DBP Eşbaşkanı Yüksek: Çözüm süreci derinleştirilmeli

DBP Eşbaşkanı Yüksek: Çözüm süreci derinleştirilmeli

DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, PM ve belediye eş başkanlarıyla üç gün boyunca yürüttükleri tartışmaların sonuçlarını açıkladı.

Kürt sorununda çözüm sürecinin daha da derinleştirilmesi noktasında devlete, siyasi ve sivil hareketlere olduğu kadar kendilerine de sorumluluklar düştüğünü kaydeden Yüksek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. İlk kez ekonomi kurulu oluşturduklarını da dile getiren Yüksek, ekonomide kapitalizmin tekelci pazarına karşı yeni bir model geliştireceklerini söyledi. 

DBP Eşbaşkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek, üç günlük Parti Meclisi (PM) ve belediye eş başkanları toplantı sonuçlarına ilişkin genel merkez binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısında konuşan Yüksek, DBP olarak ilk kez kapsamlı PM ve belediye eş başkanları toplantısı gerçekleştirdiklerini ifade ederek, toplumun kendilerinden beklentisi olduğunu, DBP'nin misyonu ve görevleriyle birlikte çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmak istediğini söyledi. 

'ORTADOĞU'DAKİ SAVAŞ GİRDABININ BARIŞLA SONUÇLANMASINI İSTİYORUZ'

Yüksek, 1 Eylül vesilesiyle gerçekleştirdikleri toplantıda barışın her zamankinden daha yoğun bir biçimde ihtiyaçları olduğuna dikkat çekerek, "Ortadoğu savaş girdabı içinde. Etnik, mezhepsel ve dini çatışmalar var. Bunun kaynağının etnik, dini ve mezhepsel milliyetçilik olduğunu düşünüyoruz. Tabi ki küresel egemen güçlerin de etkisinin olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar yüz yıldır süren tiranlıklardan artık kurtulmak, demokratik, özgür, eşit ve adil bir sistem için hak mücadelesi veriyor. Bu bağlamda bölge, yeniden yapılanma sürecinde. Kanlı ve acılı süreçler yaşıyoruz. Bu noktada 1 Eylül vesilesiyle savaşların adalet, özgürlük, demokrasi temelinde bir barışla sonuçlanmasını diliyoruz" diye konuştu. 

'ROJAVA'DAKİ SİSTEM DÜNYAYA ÖRNEKTİR'

Kürtlerin de bölge halkı olarak bu acılı ve kanlı süreci birebir yaşadığını vurgulayan Yüksek, "Suriye'de Kürtler Rojava'da kendi hak ve toplumsal sistemini kurarak, barışı geliştiriyor. Savaş gelişmesin diye de hassas davranıyor. Rojava'daki devrim ise tüm inançları, etnik toplulukları bir araya getirdi ve dünya için de bir model oluşturdu. Bu yönüyle Rojava'daki sistemin Suriye ve bölge sistemi haline dönüşmesi demek özgürlük ve adaletin tesisi anlamını da taşıyor" ifadelerinde bulundu. 

ÇÖZÜM SÜRECİ DERİNLEŞTİRİLMELİ

Irak'taki insanlık düşmanı IŞİD tehdidine de değinen Yüksek, şöyle konuştu: "Irak'ta da barışın tesisi ve demokratik sürecin inşası hepimizin ortak beklentisidir. Kürtler burada da yoğun bir çaba içerisinde. Türkiye'de de çatışmalar, acılar yaşandı. Halklar acı çekti. Bir buçuk yıldır süren bir çözüm süreci var. Kıymetli ve değerli bir süreç olarak görüyoruz. Toplumun da bunu anlayarak, buna göre yaklaşması gerektiğini düşünüyoruz. Çözüm süreciyle beraber Türkiye de ateş içinde demokratik bir süreç yaşıyor. Bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. O nedenle 1 Eylül vesilesiyle de sürecin daha da derinleştirilmesi anlamında siyaset, sivil toplum ve toplumun tüm kesimlerine de önemli sorumluluklar düşüyor. Devlete büyük sorumluluklar düşüyor. Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu hükümetinin de barışın tesisi için sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini de hatırlatmak istiyoruz."

Yüksek, çözümün koşullarının olgunlaştığını belirterek, toplumun da bu süreçte hazır hale geldiğini, bu nedenle savaşın koşullarının ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. "Savaşın koşullarının ortadan kaldırılması için koruculuk sisteminin lağvedilmesi gerekiyor" diyen Yüksek, bu gibi savaş çıkarma gerekçelerinin bertaraf edilmesi gerekliliğine dikkat çekti. 

'ANADİLDE EĞİTİM HAKKI YASAL ZEMİNE OTURTULMALI'

Yeni eğitim öğretim yılının açılışına dair değerlendirmelerde bulunan Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeni eğitim yılı başlıyor. Kürtlerin hassasiyetlerinden biri de anadilde eğitim. Ancak Kürt çocuklar yeni eğitim yılında yine anadilinde eğitim göremeyecek. Biz sadece Kürtler değil tüm halkların kendi anadillerinde eğitim görebilmelerinin koşullarının oluşturulmasını ve yasal güvenceye kavuşturulmasını istiyoruz."

Cezaevlerinde bin siyasi tutsağın bulunduğuna dikkat çeken Yüksek, "Bu noktada Kürt sorununun demokratik çözümü için siyaset yürüten binlerce siyasi, cezaevlerinde. Kimisi 25 yıldır cezaevinde. Bunun tek nedeni ise geliştirdikleri demokratik siyasal mücadeledir. Demokratik mücadele ile siyaset yürütenlerin yeri cezaevi değildir. O nedenle cezaevleri boşaltılmalı. Bu yönlü TMK'da da düzenlemeler yapılarak, siyasi tutsaklar serbest kalmalı" dedi. 

'ÖCALAN'IN KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLEREK GENİŞLETİLMELİ'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın koşullarına dikkat çeken Yüksek, "Sayın Öcalan'ın koşulları düzeltilmeli. Yürütülen müzakerelerde sayın Öcalan'ın daha etkin biçimde çalışmalarını yürütebilmesi için bir sekreteryasının da oluşturulması gerekiyor. Heyetlerin kapsamı genişletilmeli" diye ifade etti. 

TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM İÇİN ÖRGÜTLENME SEFERBERLİĞİ 

DBP'nin temel misyonunun ise adil, demokratik, özgürlükçü toplumu geliştirmek ve barış mücadelesinde etkin bir çaba sahibi olmak olduğunu dile getiren Yüksek, PM toplantısında ele aldıkları konulara dair vardıkları sonuçları şu şekilde aktardı: "Öncelikle çözüm sürecini olumlu bulduğumuzu, geri dönüş olmadan sürecin daha da derinleştirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Sürecin derinleşmesinde devlete ve diğer kesimlere olduğu kadar bize de görev ve sorumluluklar düşüyor. Kalıcı barış için de toplumsal mücadelenin yükseltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu noktada toplumun sürece daha etkin katılımı için çaba içerisinde olacağız. Bunun için de örgütlenme seferberliği başlatıyoruz. Yereldeki örgütlerimizi de hazır hale getireceğiz. Toplumun değişmesi hedefimizi hayata geçirmek için kadrolarımızı yetiştireceğimiz akademiler kuracağız tüm yerelde. Bu anlamıyla toplumun demokratik dönüşümüne öncülük edecek kadrolar yetişecek. Bu bağlamda bölge başta olmak üzere ülke geneline yayılacak şekilde de eğitim seferberliği başlatacağız."

EKİM AYINDA YEREL YÖNETİM KONFERANSLARI YAPILACAK

Belediye eş başkanlarıyla yürüttükleri toplantıda da önemli sonuçlara vardıklarını dile getiren Yüksek, "Geçmişten bugüne yerel yönetimlerde hedeflerimiz vardı. Bunların bir bölümüne ulaşamadık. Bu noktada yaşanan eksiklikler oldu. Biz özeleştiri yapabilen bir partiyiz. Ulaşamadığımız hedeflerimiz için özeleştiri veriyoruz. Demokratik, halkçı belediyecilik süreci başlatıyoruz. Belediyeleri nasıl halkın belediyesi haline getireceğimizi geliştireceğiz. Eylül ayı boyunca bu tartışmalarımızı yürüteceğiz. Ekim ayında da yerellerde konferanslar yapacağız. Ekim ayı sonunda ise büyük bir konferans gerçekleştireceğiz. Yerel yönetimde model olacak bir hedefe ulaşma çalışmamız olacak. Sadece başkanlık koltuğunda bir yerel yönetime karşıyız. Bir kesime değil toplumun tamamına hizmet üretecek bir yerel yönetim hedefimiz var" dedi.

EŞ BAŞKANLIK TARTIŞMALARI KRİZE DÖNÜŞEBİLİR

Yüksek, belediyelerdeki eş başkanlık sistemine dönük son süreçte kimi illerdeki mülki idarecilerin yaklaşımına da değinerek, şunları belirtti: "Eş başkanlık sistemini önemsiyoruz. Erkek egemenliğine karşı geliştirmeye çalıştığımız eş başkanlık sisteminin mülki amirler tarafından açılan davalar var. Bu sistem toplum ya da siyasal sistem için bir tehdit değil. Aksine toplum nezdinde kabul gördü. Yasaya da dönüştü. Kapsayıcı olmasa da ilkesel anlamda bir kabul gördü. Bu yüzden bu yaklaşımı anlamış değiliz. Böyle giderse ileride krize ve çatışmaya dönüşebilir. Belediyelerimiz hizmet vermek için projelerinin kaymakamlık ve valiliklerden dönmesi, çözüm sürecini de etkileyecektir. Biz eş başkanlık sisteminde ısrarcı olacak, uygulamaya devam edeceğiz. Krize, çatışmaya dönüşmesini istemiyoruz. Mülki amirlere ve hükümete sorumluluklar düşüyor. Davalar geri çekilerek, diyalog yoluyla çözüm aranmalı. Çözüm sürecinde kriz yaşamak istemiyoruz. Bu demokrasi adına önemli bir adımdır çünkü. Herkes tarafından sahiplenilmesini ve meclisin açılmasıyla beraber hükümetin de yasal düzenlemelerde bulunmasını istiyoruz."

İLK KEZ EKONOMİ KURULU OLUŞTU

Parti olarak ilk defa bir ekonomi kurulu oluşturduklarını dile getiren Yüksek, "Toplumun ekonomik sorunlarını gözardı edemeyiz. Toplumun kendi kendine yeteceği ekonomik bir sistemi geliştireceğiz. Kapitalizmin tekelci pazarına karşı, üretim-tüketim sistemine karşı yeni bir ekonomik model geliştirme çalışması yürüteceğiz. Ülkemiz tarım ve hayvancılıkta kendine yeten bir konumdayken şimdi dışa bağımlı hale geldi. Neoliberal politikalar, çarpık sanayileşme ve tekelcilik nedeniyle ekonomi bu durumda. Biz doğal tarıma dönmekten yanayız. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bu uçurumun giderek derinleşmemesi için hükümete de baskı yaratacak çalışmalar gerçekleştireceğiz. İşsizlik patlama noktasına ulaşmış durumda. Bunu kabul edemeyiz. O nedenle ekonomik anlamda da yeni bir süreç başlatıyoruz" diye konuştu. 

YENİ AMBLEM 

Toplantının sonunda ise Ayna, partinin yeni amblemine dair şu bilgileri verdi: "Partimizin amblemi kadın figürü ve emeğin simgesi olan buğdayı kullanacağız. Ancak henüz çalışmalar tamamlanmış değil. Bir hafta, on güne kadar netleşecek."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.