İrfan Sarı

İrfan Sarı

Zor olan barıştır

Zor olan barıştır

Tanklar toplar silahlar hepsi…

İsrail’le, Amerika’yla, Rusya ve çeşitli Avrupa ülkeleriyle yapılan silah anlaşmalarının ürünleri ülkemizde kime karşı kullanıldı ve bu antlaşmalarla ülkenin hazinesi nasıl gırtlağa kadar borçlandırıldı açıktır.

Tankın paletleri silahların namlusu hangi cepheye döndü herkes biliyor.

Kürtler ve Kürtlerin çocuklarına karşı kullanılan bu silahların gölgesinde büyüyen diğer çocuklar ise taşın hıncına sokmuş öfkesini.

Yıllardır sürüyle laf üreten eski model ve yeni yetme siyasetçilerin Kürt çocuklarının taş atmasına kızgınlıklarını okur dururuz. Sanki kokuşmuş ve kokuştuğu yerde hastalık saçan ülke meselelerine tümden Kürt çocukları vesile olmuş gibi.

Bu eski model siyasetçilerin Filistin’deki çocukların taş atmalarına methiyeler dizdiğini de unutmadık.

Neyse ki taş atmanın haklı bir tarafını bulup savunmak mümkün değil.

Ama ülkenin yurttaşları tarafından seçilen siyasetçilerin kendisini seçenden farklı düşünemeyeceğine tanıklık ediyoruz işte.

Bir yandan Molotofların yakıcılığında hayatını en başından itibaren kaybeden gençlerin, öte yandan hayatın en başından itibaren ceza evlerine küçük bedenlerini mahkum edenlerin hikayelerine tanıklık ediyoruz. Yüreklerin köz kebap olduğu zamanlardan çoktan geçtik ki artık yürek paramparça çağındadır.

Herkes çocuklar üzerinden muazzam laf cambazlığı yapmaya çalışıyor. Çocukların bugünkü ruh halinin esas nedenlerine bir dikkat çekmek istemedikleri de gün gibi ortadadır.

Siz bir halkın üzerine tankları, panzerleri sürer, onların anaları babalarını cezaevlerine koyar, köylerini yakarsanız; o halkın çocukları da ruh halini her şekilde ortaya koyacaktır.

Öte yandan aynı haritanın içinde kalan toprakların üzerinde yaşayan halkların diğer kesimlerini de işsiz aşsız bırakıp açlık sınırının altında tutarsanız, her durumda agresif olup oraya buraya saldırıp kendi hukukunu koymaya çalışacaktır.

Eline satır alıp Kürtlerin üzerine saldırmak neyse, otobüse saldırıp insan yakmakta aynı şeydir.

Bunlar gelişirken, bu anlamsız can kayıpları yaşanırken, babaların ve anaların yanan yüreklerinin üzerinden hesap yapmak onur eksikliğidir.

Bir ülkede aydınlar savaş ayıp savaş günah diyorsa ve ona rağmen silahlı güçler pervasız davranıp ortalığı toza dumana karıp dediği dedik davranıyorsa, çocukların günahına girmekte amiyane tabirle işgüzarlıktır.

Bir yanı kan götürüyor, bir yanı çığlıklar alıyor, siyasetçi kurumlarda geçmiş çığlıkların ve akan kanın önünde seyran ediyor.

Biri birilerine saldırarak halkın karma karışık beyinlerini daha da karıştırıp kutuplaşmaya sürüklemekten beklenileni anlamak pekte zor değil. Yılların verdiği eziklikle artık siyasetçi kurumun halkları avucunda tutmak için yaptığı insafsız metotları körler sağırlarda biliyor.

Esas olarak gerginliğin kaynağını bulacak ve çare arayacak kurum provokasyona sebebiyet vermekten başka bir işe yaramamaktadır.

Siz taş atan çocukları cezaevine sokarken yarattığınız gerginliği biliyordunuz. Çünkü devlettiniz. Mazeret bulamazsınız.

Tankı satın aldığınızda birinin üzerine sürmeliydiniz, çünkü devletin denizinden faydalandınız.

Oysa bu çocukları sokağa taşımamak, onların eline taş vermemek için hangi bir önlemi aldığınızı hiç tartışmadınız.

Kendi kendinize yarattığınız bu gerginlik, yine kendi kendinize yaratacağınız iyileştirme politikalarıyla bitecektir.

Ama unutmayın barış ihaleye fesat karıştırmakla olmuyor.

Halkın değer verdiği sizin de değer verdiğiniz olmalıdır. Çünkü siz devletsiniz, hem de halkın yarattığı devlet.

Barışmak istemek, savaşı istemekten zordur. Bu zoru da başarmak devletin işidir. Şimdi evelemeden gevelemeden bu zor süreci sizi yaratan halkın menfaatine çevirmeye başlayın.

Kim kimi yaksın, kim kime taş atsın, kim kimi vursun tek sorumlusu sizsiniz. Alın elinize çözün bu meseleyi. Artık kimse ölmesin, yanmasın, dövülmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
İrfan Sarı Arşivi