Necip Çapraz

Necip Çapraz

'Umut' hiç tükenmez

'Umut' hiç tükenmez

22 Temmuz 2007 tarihinde, %10 barajının engeline karşı “Bin Umut” adayları adı altında bugünkü DTP vekilleri milletvekilleri seçimlerine girdi. Programlarındaki toplumsal barış projesi ile halkın “Bin Bir Umudu” olmuşlardı.

Türkiye genelinde Kürt ve Türk kardeşliği temelinde ve içinde farklı etnik kökene bağlı adayların da olduğu seçime halkın ilgisi bir hayli fazlaydı.

“Bin Umut Adayları”nın seçim sloganı ise “Türkiye’ye sözümüz var” olarak belirlenmişti.

DTP’nin başında Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk bulunuyordu. İstanbul’da başlattıkları görüşme trafiğini ÖDP, SDP, EMEP liderlerinin yanı sıra TESEV ve TTB gibi sivil toplum örgütlerinin de yer aldığı kurumların yöneticileriyle görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerde, DTP’nin de tabanında güçlü olduğu büyükşehirlerde ortak adayların belirlenmesi konusu görüşülmüştü.

Seçilen adaylar, Türkiye’deki birçok aydının da umudu olmaya başladı.

O süreçte “Bin Umut” adaylarından İnsan Hakları Derneği eski başkanı Akın Birdal, Türkiye’nin çatışmalı ve gerilimli bir dönemden geçtiğini belirterek, şunları söylüyordu; “Siyaseti halkla, halkın bütün katmanlarıyla yapacağız. Bin Umut adayları, sadece Kürtler için değil, Türkiye için yeni bin ‘umut’ yaratıyor. Bu iyi değerlendirmeli. Diyarbakır ne istiyor, ne özlüyor, ne bekliyorsa, Türkiye onu bekliyor. Diyarbakır’la Ankara’yı buluşturacağız.”

“Bin Umut” adaylarının temel düşünceleri; “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım, Kürdüm, Arabım, Aleviyim-Bektaşiyim-Kızılbaşım, Çerkezim, Ermeniyim, Rum ve Süryaniyim, Abazayım ama kimseye düşman değilim” diyen herkesin adaylarıydı.

O süreçte Türkiye'de, Türkiye tarihinin en uzun süreli Kürt isyanı olanca şiddetiyle yaşanıyordu. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü halkın ve siyasetin gündeminde değildi. Savaş nedeniyle zorunlu göçler, üretime kapalı topraklar, çeteler, hukuk devleti ilkesini ortadan kaldıran uygulamalar devam ediyor, ekonomi açık veriyor, işsizlik giderilemiyordu.

Türkiye 12 Eylül Askeri Darbesi'nin anayasasıyla yönetiliyor, memlekette laik-İslamcı, Kürt-Türk-, yoksul-zengin, aç-tok, Hıristiyan-Müslüman gibi ayırımlar çatışma gerekçesi oluyor, Aleviler inançlarını özgürce ifade edemiyordu.

Bölgedeki halk, yaklaşık 100 yıldır çözülemeyen Kürt sorununu mevcut partilerin inkar ve imha siyasetinden dolayı çözememiş, dolayısıyla “Bin Umut” adaylarının meclise girmeleri toplumsal barış için önemli bir adım olarak görülmüştü.

Derken 2009 yılı başlarından itibaren başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve AKP’nin diğer önde gelen isimleri önce Kürt Açılımı, sonra Demokratik Açılım, en sonunda Milli Birlik Projesi adı altında, ülkeyi daha demokratik bir yapıya ulaştırmak, ülkedeki gerginlik ve çatışmalara son vermek için çaba sarf edecekleri mesajları vermeye başladılar.

“Bin Umut Milletvekilleri”nin oluşturduğu DTP, bu projeye en anlamlı desteği vermeye hazır olduklarını belirtiyordu. Diğer muhalefet partilerinden ne CHP’den, ne de MHP’den destek mesajı gelmedi.

Zaten Ergenekon davasından dolayı AKP ile muhalefet partilerinden CHP ve MHP arasında gerginlik vardı.

Kasım 2009’da DTP’nin İzmir mitinginde şiddete maruz kalmasından sonra bir şiddet dalgası daha yayıldı. Bu olay, yine çatışma, gözyaşı, ölüm haberleri ile ülke genelinde tansiyonun yükselmesine neden oldu.

Bu açılım sürecinde demokratik açılımın, barışın en önemli aktörü olan “Bin Umut” adaylarının yer aldığı DTP, Anayasa Mahkemesi tarafından “terörün odağı olmak” iddiasıyla kapatıldı.

Anayasa Mahkemesi’nin 17 Kasım 2007 tarihinden öncesine dayanan dava dosyası ve partinin 2007 yılı ve öncesi eylem ve söylemlerine dayandırılarak gerçekleştirdiği kapatma süreci de yine Başbakan Erdoğan’ın “Bu ülkenin güvenlik güçleri, hakimleri, savcıları gerekeni gereken yerde yapacaktır.” açıklamasından sonra geldi. Bu açıklamadan sonra halkın gösterilerine güvenlik güçlerinin müdahalesi daha sert olmaya başladı.

Ve en son 11 Aralık 2009 tarihinde DTP kapatıldı, mal varlığına el konuldu, 37 siyasetçiye siyaset yasağı getirildi. “Bin Umut” adaylarından DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, 12 Eylül yasakçı darbesi ile 1994 yılında HADEP milletvekillerinin yaşadığı akıbete uğradı ve en son AKP hükümeti döneminde 5 yıl siyaset yasağı cezası aldı.

Halkın “Bin Umut” adaylarını, bin bir umutla görevlendirdiği demokratik siyaset hakkı elinden alınıyor. Yani yıllardır açlıkla, böl yönet sistemiyle terbiye edilmeye çalışılan halkın elinden siyaset yapma hakkı alınarak, siyaset yaptırmamakla terbiye edilmeye çalışılıyor.

Bölge halkının %99.9’unun bu kapatma davasını beğenmediğini söyleyebilirim. Bu nedenle kapatma sürecinden sonra DTP’li ve DTP’li olmayanların da beğenmediği bu karardan sonra yine Kürtlere ve bölge halkına “sağduyulu olun” çağrısı yapılıyor. Tabiî ki partisi kapatılan, iradesi yok sayılan halktan hep fedakarlık bekleniyor. Doğrusu bundan başka da çare yok ve önerilemez. Kapatılan “Bin Umut” adaylarının partisinin başkanının dediği gibi “Hiçbir zaman Kürt sorununa şiddetle çözüm gelmez” diyoruz.

DTP’yi kapatmak için 11 yargıcın tamamından “okey” alan mahkemenin ve daha önce sınır ötesi operasyon için %100 katılım sağlayan meclisin aldıkları kararlar, umarım ırkçı duygularının eseri değildir.

DTP'nin kapatıldığı gün demokrasi tarihine "Kara Cuma" olarak geçecektir.

Bölgede duygusal olarak yaşanan gerginlikler, halkın bin bir umutları ortadan kaldırılırken, medya görmedim, duymadım, bilmiyorum mantığıyla hareket ediyor.

Kürtlerle ilgili alınan kararlarda bütünleşen zihniyet, bu ülkeye zarar verdiğinin farkında olmalıdır. Çünkü bu ülke hepimizin…

Ne diyelim bir umudun tükendiği yerde yeni bir umut başlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Necip Çapraz Arşivi