Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Kürtler ve Türkler

Kürtler ve Türkler

Kürtler inkâr edilmekten acı çekerken, Türkler de Kürtlerin ayrılık rüzgârıyla acı çekmektedirler.

Cumhuriyet dönemi boyunca inkâr ve imhayla karşı karşıya bulunan Kürtler hakkında Türk toplumu kör, sağır ve dilsizi yaşamak zorunda bırakıldı. Eğitim yuvalarında Kürd’e ait tüm sorular ya yanıtsız kaldı, ya da uyduruk cevaplarla geçiştirildi.

Bilim yuvalarında konuya ilgi duyan bilim adamları ya susturuldu, ya da yıllarca cezaevlerinde ikamet ettirildi.  Ancak Kürt kimliği üstündeki baskılar azalınca, konuyla ilgili çalışmalar da yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı.

Bugün size bu konuda yazılmış yeni bir eseri tanıtmak istiyorum.

 “Kürt Tarihi” adlı yazı dizisine de ileride kaynak göstereceğim bu kitap Kürt sorununun anlaşılması hususunda yazılmış en iyi eserdir diyebilirim.

Isparta Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde görev yapan prof. Ahmet ÖZER(sosyolog), Kürtlerle Türklerin bin yıllık ilişkilerini “ Beş Büyük Tarihi Kavşakta KÜRTLER ve TÜRKLER”  adlı eserinde gözler önüne sermiştir.

Ülkemizde önemli olduğu kadar bölgemizde de önem arz eden Kürt sorununun iyi anlaşılabilmesi ve bu konuda sistemin dayattığı ezberlerin bozulması için bu eserin okunması gerekir.  

Toplum yaşamında tahribatlara neden olan Kürt sorununun gün geçtikçe ağırlaştığını ve derinleşen sorunun çözülmemesi halinde iki halkın çatışacağı tartışma götürmez bir gerçektir.

Bu çatışmanın önlenebilmesi için aklıselimin ön plana çıkıp, kronik hale gelen ve toplumun tüm enerjisini emen Kürt sorununun bir an önce çözülmesi yönünde inisiyatif alması zorunluluk arz ediyor. Yazarın kitapta belirttiği gibi Kürt sorunu yalnız Kürtlerin değil, çözümsüzlükte direnen Türklerin de sorunudur.  Yüzyıla yakındır bu ülkede öğretilmeye çalışılan tarihi gerçeklerin aslında bir kurmacadan ibaret olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak, değişen koşullar karşısında güç ve iktidarı koruma refleksi ile harekete geçen Turancılar ağır aksak yürüyen demokrasiyi yine bildik yöntemlerle tehlikeli bir gidişata doğru sevk etmeye başladılar.

Batıda ellerinde kasatura ve satırlarla Kürt öğrencilere saldıran polisin sivil uzantıları, yine polisin nezaretinde Kürt avına çıktıklarını, siyasileri yumrukladıklarını,  saldırılara maruz kalan Kürtlerin evini-barkını, okulunu bırakıp Kürdistan’a döndüklerini her gün basından okuyoruz

Sahte bir açılımla yola çıkan hükümet, yapılan saldırı ve katliamları “ vatandaşın tepkisi” diyerek,  açılımda ne kadar art niyetli olduğunu ortaya koymuştur.

Hükümetin korkak tavrı Kürtlerde korku ve endişeye sebebiyet verdiği gibi, çatışma kültürüyle beslenenlere de cesaret vermiştir.  

Diğer taraftan açılımdan demokratik beklenti içine giren, aydınlar, sivil toplum kuruluşları,  sanatçılar, öğrenciler, işçiler ve diğer kesimler mevcut gelişmelerden tedirgin ama değişim için cesurca bir şeyler yaptıkları söylenemez.  Oysa olası bir kıyamet senaryosunun faturası bütün topluma çıkacaktır.  Bu süreçte iki halkın bir birine ihtiyacı vardır. Üstelik Türkler Kürtlere reva görülen bunca yıllık zulümden dolayı Kürtlere karşı borçludurlar. Çünkü resmi asimilasyon politikalarına bugüne kadar susarak destek verdiler. 

Yazarlar ve bilim adamları da sustular. Yazılan makaleler ve kitaplarla Kürtlerin inkârı öne sürüldü. Oysa Ahmet Hocanın belirttiği gibi bu halklar bin yılda kader birliği yaparak akraba oldular, yaşamı paylaşıp,  ortak bir tarih yarattılar. Bugün de ortak akıl ile bunu başarmak zor değildir.

Bu anlamda Hocanın “Beş Büyük Tarihi Kavşakta Kürtler ve Türkler” adlı kitabı, resmi ezberleri bozarak toplumsal barışı algılama ve değerlendirme konusunda herkese önerilecek iyi bir eserdir.   Bu eseri okuyunca resmi ideolojinin Kürtleri yok sayarak bin yıllık tarihi nasıl çarpıttığını anlıyor insan.  Türklerin Ön Asya’ da Kürtlerle karşılaştıkları zamanı ve sonrasını, mevcut Kürt sorununun sebep ve sonuçlarını yalın bir dille anlatan bu eser ortak payda da buluşmanın da adresini açıkça veriyor.

Kürt sorununda bir açılım ya da demokratik bir çözüm geliştirilmek isteniyorsa eğer,  Ahmet Hoca’nın etnik, sosyal, kültürel ve siyasal boyutlarıyla analiz ettiği tabloya iyi bakmamız gerekir.

Bu tabloda, Kürtlerle Türklerin yeni bir bin yılın temeli görülmektedir.

Bu tabloda, insanların düşüncelerini herhangi bir ideolojik kaygı duymadan özgürce açıklayabilecekleri demokratik platformlar ve çözüm önerileri vardır.

Her aklıselim sorunun demokratik platformlarda demokratik-adil-insani çözüm önerileriyle çözülmesi yönünde çaba sarf etmelidir.  Aksi takdirde sorun Turancıların baltalı çözümüne mahkûm olacaktır.

Yol yakınken baltalı çözüme karşı çıkalım, yoksa yarın çok geç olabilir.

“Adam sende…”  “Bana ne…” gibisinden davranmak bizi kurtarmayacaktır.

Elimizde balta değil, kitap bulunsun.

Bu nedenle Prof. Ahmet ÖZER’İN “Beş Büyük Tarihi Kavşakta KÜRTLER ve TÜRKLER” adlı eseri hepimizin başucu kitabı olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi