Enver Özkahraman

Enver Özkahraman

Şivan û Bêrîvan (1)

Şivan û Bêrîvan (1)

BÊRÎVAN KİMDİR?

İnsanoğlu hayvanı evcilleştirdi ve ilk mesleği de böylece yaratmış oldu. Erkeğin hayvanı evcilleştirdiği anda kadın da boş durmadı. Yaşamda kendisine bir rol biçti ve bu rolün ilk kadın mesleğini yarattı...

Daha düne kadar yani 1940’lı yıllardan 1960’lı yıllara kadar sınır tanımayan göçer Kürtlerin çoğunluğu bölge ülkelerinin hayati ihtiyacı olan et, yağ(sade), yapağı, yün, boynuz, mazı şifa ve boyacılıkta kullanılan birçok bitki ve kök gibi ticari maddede söz sahibi idiler… Şimdi bile eğer cereyan ve klimalardan olmazsa Musul, Duhok, Cizre, Nusaybin, Kamişlo, Urfa, Mardin

ve Diyarbakır gibi kentlerde sıcaktan dolayı yaşamak çok zor oluyor. Elektrik ve buzdolabının olmadığı yerlerde et ve yağ gibi hayati ihtiyaç maddelerini değil birkaç gün bunları kokutmadan birkaç saat bile muhafaza etmek mümkün değildi. Yaz aylarındaki o sıcakta kaynak suları bulunmayan yörenin kuyu sularında küçük kırmızı kılcal kurtçukların peyda olduğu ve çok ağır lil kokan sularını ancak testilerde serin yerlerde dinlendirildikten sonra(Mecburi)içilebilir konuma gelebildiğine ben çok kez şahit olmuşumdur. Zaten ondan değil midir Güneydoğu ve Mezopotamya düzlüklerindeki Kürtler aşklarını stranlarında dile getirirken Bêrivan’ın aşkı ile yanıp tutuşmalarını ancak bir tas soğuk suya benzettikleri bir öpücükle dinebileceğini ima etmiyorlar mı?

Genelde Mezopotamya’nın platosu olan Hakkâri, Van dolayları ile Süphan ve Ağrı dağının eteklerindeki dağlık ve sarp bölgelerdeki meralara büyük baş hayvanlar ulaşamadıkları için Kürtler buraları değerlendirmek meralarından yararlanmak ve dolayısıyla da daha düne kadar çok iyi bir kazanç yolu olduğu için buralarda küçükbaş hayvan yetiştiriyorlardı. Bunlardan da en çok koyun beslemek suretiyle Musul’dan Kars’a, Antep’ten Mahabat’a kadar olan kentli ve kasabaların insanını doyuruyordu berivanlar… Tabi bu doyumluk döngü biçiminde idi, Koyun Kürdü doyuruyordu Kürt’te koyununu doyurmak için ovadan yaylaya, yayladan kışlığa yeşillik peşinde, ot peşinde koşturmak zorunda idi.

İşte bu koşturmada başrol ebetteki kadınındı. Kadın da Bêrîvan’dı tabi.

Kürtlerin hala büyük bir kesimi bizim fabrikasyon diye bildiğimiz margarinsi katı ve sıvı yağları yemezler, hani hiç beğenmediğimiz Kürtçe de hayvansal yağlara‘RÛN’ tereyağına ‘NÎVŞK’ denir, bugünkü fabrikasyon yağlara ise ‘DON’, kuyruk yağına ‘DÛNG’, iç yağına ise ‘BEZ’ denilir…

Buzdolabının olmadığı günlerde “Rûn, dûng, bez, peynir, jaji, terenmast, soxetan, lorık, gıvrık ve torak gibi hayvansal yiyecekler çok tuzlanarak ancak birkaç gün kokuşmadan korunabiliyordu… Ama Kürtler buna da çare bulabilmişlerdi. Yaylalardaki köylülerin tulum ve tenekelerde serin yeraltı çukurlarında muhafaza ettikleri yağlarını toplayan çerçi ve tacirler bu yağları kentlere getirip kışlık ihtiyaçları için onlara satıyorlardı…

Çocukluğumda Diyarbakır’daki ticaret borsasının taş avlusunda yüzlerce teneke yağ ile tulumun üst üste yığıldığını; Her sabah eli şişli bir görevlinin bu teneke ve tulumlara şiş batırarak tortusunu kontrol ettikten sora yüksek sesle

70 teneke Varto yöresi yağı! Var mı arttıran!

83 tulum Patnos yöresinin, erimiş sarı yağı!… Gibi övücü çığırtkanlıkları duyardık hep.

Hatta Karayazı yağlarının bile Diyarbakır’ın taş yapılı ticaret borsasında arttırma ile satışa çıkarıldığını anımsıyorum. Ve her sabah borsanın kapısındaki kamyonlara yüklenen yağların gemilere gittiğini, duyuyorduk. Aklımda kaldığı kadarı ile çuval çuval Mazı ve Meyan kökü ile salepte tellallar tarafından arttırmalı satışlarla pazarlanıyordu…

İşte bunlar SERHAD boylarındaki BÊRÎVAN’ların üretimi idi…

Bir yeğenimin ismi de Bêrîvan’dır.

Defalarca şahit oldum, Kürtçe bilmeyenler;

Bêrivan’ın anlamı nedir? Diye soranlara, bilenler hemen;

Bêrivan ‘Süt sağan’ anlamındadır. Diye cevap verirlerdi.

Kars, Ağrı, Erzurum, Van hatta Yüksekova dolaylarında büyükbaş hayvan yani inek çoktur. İneği sağan bir kadına ‘Bêrivan’ denildiğini hiç duymadım, eminim sizde duymamışsınızdır. Orta Asya’da kısrak ve eşekten (maîn û maker ) süt sağanlara ne denir? Bilmiyorum ama Mezopotamya ve platosundaki KÜRKLERCE koyunları sağanlara ’BÊRÎVAN’ denildiği bir gerçektir…

Kürtçe de ‘BÊR’ bereket, üretim, getiri, artım anlamındadır… Hatta her köyde her yaylada süt sağım yeri vardır. Ve oraya “Cîhê bêrê” bereket yeri, getiri yeri, üretim yeri anlamındadır, oraya ‘Bêrêye’ gidiş ve gelişlerdeki yürüyüş sırasında ki zaman dilimi içinde eldeki teşi (ip eğiren) ile bir yumak ip eğrilir çeyizlik kilimler için veya kış için bir yün çorabın yarısı örülür gidilip dönülene dek. Ayrıca genç kızlar adeta evlilik stajı görür bu yaşam alanında.Zaten onun için ‘Şîr Dotê’ süt sağan denmiyor Bêrîvan’a. ‘Dayê’, anne gibi mukaddestir, muhteremdir, getirendir, doyurandır, arttırandır, üretendir BÊRİVAN.

Bêrîvan’lar gibi çalışkan olsun, üretken olsun, eli artımlı olsun diye Kürtler kız çocuklarına ‘Bêrivan’ismi koyarlardı eskiden. Tıpkı son zamanlardaki Sibel, Küçük Ceylan, Hülya, Seda gibi. O kadar üretken bir şey ki bêrivan, son yıllarda bir sanatçı bêrivanın anlamını bile bilmeden ona şarkı yapıp film çekti, ama bu şarkıyı meşhur yapan berivanın Kürt hafızasındaki manasıydı.

Nasıl ki Kürtlerde ‘DA, DAYÊ, DAYÎK, DADÊ’ Annenin hiçbir dilde olmayacak kadar anlamlı bir manası var. Veren, vere gen, fedakâr anlamında canından, uykusundan, etinden, sütünden, hakkından veren, ‘DA-DAYÊ-DADÊ’ diye, çağrılır bu baş tacı varlık. Bêrivan ve Bêrivan ismi de en az onun kadar değerlidir, saygılıdır, sevgilidir…

Sevginin aşkın en güzeli, bêr yolunda, bêr yerinde Bêrilerle olurda.

Kürt Edebiyatı, şiiri, türküleri de “Bêrivan” sız olur mu hiç?

Gençlik yıllarımızda severek dinlediğimiz bir çok Bêrîvanlı türkü vardı, ama Tahsin Taha stranında, halkının o günkü beklenti ve özlemlerini "Bêrîvan"la dile getiriyordu.

Bêrîvanê mal wêranê
Şêrînê wey bê xudanê
……………
Terka te boçi valaye
Meşka te boçi qetîyaye
…………..
Pezê te boçi mite
Belave evro kit kite
…………..
Bêrîye bêje şivanî
Guh bide pezê hûdan’ı
………
Bêrîyê bêje Bêrîya
Esmer û can û Zerîya
…………….
Nêzîke ew bahar a bêtin
Ew bahara pez bizêtin
…………
Bêrîye qîrke strana
Da lite nakeyn êş û cana
………..
Em ji birçê qet namirin
Em jı tirsê qaîmtirîn
Bêrîvanê mal wêranê
Şêrînê wey bê xudanê
Terka te boçi valaye
Meşka te boçi qetîyaye
…………

Berivan candı yardı anneydi Kürtler için, bazen kurtarıcı, bazen doyurucu, bazen koruyucu idi… Bêr yerinde sağdığı 100–150 koyunlardan hangisinin gelmediğini bilirdi.

—Şivano, haha, min evro miha beşa kir nedot tû bi zanî… (Çoban bak bugün falan koyunu sağamadım) diye uyarabilen dikkatli Bêriler olduğu gibi. Sürüde ilk sağdığı keçisinden sora sinirli bir şekilde çoban;

—Şıvano Misto aha bızınkoç duhe hijdeh şirikê şîrî da, evro gihanêda divazdeh şirik şîr hebu... Te pezî baş ne çêrandiye…( Mısto çoban dün küçük kulaklı keçinin memesinden onsekiz kez, bu gün ise on iki kez mıncıkladım. Sen hayvanları iyi otarmamışsın bilesin.) diye uyaran işinin ehli Beriler çoktu.

Bundan yıllar önce çok sevdiğim bir köylü dostuma;
— “Gel şehre seni işe (YSE’de)aldırayım” demiştim.

Oda gülümseyerek;

- “Abê ben şehre gelip ne yapayım işi, benim Bêrîvanın çerçiye beleş verdiği imansız (yağsız) peynirim iki üç maaşınıza bedeldir…” Demişti o gün. Ama bugün o dostumun eline değil iki kilo imansız peynir, çocuklarına yedirebileceği iki kurtlu zeytin bile geçmiyor. Ve koruculuk sistemi ile Van’da, Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Adana’da ve Mersin gibi kentlerin kenar mahallelerinde derme çatma konutlara hapis edilmiş.

Dünkü eli öpülesi üretici Bêrîvan artık sadece hayalleri ile dişi bir keklik gibi seke seke yayladan yaylaya uçuşuyor, ‘Eyşokê’ mırıltıları ile, Kürtçe TV’lerdeki kliplerde, Avrupan’ın antik parklarında, lüks spor arabalar üstünde mini eteklerini savurmağa çalışarak BÊRÎVAN stranları söyleyenleri şaşkın şaşkın izliyorlar.

- Devam edecek...

33603
Güneydoğu’daki birçok köy hala içecek su bulabilme çilesini yaşıyor.

33604
Bunlar da koçer Kürtlerden. Tatvan’da çekmiştim bu parzunlu berileri. Çarşıya alışveriş için inmişlerdi.

33605
Her ev sürüsünü ayırmış Bêreye götürüyor. Her birinin bedeli 30-40 binden aşağı değil bugün.

33608
Bêrîler sırtlarında parzunları ile bêr yolunda. Allah bilir geç kalan geride kalanları çekiştiriyorlardır.

33606
Madeni ve toprak kaplar güneşte erken ısınıp sütü çürütebileceği için Bêr yolunda kullanılmazdı. Onun yerine dabağlı tulum kullanılır, kırılma riski de olmazdı.

33607
Suvarahelê’de Anitosluların yaylası ve Bêrîleri.

 33609
Ömrü bêrîlikle geçen Fatma abla. Zamanında köyünde ve yaylasında ekmeğine yağ ve kaymak sürmediği çocuk yoktu, şimdi eski gülerin hayali ile kenar bir yerde torunları ile ilgileniyor.

33611
Elifa bacı da Bêrilerin hasıydı temizliği titizliği ile…

33612
Bêrinin mahareti yalnız sütü sağmak değildi, sabah horozlar uyanmadan mayalanmış, yoğurları tuluma doldurup ‘ttııssss’tulumu herkesten önce güpürdetmek de vardı yarışta.

33613
Son yıllarda tulumun yerini tahtadan SÜRSÜM almıştı ama artık o da yok.

33614
Tulum ve sürsümün dışında bir de yağı ayrıştıran süt makinesi vardı, bunun sütünden yapılan peynire Kürtler İMANSIZ derlerdi ve bunu kendileri yemezdi.

33616

33617

33618

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Enver Özkahraman Arşivi

Medo

03 Ocak 2021 Pazar 13:18