İrfan Sarı

İrfan Sarı

Yarından sonrası da var

Yarından sonrası da var

Sayılarıda zikredilen Kürt illeri STK'ları, o günlerde Türkiye'de bir ilki yaratma adına yaptığı çağrıyı toplum yararına diye sağladı ve görüldü ki yapılan ateşkes çağrısı PKK tarafından hayata geçirildi. Buna istinaden toplumda umutlar ve beklentiler çoğaldı. Gerçi şunu açıkça ifade etmekte yarar var Türkiye'de sivil alan devlet otoritesi tarafından hiçbir zaman kaale alınmadı. Buna rağmen STK'ların girişimi önemlidir.

Herkes Türkiye'de sivil toplum oluşumunun girişimleri neticesindeki bu ateşkes çağrısının karşılık bulmasını barışa ve umutlarının çoğalmasına yordu. Türkler, Kürtler ve Türkiye'de yaşayan diğer bütün halkların istediği sonuç çıkıyordu sanki.

Ama PKK'nin tek taraflı eylemsizlik ilanından bu tarafa siyasi otorite buna yönelik doyurucu bir izahat gereği duymamıştır. Devletin dil haznesi iktidarın dili damağı kurudu sanki.

“PKK ile masaya oturulmaz.”, “Terörist örgüt”, ”Terör yandaşı” diyerek selamı sabahı kesip Türk kamuoyunu oyalamak tarafını seçmiştir. Onlar için işin iyi tarafı susmak görünse de işin kötü tarafı Türk kamuoyu da bu sessiz bekleyişten bir tuhaflık sezintisi içindedir ve onlar da barışın sağlanması yönünde seslerini çıkarmaya başladı.

Peki, bir barış olacaksa kiminle gerçekleştirilecek. Dağlardaki on binler bu savaşın diğer cephesi ise doğal olanda onunla barışı konuşmak, tartışmak ve alt yapısına kavuşturmak değil midir?

Her neyse!

Gerekli izahatta bulunma ihtiyacı duymadığı gibi 12 Haziran 2011 seçimlerinden tekrar istediği sonucu çıkarmak, lehine dönüştürmek için bitirim bir şekilde rolünü yapıyor Başbakan üzerinden.

Yeri gelir evlatları uçurumlardan, helikopterlerden aşağı atılmış Kürt annelerine, yeri gelir 12 Eylül cenderesinde dara çekilen ülkücülere, yeri gelir Pir Sultan'a, yeri gelir diğer din mensuplarına dair iki sıla mektubu satırına benzer duygu yaşamı ile KAPANIRLAR.

Ama ülkenin en önemli meselesinde yakalanmış olan bu şansı konuşmak, tartışmak akıllarına gelmez. Hem de Ortadoğu'da tansiyon giderek yükselip kartondan evler gibi yan yatan ülkeler gözlerimizin önünden bir gidip bir gelirken.

Mart da gelip kapıya dayandı.

Abdullah ÖCALAN’IN açıklamalarını kamuoyu yakından takip ediyor.

Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren bir kararın evresinde sorumluluk alıp almayacağı hususundaki can alıcı noktayı işaret etmektedir.

Bunu tehdit gibi algılamak meseleye uzaklığı vurgular. Meselenin uzaması kimsenin faydasına değildir. Türkiye bundan kazançlı çıkmaz, doğal olarak ya iktidar ya da diğer devlet organları da bundan fayda görmeyecektir.

Kendini muhafaza eden bir devlet hiyerarşisinden halkını koruyan, kollayan bir demokratik ülkeye uzanmak insani ve sıcak olacaktır.

Libya’daki kaçışlar insanın içini nasıl burkuyor görüyorsunuz. Aç kalan insanlar, bebekler, çocuklar ve yaşlılar... Karton evler gibi dökülmek üzere olan bir devlet iskeleti, sonu katı bir inat ve hüsran.

Türkiye’de toprak eşelendikçe çıkan toplu mezarların kemiklerini bu halkın acılarına sürün artık.

Çünkü beklendikçe, ertelendikçe insanların yaşam alanları toplu mezarlara dönüşüyor.
Onun için sayıları ile sıkça zikredilen Kürt illerinin STK'ları bir ilke imza atmıştı. Bu adımı seçim malzemesi haline getirip insanların umutlarının bezirganı olmak sonunda sizi sandıktan çıkarabilir belki ama al aşağı etmenin de bir yükseltisi olarak algılayın derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İrfan Sarı Arşivi