İrfan Sarı

İrfan Sarı

Tecavüz bahaneleri

Tecavüz bahaneleri

14 yaşında bir kıza cinsel istismarda bulunduğu gerekçesi ile gözaltına alınan ve kızın ifadelerinden sonra tutuklanarak cezaevine gönderilen Vakit gazetesi yazarının halinden bu yaşlı adamın yüreğindeki Allah korkusunun onu ne hale soktuğunu düşünür çok kimse.

 

Adı geçen kız ifadelerinde; “Evine giderdim, çoğu kez göğüslerimi öperdi. Edep yerime ellerdi, ondan ileri gitmedi fazla, hemen tatmin olurdu zaten. Ondan sonra da ağlardı.” demiş.   Anlaşılıyor ki Allah korkusu onu sonradan sarıyormuş. 14 yaşındaki kız, ifadesinin devamında; “Bu durumu anneme anlattım. Annem onunla konuşacağını söyledi ama sonra bir şey fark etmedi.”demişti.

 

Polisin araştırmaları adı geçen kızın annesinin de söz konusu kişiyle ilişkisinin varlığına dair emarelere rastlıyor. Yazarın kredi kartıyla 350 YTL"nin kızın annesi tarafından çekildiği de kamuoyuyla paylaşıldı.

 

Bu bilgilerden sonra birçok İslam yazarı kendi köşelerinde konuya dair görüşlerini belirtirken “büyük bir komplo”, “şok oldum”, “Hüseyin abi yapmaz”, “Ergenekoncu tezgâh”, “olayın bu gün çıkması tezgâh”, “soruşturma gizli değil mi”, “patetik bir ruh halinin tezahürü”, “toplumsal lince dönüşmesin” şeklindeydi.

 

Fakat yazar Emine Şenlikoğlu"nun görüşleri en dikkat çekendi bana göre: “Ya cinnet geçirmiş, ya da hap içirdiler”

 

Sayın Şenlikoğlu, yazar Hüseyin Üzmez"in eşiyle yaş farkının da 50 yıl olduğunu biliyor. Bunu da köşesinde yazmış zaten. Hatta bu durum karşısında Hüseyin abisiyle kavgaya giderken Hüseyin abisinin karısı ona: “Hüseyin"in suçu yok, ona karasevdayla tutulduğunu, kendisiyle evlenmezse intihar edeceğini” söylediğini belirtmişti. Yoksa olmazdı bu iş.

 

Hüseyin abisiyle yaptığı telefon görüşmesinde ise; abisi ona “Bacım mahkemeyi bekle, söyleyeceğim bu kadar.” der.

 

Bu samimi ikrardan sonra Hüseyin abisine karşı olan duyguları tam oturmuş. Ve belirtiyor “%99 böyle bir şey yapmaz ama kalbini Allah bilir.”

 

Yasalar ve hukuk bu mecrada kendi hükmünü ve yürürlüğünü ortaya koyacaktır şüphesiz.

 

Ama vicdanen “Mahkemeyi bekle” demek olayın oluşu hakkında kurgusunun olmadığı mahkemeye kadar akıl hocalarının ona yol yordam söyleyeceği, ona istinaden bu (sözüm ona) komplonun boşa çıkacağını söylemek gibi bir şey olur.

 

Allah şüphesiz bilir kalbini.

 

“Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah"a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah"ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü"minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olun.” (Nur süresi)

 

Mahkemede her şeyin anlaşılırlığı olacak elbette.

 

Ancak o küçük kız çocuğu psikolojisinin kaldıramayacağı bir travmaya girecek. Velev ki yalan söylese bile ömrü billâh bu izi taşıyacak.

 

Bu nedenle yazara isnat olmuş bu suç karşısında “eğer bu işi yapmışsa yazıklar olsun, yok eğer yapmamışsa bu komployu tertipleyenleri Allah kahretsin” demek tek başına yazarı savunmaktan başka bir şey değildir.

 

Böyle bir komplonun kime ne faydası olabileceğini kestirmek zor ama orda gururu, iffeti çiğnenmiş bir çocuk için yapılabilecekleri hesaplayan bir hemcinsinin var olması gerektiğini düşünmek istiyorum.

 

Yazdığı romandan, yaşadığı evlilikten dolayı bir insanı yargılamak birilerinin haddine düşmeyecekse, onu bahanelerle savunmak da düşmez birilerine.

 

Henüz 14 yaşında muhtaç bir insana yapılan bu durum vicdanları incitecek boyuttadır. Vicdanı olan ve Allah korkusu olanlar bunu fevkalade iyi bilirler.

 

Hukuk vicdanı olanlar da…

 

İnsan olanlar da…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
İrfan Sarı Arşivi