İbrahim Genç

İbrahim Genç

Türkiye: Cennetin Krallığı

Türkiye: Cennetin Krallığı

Selahaddin Eyyubi yüz binleri bulan ordusuyla beklemede… Ve Kudüs’te yaşayanlar ancak birlikte barış içinde yaşarlarsa ölmeyecekler. Ki pamuk ipliğine bağlı olsa da böyle bir ortam yaratılmıştır. Fakat gel gör ki Guy De Lusignan’lar ve Chatillonlu Raynald’lar her zaman olduğu gibi savaş arzusuyla kadeh tokuşturmaktalar... Bunlar ki barış yanlısı Tiberias’ın ifadesiyle “Avrupa’dan gelip savaş için fırsat kollayan fanatikler (göçmenler)’dir.” Her ne kadar Tiberias ve Ibelinli Balian gibi barış yanlıları Kudüs’te tüm inançların birlikte yaşamasından yana olsalar da Guy De Lusignan iktidarı ele geçirir geçirmez  yeni bir savaş tertipleyecektir. Ve ilk iş olarak yeni kral Lusignan, barışı tehdit ettiği için hapse atılan Raynald’ı ziyaret ederek onun zırhını verirken “Raynald, bir savaş istiyorum.” diyecektir. Raynald’ın kandan kına yakılmış sakalları arasından parlayan köpek dişlerinden “Benim işim bu!” sözleri dökülecektir.

Ve bugün de Türkiye’de, cennetin krallığında… Ülkemizin Guy de Lusignan’ları (İktidar) tüm kurumları ele geçirip Chatillonlu Raynald’ı da (medya) devreye sokarak yeni bir savaş başlattılar. Öyle bir savaş ki kendini hissettirmeden büyüyor her gün biraz daha… Gencecik insanların hayalleri düşüyor toprağa bedenleriyle bir… Gülücükleriyle cennetin toprağına veriyoruz ölülerimizi… Hangi milletten ya da inançtan oldukları beni ilgilendirmiyor. Burası cennetin krallığı… Kendime düşman bildiğim kimse de yok. Belki de bu savaşın en büyük anlamsızlığı da ortada bir düşmanın olmayışı…

Böyle olduğu halde neden cennetimizde ortaklaşamıyoruz? Acaba bunun sebebi ülkemizde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların çokluğu mudur? Ben şanslı olmalıyım ki bu cennetin her köşesinde bulundum, farklı insanlar tanıdım. Herkes seviyor bu cenneti. Ve herkesin sevgisi çok farklı… Ama bir sevgi türü var ki tamamen cehalet üzerine kurulduğu için bizi birbirimizden koparıyor. Bu cahilce vatan sevgisi, bağnaz bir milliyetçilik oluşturuyor. Ki çoğu zaman ırkçılığa kayıyor da bunu fark edemiyor. Acaba zannediyor ki bir halktan ne kadar nefret etse ve onlara küfretse o kadar çok vatanını mı sevmiş olacak? Ama işin özü şu ki “Neler yapmadık şu vatan için! / Kimimiz öldük; / Kimimiz nutuk söyledik.”

ŞAŞIRDIĞIM İNSAN HALLERİ

Ülkemde şaşırdığım haller var. Ülkesini sorumluluk bilinciyle seven ve asla şovenizme yer vermeyen, sevgisini sorgulatmayan biri olarak hayretler içinde kalıyorum, bu haller karşısında. Mesela siyasetle ilgilenmediğini ve hatta siyasetten anlamadığını (kafası basmadığını) dile getirenlerin ülkenin yüz yıllık problemlerini bir çırpıda kategorize edişlerine hayret ediyorum. Bilirim ki geniş siyasi bir problemi okumak ve anlamak onlara ağır geliyor. En ucuz iş bu ya, masa başı milliyetçiliğine sarılıp klavye delikanlılığına soyunur bunlar. Don Kişot’un yel değirmenleriyle savaşıp zaferini ilan etmesi gibi bunlar da klavye başında savaş çıkarır, zafer kazanır ve ertesi gün vatan sevgilerini tatile çıkarırlar. Ve ben hayret ederim!

Yine birçok farklı kesimden insanlarla sohbetlerimde anladığım şey genellikle insanların siyasete ve siyasetçilere güvenmemeleridir. Herkes bilir ki özellikle iktidarı elde tutanlar gizli tezgahlarda işler çevirirler. Ama iş milliyetçilikte kilitlendi mi nedense siyasetçilere güvenmeyen bu insanlar birden bu siyasetçilerin savaş psikolojisine hemen girerler. Bir kitle hipnozu oluşur adeta. Ve kimsenin aklına sorgulamak gelmez ve ben hayret ederim!

Ülke de toplum da medya yüzünden ahlakından olur ve herkes bundan yakınır. Herkes medyanın birilerine hizmet ettiğini de bilir. Gerçekleri tarafsız bir şekilde sunmadığını da bilir ya da sezer. Ama ne hikmetse siyasi bir sorunla ilgili verilen şeyleri sorgulamaz. Yani demez “Yahu bunlar olayın bir yönünü veriyor, peki diğer tarafta ne oluyor?” İşte bu noktada ben hayret ederim.

Hayret ediyorum araştırmadan, okumadan ve sorgulamadan vatansever (!) kesilenleri! Hayret ediyorum hakikat karşısında tevazu göstermek yerine öfkelerine yenik düşenlere! Hayret ediyorum “Amerikan Pastası”ndan yiyip de “Yıldız Masalı”nda uyuyan gençliğimizin bir türlü bu “Yalan Rüzgarı”ndan uyanmayışına! Hayret ediyorum bölgesel sorunlar denildiğinde bölgesel yağları aklına gelip de “Yahşi Cazibe” peşinde koşanların boyalı milliyetçiliklerine! Hayret ediyorum “Paylaş”ımı aşk meşkten başka bir şey olmayıp da birden milliyetçi kesilenlere! Hayret, hayret, evet hayret! Siz vatanseversiniz; çünkü insanlar ölükçe daha fazla insanlar ölsün diye çalışır milliyetçilik anlayışınız. Ve ne acıdır ki bu iş para ediyor ülkemde!

Ve ben ya da ülkesi için önce okuyup sorgulamayı görev bilenler; kendilerini size ifade edemezler de bir şiir yetişir imdadına onların,  bir asır öncesinden…

“Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
           hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
                            ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”

Güzel günlerin ümidiyle hayırlı bayramlar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
İbrahim Genç Arşivi