İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Zeytin dalı

Zeytin dalı

Haçlı Orduları’nın Baş Komutanı İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard ölüm döşeğinde iken kendisiyle düşmanı Selahaddin Eyyubi arasında geçen konuşma hayali de olsa; savaşma ve öldürmenin vahşeti ile barışçı, bağışlayıcı ve affedici olmanın erdemini yansıtması bakımından anlamlıdır. Günümüzde savaş çığırtkanlığını yapan ve kan dökmekten haz alan yöneticiler için de son derece ibret verici ifadeler taşımaktadır.”Selahaddin Eyyubi’nin Gölgesinde” isimli romanda Selahaddin Eyyubi’yi, Aslan Yürekli Richard’ı ve annesi Kraliçe Elenor’u büyük bir ustalık ve zengin bir tarih birikimiyle konuşturan THORVALD STEEN’in güçlü olduğu kadar gerçekçi olan kaleminden okuyalım. Selahaddin Eyyubi 1193 yılında Şam’da hayata gözlerini yumdu. Başta Kudüs olmak üzere kutsal toprakları yeniden Hıristiyan dünyasına kazandırmak için Avrupalı sarışın şövalyelere fermandarlık yapan hasmı Richard da Selahaddin’in ölümünden 8 yıl sonra 6 Nisan 1199 günü bu fani dünyadan ayrıldı.

Yazar ilk soru sorma hakkını Sultan Selahaddin’e vermiş:

“Söylesene Richard, niye Kudüs’e yalnızca muhafızlarla
saldırmak yerine bütün güçlerinle saldırmadın?
rum ateşi sayesinde bütün kutsal yerleri, bütün kiliseleri,
camileri, sinagogları ve Via Dolorosa’yı yerle bir edip
geçici de olsa bir zafer kazanabilirdiniz. Ama kenti yerle bir
etseydiniz, sana karşı çıkan bütün Müslümanları, Yahudileri
ve Hıristiyanları kılıçtan geçirseydiniz bile adamlarım arasında
benim görevimi üstlenecek yeni bir önder doğar, halkım
yeniden ayaklanırdı.”

Richard:

“Böylesine çok zaferin kendine güven ve cehalet sayesinde
kazanılmış olması tuhaf değil mi Selahaddin”

İntikam almaktan duyduğu pişmanlığa vurgu yapan Sultan, geçmişte kendisinin “yüce gönüllü” olmadığını itiraf eder.

“Zafer nedir ki aslında? Akre surları önünde senin “zafer” kazandık’ tan sonra en aşağılık cinayetleri işlediğini gördüm. Yine de sen de tanıdık bir yan vardır. Benden bir parça. Onbir yıl önce Hıttin Savaşında, sonunda sizi yenmeyi başardığımızda her yanım kan içinde kılıcımla önüme geleni öldürüyordum. İntikama susamıştım. Bir zamanlar Mısır’daki Şiileri yendiğimizde ben de benzer duygulara kapılmıştım.”

Richard:
 “yani sen de her zaman böyle Yüce gönüllü değildin.”

Fırsat bulduğunda kan dökmekten doymamakla eleştirdiği İngiltere Kralı’na :  

“Herkesin öldüğünü sandığın anda Richard,
artık çığlık atan kalmadığında, her yere sessizlik çöktüğünde,
sen ve adamların cesetlerin ve can çekişenlerin arasında
dolaşıp soluk almayı sürdürenleri de öldürdüğünüzde işte
o zaman her şeyi yitirdin. Kafasını leşten kaldıran bir
akbabaydın. Ama akbabalar da karınları doyunca bırakırlar.
Sen doymuyordun. Hıttin’de ben de senin gibiydim. Başlangıçta
intikam tatlı geliyor, sonra zafere dönüşüyor. Kudüs’ü
aldığımda komutanlarım “intikam” çığlıkları atınca, onlara
karşı çıktım. Yalnızca yüce gönüllü olduğum için değil,
kişisel olarak böylesinin benim için daha hoş olacağını
bildiğimden yaptım bunu. Kenti yerle bir edip intikam
almış olsaydım sizler daha da büyük bir intikam alacaktınız
benden.” 

selahaddin.jpg
Sultan Selahaddin

Richard:
“Aşkelon’da beni niye öldürmedin Selahaddin?”

Savaşta bağışlayıcı olmanın, öldürmeden daha da etkili ve kalıcı sonuçları olduğuna inanan; insanlık tarihinde silinmeyen izler bıraktığını yaşadığı acı tecrübelerle tanık olan ve barışın savaştan daha baskın olduğunu bilen Sultan:

 “Senin Hiristiyan kardeşlerinin gelecekte Aşkelon
ve Kudüs’te yaptığımız iyilikleri hatırlamayacaklarını mı
sanıyorsun ?”

Başucunda oturan ve oğlunun adım adıma ölüme yaklaştığını gören anne ELENOR:

“Richard, itiraf etmek istediğin bir şey
olduğunu söylemiştin.”

Açık sözlülüğüne, mertliğine ve dürüstlüğüne inandığı düşmanını; savaş müttefiklerine, hatta kardeşine tercih etme olgunluğuna erişen Richard:

“John ve Philip’e hiç pişmanlık duymadan kılıcımı
bütün gücümle saplamayı bilirdim. Ama konu
Selahaddin olunca… Bunu yapamazdım.”

Elanor: 

“İsa’nın Haçı’nı inananlara geri getirdin, bize
Kutsal kenti görme şansını verdin ”

elanor.jpg

 Richard’ın annesi kraliçe Eleanor

Sahte ve uyduruk olan zaferlere artık itibar etmeyen Richard, yaşanan gerçekleri ve aldığı yenilgiyi dile getirmeyi erdemlik sayar.

“Bu doğru değil anne, Kudüs’ü aldığında onu bize
veren Selahaddin’di. Topraklarımızı, destekçilerimizi,
bana öğrettiğin bütün şövalye erdemlerimizi yitirdik biz.”

Eleanor:
“sen zırhını giymiş, başında tacınla atının üzerinde
oturuyorsun. Kudüs’e giren bütün öteki şövalyeler ve
askerlerin en önünde gidiyorsun. Sultan tozların arasında

yatıyor.”

Övgüleri, aslı olmayan hayali kutsamalı törenleri inandırıcı bulmayan, geç de olsa gerçeklerle yüzleşen Richard, olup bitenleri olduğu gibi eksiksiz ve abartmadan mütevazı bir dille anlatmayı yeğler.

“Tanrı bile geçmişi değiştiremez. Tuhaf değil mi?
 bu anne.”

richard.jpg

Aslan yürekli Richard

Binlerce insanın ölümünden sonra İngiltere Kralı da barışın, uzlaşmanın simgesi olan ZEYTİN DALI’nı yanında bulundurmayı ihmal etmez. Richard’ın ölümüne tanıklık edenler, “Kudüs’teki Zeytin Dağı’na çıktığı günden beri yanında taşıdığı, üzerinde sekiz zeytin yaprağı olan kurumuş, küçük dal vardı”  notunu düşeceklerdi tarih sayfalarına. Halen kendisini savaş çığlıklarıyla avutmaya çalışan “ Annesi elinden zeytin dalını almaya çalıştı. Richard bırakmıyordu.”

savas.jpg

Ne yazık ki, barışın ve bir arada kardeşçe yaşamanın önemi, savaşlardan çok sonra anlaşılıyor. Tarihte; ganimete, işgale dayalı savaşlar her zaman yönetenler için rant kapısı olmuştur. Ülkemizde de binlerce yetkili yaklaşık 30 yıldır devam eden “ düşük yoğunluklu savaş ”la geçimini sağlıyor. Selahaddin ve Richard gibi dökülen insan kanına yakından tanıklık etmedikleri için savaşta hep ısrarcı olmuşlardır. Barışın erdemin, yanı başlarında ölen insanların feryatlarına yakından tanıklık edenler bilir. Keşke savaş meydanlarındaki dramı Selahaddin ve Richard gibi yakından yaşasalardı. Barışı sağlama, tarihin bütün dönemlerinde erdemli insanların görevi olmuştur. Bu olgunluğa eriştikleri için yüz binlerce savaşçının kaderlerine hükmeden Sultan Selahaddin ile Aslan Yürekli Richard barış çadırında buluşmayı tercih etmişlerdi. Barışseverlerin beyinleri ve yürekleri, kılıç sallayan, tetik çeken, kimyasal gaz atanlara talimat verenlerden daha güçlü olması gerekiyor. Ortadoğu’da çağdaş Selahaddin ve Richard’lara kavuşmak umuduyla…

Not: Alıntılar; Thorvuald Steen’in “ Selahaddin Eyyubi’nin Gölgesinde” isimli kitabın 215,216, 218, 221. sayfalarından alınmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi