İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Kara Bayram

Kara Bayram

Bu yıl Ramazan Bayramı’nı Hakkari’de oturan çocuklarımızla birlikte geçirmeye karar vermiştik. Van’dan çıktıktan sonra her zaman olduğu gibi Gürpınar Ovasında bulunan Urartu Uygarlığının ihtişamlı Sarduhinili (Hespeşin) kent kalıntılarının yanından geçtik. Gözlerim bir ara yıkıma terkedilmiş Sarduhinili’nin direnen duvarlarıyla, asfalta bakan yamaçtaki kurban kesme alanına takılıp kaldı. Daha sonra Zernek (Zêrinok) Barajının kıyısındaki yol çalışmalarının yarattığı toz dumanını aşarak Mahmıdiye Beyliğinin merkezi Hoşap Kalesi’ne vardık.

Önümüzdeki 2725 rakımlı Güzeldere Geçidi’nin semaları açıktı. Onu aştıktan sonra Bebleşin Yaylası’ndan tekrar batıya yönelerek Elbak’a (Başkale) vardığımızda iftara iki saat kalmıştı. Bizi taşıyan otobüs platonun hafif engebeli topraklarından süzülerek; Elbak baharının müjdecisi olan Zap Vadisi’ne girdi.

Son yüzyılda dağların doruklarına sığınan Kürtler, yeniden yol boylarına inerek yer yer yerleşim alanları, iş yerleri açmışlar. Yeni Köprü’de her zaman olduğu gibi insanı bezdiren sıkı bir aramadan geçtik. Birkaç kilometre ötesinde 68 kuşağından Deniz Gezmiş’in arkadaşlarının yaptığı, benim de inşaatında iki öğün çalıştığım köprünün kasıtlı olarak kesilen halatlarını Zap’ın azalan suları bağrına basarak adeta kucaklamıştı.

Zap Vadisi yeşil meşelerden oluşan örtüsünü tamamen yitirmişti. Çoraklaşarak sararan yamaçları hasta, yorgun bir yaşlıyı andırıyordu. Kirlenerek renk değiştiren nehir suları yatağının ortasına çekilmiş, sessiz hıçkırıklarla akışını sürdürüyordu. Yoldan gelip geçenlere karşı olan küskünlüğünü saklamıyordu. Nehir suları yer yer dibindeki yuvarlak taşlar sayılabilecek kadar azalmıştı.

Geçmişte taşkın kıyı sularıyla beslenen salkım söğütler solmuş, yamaçların kadim süsü olman düğümlü, piramitvari sert ardıçların adeta nesilleri tükenmişti. 19. yy da bölgeye giren Avrupalı gezginlerin övgüyle bahsettikleri Zagrosların en uzun vadisi, tüm doğal güzelliklerini kaybetmişti. Hızlı akıntılarıyla şarkılara konu olan Ksenephon’un tanımıyla ZAPATAS, Dicle ile buluşmak için yaptığı hızlı tarihi yolculuğu da; civardaki kent, kasaba ve köylerin hediye ettiği çöp yığınlarının sızdırdığı artıklarla zehirlenmişti. Birkaç kez yazdım, 25 yıllık acımasız savaş en çok Hakkari’nin doğal güzelliklerini vurmuştu. 1960’lı yıllara dek Dêrz (Kırıkdağ) Suyu’nun Zap’a karıştığı yerden Çukurca’nın Köprülü Köyü’ne varıncaya kadar yaklaşık 75 km.lik mesafede vadinin tabanı ile her iki yamacında Nasturi inanırlarına hizmet veren tam 10 kilise saymıştım.

NÛNÊ, MAKİTAN, ŞABAN, MAR MESİN, VELTO DERAVI, ÇEMKAN, MERSAVA, MERYEMOK ve GEYMAN Kiliselerinin kimisinin temel taşları da sökülerek atılmış, kimisi de yarı harabe vaziyette direnişini sürdürüyordu. Asırlarca çan sesleriyle yankılanan vadinin tabanında yeni yerleşim alanları, korucu kulübeleri ve arama noktaları kurulmuş.

Kısa bir sorgulamadan sonra yolculardan biat bekleyen güvenlik görevlilerinin sert tutumu, yörenin halen bir savaş bölgesi olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. Asılan dev bayraklar, karakolların arka yamaçlarına kireçli taşlarla yazılan “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” gibi cumhuriyetin ana sloganı; yerli halkın belleğinde anlamını yitirmiş olsa bile, güvenlik görevlilerinin nezdindeki saltanatını korur gibiydi.

Kent halkı bayramı kutlamamaya karar vermişti. Birinci günün sabahı Diyar Kooperatifi Sitesinin 8. katında bulunan evimizin balkonuna çıktığımda, 70 bin nüfuslu şehirde büyük bir sessizlik hakimdi. İnsanların tamamı alınan karara uymuş, evlerinde oturarak öldürülen gerillaların matemini tutuyordu. Bayram sevincinin yerini bir hüzün kaplamıştı dağlarla çevrili COLEMERG’in yamaçlara yaslanmış mahallelerine. Dini inançların önüne geçen öfke bir ara için sokaktan konutlara taşınmıştı.

Çukurca çevresinde yaşamlarını yitiren 8 gerillanın öldürülme biçimi tüm Hakkarilileri derinden etkilemişti. Hem bu infazın barış sürecinde gerçekleşmiş olması, yöre insanının devlete karşı olan güvenini daha da sarsmıştı. Bu gidişimde devlet ile halk arasındaki güven bağının tamamen zayıfladığını, ilişkilerin yüzeysel ve tarafların birbirlerini aldatmaya yönelik olduğunu gördüm.

Devletin baskılarından rahatsız kümeler yığınsallaşmış, bir gerillanın cenazesine katılan insan sayısı onbinleri bulmuş. Daha önce devlet yanlısı olarak görünen esnaf ve eşraf da saf değiştirmiş. Belli ki yoğunlaşan baskılar onları da etkilemiş. Kürtlerin eşitlik temelinde daha geniş demokratik haklara sahip olmasını isteyenler çığ gibi büyümüş. Devletle flört eden rantçı azınlık da feodal ikiyüzlülüğünü sürdürüyor. Onlarında cephesinde gediklerin açıldığını gördüm. 1990’lı yıllara göre çok daha temkinli konuşuyorlar.

Kısacası kent merkezinde devletin rüzgarı o sert esintisini kaybetmiş, buna karşın halkın muhalefet rüzgarı Berçelan Geçidi’nin vücutları sarsan yelleri gibi yükselişe geçmiştir. Tırmanışa geçen halkın özgürlük hareketi kentin bakımsız sokaklarına da yansımış. Suskunlukla gerginlik adeta iç içe geçmiş.

Colemêrg’in simgesi olan yaşlı SÜMBÜL DAĞI (Sımbı) dik duruşunu sürdürmesine rağmen bayramın ikinci gününde de yılın ilk karını karşılamıştı. Ancak zirvesi bulutlar tarafından kuşatılmıştı. Kentin kuzeyinde Berçelan semalarında yoğunlaşan kara bulutlar, sanki yeni çatışmaların habercisiydi. Zaten yılın ilk karlarını da halk destanlarına konu olan Karadağ’ın Sümbül’le yarışan zirvelerine yağmıştı.

Geçici bir süre için suskunluğunu bozan tek eylem ise Devlet Hastanesi morgunda bulunan biri Van diğeri de Silopi nüfusuna kayıtlı iki gerillaya ait cesetleri almaya gelen kitlenin yankılanan sloganları oldu. Öfkeli binlerin dağılmasıyla şehir yeniden inzivaya çekilen rahip ve rahibelerin yaşadığı bir perestgaha dönüştü.

İlk kez Hakkari insanını 25 yıldır gördüğü baskılar karşısında bu denli uyumlu ve dayanışma içinde olduğunu gördüm.

Aşiretçilikten halklaşmaya adım atan büyük bir kitle vardı hastane çevresinde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
35 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi