Bedri Çallı

Bedri Çallı

Van Bölge Hastanesi'ndeki gözlemlerim

Van Bölge Hastanesi'ndeki gözlemlerim

Birkaç gün önce geçirdiğim rahatsızlık nedeniyle Van Bölge Hastanesine yatırıldım. 9 gündür burada tedavi görüyorum. Bir taraftan hasta bir vatandaş, diğer yandan uzun zaman Hakkari Devlet Hastanesi Hasta Hakları üyeliği yapmış biri olarak, diğer yandan bir yazar ve gözlemci olarak tespitlerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

Amacım bağcıyı dövmek değil,  halkıma üzüm yedirmektir.

Öncelikle belirtmek istiyorum ki hedefim kurumsal değildir. Adı üzerinde Bölge Hastanesi, demek oluyor ki bu hastane her ne kadar Van ilinde yapılmış ise de Hakkari ve ilçeleri dahil olmak üzere tüm bu bölgenin öz be öz malıdır. Halkımızdan alınan vergilerle yapılmış ve o vergilerle her türlü iş ve işlem deruhte edilmektedir. Burada tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır ve bu bölgenin umududur.

Van SES ne yapar bilmiyorum ve merak ediyorum. Acaba bir sendikanın görevi sadece personellerinin hak ve hukukunu korumak mıdır? Personelin hakkını korumak onların en doğal hakkıdır, itirazım yok. Ancak bunun yanında faaliyet gösterdiği bölgede yaşayan toplumun hakkını, hukukunu korumakta bir sendikanın görevi değil midir?

Ben dokuz günde hastanenin sayılı bölümlerinde bir hasta olarak aşağıdaki yanlışları göz önüne serebiliyorsam, acaba bunu kendisine görev şiar etmiş birilerinin daha neler çıkarabileceklerini merak ediyorum.

Van Bölge Hastanesi Hasta Hakları Kurulu ne iş yapar yine merak ediyorum. İlle ki yerinde oturup şikayet beklemesi mi gerekiyor. Zahmet edip kurul başkan ve üyeleri hastaneyi, personeli ve hastaları dolaşıp bilgi almaya çalışması gerekmez mi?

Bu hastanede görev yapan doktor,hemşire ve diğer personel  arasında canla başla çalışanların oranı %100 olmasa da, layıkıyla görevini yapanların oranı çoğunluktadır. Burada eksik bir durum var ise, bu da hastane idaresinin yetersizliği veya samimiyetsizliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.

Hastane yönetiminin; varlığını hissettirmediğini her adım attığınız yerde fark ediyorsunuz. Burada bir insanın tüm gövdesi var ancak o gövdeyi yönetecek beyin yok diye düşünüyorum.

Hastaların teşhislerinde çok ciddi yer alan ve hatta hayatlarını olumlu ya da olumsuz etkileyecek hasta tespit cihazlarının bir çoğundan geçtim.

Bu kadar önemli cihazların başındaki görevlilerin bir elinde cep telefonuyla birileri ile mesajlaştıklarını, diğer taraftan cihazlarda bulunan hastaların işlemleri için bilgisayar kullandıklarını gördüm. Kafası bir yandan hasta cihazları bilgisayarında, diğer yandan da gelen mesajı okurken tebessüm ettiklerini ve hemen cevap yazdıklarını gördüm. 

Hemşireler bozuk tansiyon aletleriyle gelip, sonuç alamayınca başka tansiyon cihazları aramaya koyulurlar. Karyolalar arızalı, refakatçi sandalyesi kırık, battaniyeler hiç yıkanmaz, hasta sesini çıkarmazsa nevresimler hiç değişmez. 

Bu hastanede hastalar güneşlenerek tedavi ediliyor, nasıl olur diye sormak geliyor içinizden biliyorum, anlatayım.

Hasta odalarının bir kısmında perdeler bozuk, bir kısmında ise hiç perde yok. Güneşin sıcaklığının etkisiyle tansiyonum yükseldi. Bu durumu değerli bölüm başkanı ile paylaştığımda en rahat odada kaldığımı öğrendim.

Diğer hastaların durumunu merak ettim ve dolaştım. Hakikaten güneşin altında yatan o yaşlı, hasta ve mecalsiz insanları görünce hastalığımı unuttum. Bu durumu siz değerli okurlarımla paylaşmaya karar verdim.

Ancak insanları arkadan vurmak bana  yakışmıyordu, bu nedenle hastane yönetimine haber saldım ve 6 saat süre verdim. Bu servisteki tüm hasta odalarına perde takılmaması halinde YÜKSEKOVA HABER sitesindeki köşemde yazacağımı ve bu konuda bir basın toplantısı yapacağımı bildirdim.

Hemen akabinde elinde bir perde ile benim odamdaki perdeyi değiştirmeye gelen bir usta, kapıdan girdi ve perdeyi değiştirmeye kalktı. Diğer hasta odalarını sorduğumda ise “Hayır efendim, sadece sizin odanızın perdesi için Baştabip bana talimat verdi” deyince, ben buna izin vermedim. “Önce diğer hastalar en son benim odamın perdesi yapılacak” diyerek odadan çıkardım.

Aradan yarım saat geçti, ismini bilmediğim ve kendisini Hastane Müdürü ve diğeri Müdür yardımcısı olmak üzere iki kişi beni ziyaret etti. Sorunu kendilerine aktardım.

Müdür bey sağ olsun kibar bir insan, ancak sözleri maalesef bana umut vermedi. Hastane eksiklerini bildiklerini, talepte bulunduklarını ancak devlet kurumlarındaki hantal yapıdan dert yandı.

Hastaneye gelen vatandaşların hastane malzemelerine sahip çıkmadığından söz etti. Günde 15.000 insanın bu hastaneye girip çıktığını belirtti.

Bütün bunları bilen bir insan olarak, bu savunmanın haklı bir yönünün olmadığını söyledim. Hastane eksiklerinin bana göre iki aydan az olamayacağını belirttiğimde ise “evet” cevabını aldım. Bu durumda 60 gün buyunca bu hastanede yatacak insan hayatının hiç önemi yok galiba.

Sorumluluk mevkiinde bulunan insanların dert yanmaya, çaresiz kalmaya hakkı yoktur. İnsan taşıyamayacağı bir yükün altına girmemeli.

İdareci;  ihtiyaç doyduğu talebi zamanında yapma ve zamanında  karşılayabilme kabiliyet ve dirayette olmalı. Buna Van Bölge Hastanesi Müdürü, Baştabibi, Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri ve İlin Valisi dahildir.

Bu yetersizliğin yanında güvenlik vb. konularda ivedi, acil, çok önemli gibi kavramların neden sağlıkta uygulanmadığını merak ediyorum. Bana göre yine yukarıda sözünü ettiğim idarecilerin, sorunları ve ihtiyaçları zamanında tespit etmediği ve yazılı talebin takip edilmediği, ihtiyacın ciddiye alınmadığı kanaatindeyim. Sadece yazılı taleple yetindiği görülüyor.

Burada halkımızın kanaatkarlığı da söz konusudur. Elimize geçen nimetlere Allah’a şükür deyip kolayca razı oluyoruz. Hakkımızı talep etmiyoruz. Hakkımızı savunması gereken sivil toplum örgütleri ve siyasi seçilmişlerimiz halkımızı savunmuyor. kim ister ki hastane ile arasını bozmayı, benim dışımda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Bedri Çallı Arşivi