İrfan Sarı

İrfan Sarı

Solin öldü Anne

Solin öldü Anne

Bir sen bilirsin Solin’in yarasını anne. Bir tek sen bilirsin savaşı anlamadan kaybolup giden canın acısını. Bir tek sen bilirsin doğurmuş olduğun çocuğun emeklemeden nasıl öldüğünü.

Bir tek sen kocaman bombaların düştüğü yerde, karnında henüz adı konulmamış yavrularınla öldün çünkü.

Savaş ne çirkin bir şeydir anne.

Yavruları annelerinden alır.

Anneleri de yavrusundan alan bir savaşın içindeyiz anne, hiç acımadan koyup yavruları öksüz.

Böyle bir ölüm yazılmadı henüz, bir Halepçe gördü evvel zamanlarda birde Ceylan’ın annesi toplarken etlerini çocuğunun eteklerine tanık oldu.

Gözüne çomak soktuğum dünya henüz görmedi anne.

Tonlarca ağırlığında bir bomba gül bedenini paramparça etti Solin,in…

Solin öldü anne!

Ağustos sıcağında boş bir tabutun içinde toprağın soğuk yüzüne teslim edilirken güneşin eridiği zamanları da gördük. İlktir güneşin bir mum gibi içim içim eridiği.

Yaz çiçekleri dallarını kolay kolay terk etmez. İnatçıdırlar. Yaz mevsimi bal mevsimidir çiçekler bunu bilir. Solin bizi balsız bıraktı anne!

Emekleyip orta yerde büyümenin denemelerini yapacaktı. Olmadı.

Yürümeye başlayacaktı. Oynayacaktı sokağın başında. Okula gidecekti. Arkadaşları olacaktı. Olmadı.

Olmadı işte anne…

Henüz başlamışken yaşama, biri ölüm emri verdi ve parçalarına ayrılarak öldü Solin…

İşte böyle anne, insan hayatına gireni kolay kolay unutamıyor, hele insanın ruhunun kapısını çalıp içeri girenleri ve yaşama sevinci verenleri asla unutamıyor. Yüreğin çılgına döndüğü sevilerin sonunda gelip başucumuza oturanları kaybetmek ayrıdır ama bir savaşın en acımasız hızında kaybetmek beter mi beter bir yangındır Anne…

Öyle üç damla gözyaşıyla iki ağıtla kapanmıyor açtığı yara…

Onlar yokmuş gibi davranıp onlar yokmuş gibi yaşamak aklını yitirmekten de acı verir insana anne.

Tut ki bir şehirde yitirilenler her şehirde hatırlanıyor…

Köprülerin iki ucunu birden uçurmaktır bu…

Solin’in gözlerini öpmedi dünya anne, dünya Afrika’da açlık yangını, Filistin’de işgal, Amerika’da işgalci, Avrupa’da iki yüz haritası, Solin’in Ülkesi ise annelerin kara yazısı yani gözlerinde tükenmez yaş deryası…

Annelerin yüreği; Unutmamakla, hatırlamak arasında ülkelerin mayınlı bölgesi…

Gözyaşların dantel dantel örülürken leçeğine, yanağında sabrı tükenmiş elmacık kemiği ile nereden nereye kadar ölünür kalbinin kuyusunda anne. Nereden nereye kadar uzanır saçlarına düşen akların nehri…

Eskimişlikten çıkan kokuların bıraktığı keskin yerdeyiz.

Bıçak desen değil, kılıç desen hiç, jilet asla bu devrin görünmez kesiğidir durmadan kanayan, kokan, öldüren.

Unutmak! İşte o acıklı sığınak.

Göğsünün orta yerinede uyuturdun üşümesin diye geceleri, sabaha güneşin olurdu şimdi hangi bomba, bunu unutturur anne…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
İrfan Sarı Arşivi