M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Boykot mu, Evet mi?

Boykot mu, Evet mi?

Sevgili okuyucularım 3 Eylül 2010 Cuma günü Başbakan Diyarbakır mitinginin yapıldığı gün köşemde “Evet mi, hayır mı, boykot mu?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıma oldukça yorum geldiği gibi, bana e-mail atanlar da bir hayli fazlaydı.

“Başbakan’ın Diyarbakır konuşmasını bekleyeceğim, kafam karışık” diye yazınca birçok okuyucum bu söylemime yanlış anlamlar yüklemişler.

Sevgili okuyucularım 42 yıllık gazetecilik ve yazarlık hayatım boyunca kimsenin arka bahçesi olmadım/olmam da. Bu yaşımdan sonra da kimse benden bunu beklemesin. Kimsenin gözü kapalı taraftarı ve destekleyicisi de olmadım/olmam da.

Tek bir konuda safım ve tarafgirliğim kesindir. Kürt sorununda Kürtlerin talepleri doğrultusunda adil bir çözümün talebgari ve taraftarıyım. Bu konuda belki hayatım boyunca bugünkü kadar yürekten desteklemediğim için içimde kalan önemli bir zafiyetim ve kendime olan eleştirimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

1969 yılında Kadırga Öğrenci Yurdunda DDKO, İstanbul Beyazıt meydanında TİP ve Çetin Altan’ın mitinglerinde Kürt sorunu içselleşmiş görev alan biriydim. Ne yazık ki öğretmenlik ve aktif gazetecilik mesleğine geçiş, dünya telaşı, evlilik vs. bir fetret devresi geçirdim. Vatka ki 15 yıllık arkadaşım Kürt aydını rahmetli Mehdi Halıcının Cemşit Bender takma (mahlas) isimle eserler verdiğini öğrendiğim gün film koptu ve aslıma tam dönüş yaptım. Tabii ki aslıma dönüşü aktif uğraşı üzerinde ifade ediyorum. Değilse Kürtlüğümü asla taviz vermedim ve ihmal etmedim.

Ben Kürdüm, 7 soyum bin yıllarca Kürt olarak gelmektedir. Belgesi köydeki bağımın içinde Bedirxan, Seyitxan, Mirxan, Ali Beg gibi 500 yıllık tarihi ve görkemli mezarlarda yatıyor. Şeceremiz Cumhuriyet ile birlikte Suriye’ye kaçırılmış, maalesef izini hala sürüyoruz.

KÜRT COĞRAFYASININ GERÇEĞİ

Evet, bunları ifade ettikten sonra samimi düşüncelerimi soruyorsanız, Diyarbakır’da AKP ve BDP’nin mitinglerini izledim. Konuşma ve kalabalığı da iyi gözlemledim. Zaten her zaman bölgeyi yeterince gözlemliyor, notlar alıyor ve arşivime bazı bilgileri de yüklüyorum.

Sevgili okuyucularım Kürt coğrafyasının şu gerçeğini bilmenizi istiyorum.

Kürtler rahmetli Cemşit Bender’in dediği gibi on bin yıldır bu coğrafyada yaşıyorlar. Bu on bin yıl içinde bu bölgeyi o kadar çok medeniyet, peygamber, kral, hükümdar yönetti ki kutsal kitapta geçen birçok peygamberler, tarih kitaplarında geçen neredeyse bütün medeniyet, imparatorluk ve devletlerin var oluşlarından bu bölge nasibini aldı.

Bu yüzden Kürt coğrafyası her zaman çok sesli, çok renkli, çok dinli ve çok dilli bir bölgedir. Ama hiçbir dönemde kültür ve dil konusunda büyük bir erozyona uğramamış. Bütün baskı, zulüm, asimilasyon ve inkârlara rağmen dil ve kültürleri koruma direncini Kürtler ve bölgenin diğer halkları korumuştur. Ancak inanç konusunda farklı dinlere inanmışlardır.

Bu gün Kürtlere “Ermeni” ya da “Yahudi” dölü diyenler tarihin geçmişi bilmedikleri için cahilliklerinden ya da ırkçılıklarından bu ithamlarda bulunuyorlar. Çünkü Yahudilik dini geldiğinde Kürtler bu dine geçtiler, Hıristiyanlık dini geldiğinde de Kürtlerin “Fleh” dediği Ermeni ve Süryani dinini benimsediler. Ama onlar din değiştirmelerine rağmen asla Kürt olmaktan vazgeçmediler. Yezideler de, Keldaniler ve diğer inançlara mensup olan Kürtlerin hepsinin de gerçeği bu. Bu günde bölgede en çok Müslüman olarak İslam dinine ve Kur’an-a inananlar da yine Kürtlerdir. Yani bu o coğrafyanın gerçeği. Bu yüzden bölgemizde çok ses ve çok renk olması bence çok normal ve demokratik olanı da budur.

KÜRTLERİN İTTİFAKI

Bir önceki yazımda kutsal ay nedeniyle inanç konusunda bir yazı yazmıştım. İnanç bakımından nasıl biri olduğumu az çok orada izah ettim. İnancım belli, ama Kürtler için bakış açım şu: Kürt sorunu öncelikle Türkiye’de, sonra 4 parçada bitene kadar; yani kültürleri ve dilleri resmen tanınana kadar bu konunun arkasında olacağım. Yani Kürtçe eğitim ile eşit vatandaşlık konusunda hakları verilene kadar beynim, kalemim ve düşüncelerimle onların yanında olacağıma. Bu konuda yemin etmiş, söz vermiş, iman etmiş biriyim.

Ama benim kendime haz bireysel bir koşulum ve yolum var. İçinde silah ve şiddet olmayan uyarı, ikna, nasihat, aydınlatma, öğretme, tebliğ, duyurma, söyleme, demokratik tepki, yazılı ve görsel yayın yolu, miting, oturum, açıklama, yürüyüş vb. Gandi yöntemleri ile bu sorunun dillendirilmesi ve kazanımların elde edilmesini benimsiyorum.

Ben yine diyorum ki; Bütün örgütler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, gazeteciler, yazarlar, tarikatlar, cemaatler. Sözün özü bütün Kürtler, şu an hangi inanç ve düşünce sahibi olurlarsa olsunlar Kürt sorununda beklentileri doğrultusunda çözülene kadar birlikteliklerini, ittifaklarını sağlamalıdırlar.

Ne zamana kadar? Sorunu tamama erdirene kadar. Hak ve özgürlüklerini alana kadar.

Farklı düşünce inançta olabilirler dedim yukarıda. Ama görünüyor ki çeşitli nifaklar, satın alınmalar, dış ve büyük ülkelerin çıkarları, bazı Kürtlerin özel çıkarlar; Türk, Acem, Arap üçgeninin kurduğu kumpas ve inat yüzünden bunlar olmuyor.

O zaman Kürtler son 15 – 20 yıldır yaptıkları ve çok iyi becerip öğrendikleri siyasi duruşlarını devam ettirsinler. Yani kimliklerine sahip çıksınlar. Yani kendilerine büyük oranda oy versinler. Ama diğer taraftan Türkiye ile ortak paydada buluşmak ve diyalog sağlamak içinde bu bölgede geçmiş seçimlerde olduğu gibi bir başka partiyi de idare etsinler.

Kürtler akıllıdır, zekidir ve 26 yıllık ağır koşullarda siyaseti de çok iyi öğrendi. Bana sorarsanız Kürtler o kadar badireden sonra bilinçlendiler, tecrübe sahibi oldular. Kürtler geçen yerel seçimlerdeki gibi oy dağılımı yaparsa doğru bir karar vermiş olur diye düşünüyorum.

REFERANDUMDA KÜRTLER NE YAPACAK?

Kürtler BDP ve AKP arasında dengeyi sağlayacağı yolu bulacağına inanıyorum.

Bakınız geçen 2009 yerel seçimlerinde Kürt coğrafyasında bazı illerin BDP ve AKP arasındaki oy dağılımını sizler ile paylaşacağım. Ben diyorum ki bu oylamada da Kürtler bu rakamı biraz daha lehlerine çevirerek denge sağlayabilir. 12 Eylül 2010’dan sonra yeni bir Anayasa için iki partiye de kapı aralamış, kilidin kendisinde olduğunun mesajını vermiş olur.

2009 yerel seçimlerde oy dağılımı şöyle olmuştu:

Diyarbakır: DTP: 234.109 oy- AKP: 111.809 oy; Batman: DTP: 72.206 oy – AKP: 44.355 oy; Hakkari: DTP: 22.449 – AKP: 4.223; Mardin: DTP: 12.198 – AKP: 15.126; Kars: DTP: 5.228 – AKP: 11.749; Muş: DTP: 10.315 – AKP: 14.005; Siirt: DTP: 25.027 – AKP: 23.173; Van: DTP: 74.847 – AKP: 54.748; Tunceli: DTP: 4.025 – AKP: 2.909; Bingöl: DTP: 13.033 – AKP: 16.523; Bitlis: DTP: 6.220 – AKP: 7.795; Şanlı Urfa: DTP: 18.576 – AKP: 69.609; Şırnak: DTP: 11.645 – AKP: 9.230 ve Güneyde Mersin: DTP: 76.491 – AKP: 93.037

Evet, Kürtlerin bulunduğu coğrafyada yapılan bütün baskı, tehdit ve engellemelere rağmen sorunun çözümünden yana olan ve çözüme yakın olan partilere nasıl bir misyon yüklediğini, nasıl bir mesaj verdiklerini bu rakamlardan her halde anlamışsınızdır.

O yüzden diyorum ki Kürtler de akıllandı. Ne “Evet”in kuyruğuna takılan bir sürü, nede “Hayır”ın tuzağa düşen bir millet olmayacaklarından eminim. Onlar demokratik özerklik için BOYKOT ve EVET oylarını öyle ayarlayacaklar ki siyasilere ders verecekler.  Büyük çoğunluğun kendilerine oy vereceğinden eminim.

Bir kesimde yukarıda izah ettiğim sebeplerden dolayı hayır değil ama evet oyu vererek mesajını siyasilerden daha açık ve net olarak duyuracağından eminim. Kürtler bölgede iki partiye de kapıyı aralamalı. Ama ölçüyü de iyi tartmalı diye düşünüyor, ya da öyle arzuluyorum. Dilerim beni yanıltmazlar.

Oyumun rengini merak eden ve bana mail atan ve yorum yapan okuyucularıma söyleyeceğime gelince. Yazılarımı takip eden okuyucularımın bildiği gibi geçirdiğim birkaç rahatsızlık nedeniyle seçmen kâğıdım gelmesine rağmen 7 Eylül Salı günü oyumu vereceğim ilden ayrılarak 2. kez toparlanmak için yola çıkıyorum. Antalya’da dinlenme ve Bayramımı geçirmeye gideceğim. Sanırım meraklı okuyucularım için oyumun rengi belli oldu.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi