir yönetim anlayışı var. Halkın ne istediği değil de iktidarın ne istediği için Newroz bayramını yasaklayarak çatışma alanına dönüştürüyorlar. Tek amaçları AKP’nin gücünü göstermek. Oysa Allah “Adaleti” emrediyor, ey sadece adında Adalet ve kalkınma olan partinin kısır düşünen yöneticileri.

Hiç çaba harcamadan kaybeden değil çaba harcayarak kazanmayı daha onurlu bulan halkın yaklaşımı bence Gandi’nin pasif direnişi ile Mandela’nın güçlü direnişinin ortak bir sentezidir. İşte egemenler şiddet içermeyen bu sentezi kırmak için bayramı engelliyorlar.

Newroz gibi Ortadoğu halklarının ortak bayramı için kullanılan dil ve yaklaşımın ne dini, ne insani, ne vicdani, ne de ahlaki açıdan kabul edilebilir bir tarafı var.

Kardeşliğe, barışa ve özgürlüğe giden çok farklı yol ve yöntemlerin başında da şiddet içermeyen Newroz Bayramı gibi katılan mahşeri kalabalıkların insani tepkisidir.

Hükümetin böylesine sade, böylesine şenlikli, halaylı bir kutlamadan bile korkması ve o korku sonucu yasaklaması yetmiyor polisiyle engellemesi korkunun bir belgesi değil mi? Her zaman büyük kitle hareketi dikkat çeker, hükümet bu kitleden ürkütmektedir.

Oysa sosyal adalet için, barış için, dillere ve kimliklere özgürlük için evrensel bayramı kutlamak isteyen toplumun tepkisini birilerinin önerdiği gibi statlarda değil açık arazilerde, meydanlarda enerjilerini açığa çıkararak psikolojik rahatlama için bir vesiledir. Buna yasakla, copla, gaz bombaları, havaya kurşun sıkma yerine hoşgörü gösterilmesi gerekmez mi?

Kimi siyasi istemleri yüzünden, kimisi iş, güç, ailevi sorunları yüzünden; kimisi son derece şiddetli geçen kar ve dondurucu bir kış sonunda toplumsal enerjisini boşaltacaktı. Böylesi bir bahar Bayramı olan Newroz’u yasaklamak hangi aklın ve mantığın eseri olabilir.

Yasaklar ile başta 75 milyonun, özellikle Kürd halkının sinir katsayısını yükseltmenin, güvenlik birimleriyle amirleri durumunda olan Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürleri ile Jandarma komutanlarını strese sokan bir İçişleri Bakanı her halde Türkiye’ye özgüdür.

Daha fazla Türk ve Kürd gençleri ölmesin diye kafa patlatacaklarına ülkeyi gerilim sendromuna sokan bir iktidarımız, hükümetimiz ve de kabinemiz var. Oysa tam da bu süreçte olaylara ve gelişmelere daha insani, mantıklı, vicdani ve ahlaklı yaklaşmak gerekmez miydi?

İnanıyor musunuz İdris Naim Şahin bu kararı Sayın Başbakan’a danışmadan aldı? Ve inanın halkın bayramını genelge ile yasaklayanlar halktan dua değil beddua alıyorlardır.

Anlaşılıyor ki AKP iktidarı muktedir olduktan sonra kendi iradesi dışında yaprak kımıldamasın istiyor. Bırakın farklı görüş, düşünce ve eleştiriye tahammülü; Newroz gibi eğlenmeye yönelik bir Bayram’a bile kuşku, endişe ve de öfkeyle yaklaşabiliyor.

Bütün güç merkezlerini yüzde yüz denetimi altına almak istiyor. Bu demokrasi dışı aşırı kontrol çılgınlığından başka bir şey değil. Bu çılgınlık sadece toplumu değil Hükümet’in ve üyelerinin bizatihi kendi sağlıklarını da bozacak bir yaklaşımdır.

Bu çizgiden hareketle Başbakan’ı çevreleyen kesim partiye de ülkeye de zarar veriyor. Oysa belli bir görüşü ve istemi korumaya yönelik enerji memleketin en önemli sorunu olan Kürd sorununa yeterince harcansa yüz yıllık bu sorunun çözümü içten bile değildir.

Çatışmalara gebe bahar ateşini söndürmek yerine benzin dökmek kime ne fayda sağladı. Newroz ile birlikte yeni bir çatışma startı vermenin bir manası var mıydı? Hükümetin görevi çatışmaların önünü kesmek mi, çatışmaların fitilini ateşlemek mi?

Halkın oyları ile seçilmiş meclisteki legal partinin Newroz kutlama taleplerine yasak getirmek hangi mantık ile izah edilebilir? Öyle anlaşılıyor ki hükümetin Kürd sorununu çözmek gibi bir gündemi tamamen ortadan kalkmıştır.

O yüzden değil mi ki Uludere katliamı hala açıklığa kavuşturulmadı. Zaten katliam gibi cinayetin üzeri örtenler bayramı da yasaklar meydanlarda insanları da öldürürler.

GÜNSİAD’ın devlet ağırlıklı 18 Mart Çırağan Sarayı Newroz resepsiyon davetine ses etmeyenler; BDP’nin halkla meydanlarda yapacağı kutlamalara hayır diyorlar.

Mesela şu Newroz yasağı, mesela Diyarbakır’da Newroz için asılan afiş, pankart ve bilboardları ağır ceza mahkemeleri kararlarıyla toplatmak gerilimi yükseltmek değil de nedir?

Geçmişte Batman’da yürümek isteyen on binler için tanıdığım dönemin Vali’sini aradım ve “Polis yürüyenleri100 metreuzaktan izlesin. Topluluk da gitmek istediği yere kadar gitsin. Göreceksiniz ki hiçbir şey olmayacak” demiştim.

O gün o Sayın Vali dediğimi yaptı. Ne kimse bir taşkınlık yaptı, ne bir tek taş atıldı, ne de bir olay oldu. Ama nerede vesayetin emrinde olmayan dirayetli yetkisini kullanan valiler.

Bu satırları yazdığım anda İstanbul’da Haci Zengin şehit düşmüş; Diyarbakır’da da Newroz alanına bütün engellere, hatta helikopterden halkın üzerine gaz bombası atacak kadar işi çığırından çıkaranlara rağmen zor olsa da on binler alana ulaştı. Durup dururken cop, biber gazı ve gözaltılar ile iktidar Kürdlere yine şiddet ve ölümü reva gördü de eline ne geçti?

Öyle görünüyor ki AKP’nin gidişi de Kürdlerin eliyle olacak. Yani AKP yasak ve güç ile devletin ve vatandaşın malına zarar vermeye devam ederse kendisi de gidici demektir.

Medya mı? Söz konusu Kürdler olunca her zamanki gibi duymadım, görmedim.

Bu arada bir iki ses işittim, ama onlar da yasak savuyordu. Mesela AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu yasağa karşı çıkmışmış. Açıklama yapmasına hiç gerek yoktu. Samimiydiyse bölgenin 50 milletvekiliyle Başbakan’dan randevu alır basına yaptığı “Bayram genelge ile yasak edilmez. Newroz barış, özgürlük, direniştir. Hükümet yanlısı basın Newroz bayramını engellemek amaçlı haberler yapıyor. Kürt halkı Newroz’u nasıl kutlamak isterse öyle kutlar” derdi ve bu yasağın kalkması için çaba harcardı. Nere de öyle yürekli vekil.

Halka çağrım izinli, yasal 21 Mart Newroz’una milyonlar katılarak mesajını vermeli.

HALEPÇE

Halepçe katliamının yıl dönümünde söylenecek ve yazılacak o kadar çok şey var ki. Ama yerim kalmadı ve o şehitleri her zaman yüreğimde saklıyorum. Bu vahşi katliama kurban gidenlere Allah’tan rahmet diliyorum. 16 Mart 1988’i insanlıktan nasiplenenlerin asla unutmayacağı bir gün. Hocalı için yürüyen kitlelerin o mazlumlar için de yürümelerini ve bir etkinlik yapmalarını çok isterdim. Hani yeri geldiğinde biz kardeşiz diyorlar da!

Her zalim gibi Saddam barbarı da yok oldu; ama o halk ebedi dünya durdukça var olacak. Bir günde şahadet şerbeti içen 5 binin üstündeki insanın ruhuna Fatiha.     

Her bijî Newroz, her bijî aşiti; Cejna we ya Newrozê pîroz be.

Anlamı; Yaşasın Newroz, yaşasın barış, Newroz bayramınız kutlu olsu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi