Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

‘’Savaş Buldan Hadisesi’’ başlıklı makaleniz

‘’Savaş Buldan Hadisesi’’ başlıklı makaleniz

Değerli okuyucularım,

Bugün sizinle bana ’’Savaş Buldan Hadisesi’’ başlıklı makalemden dolayı gelen ve çok önemli olduğuna inandığım Nejdet BULDAN'ın mailini paylaşacağım. Maili geldiği şekilde paylaşıyorum. Yazının başlığı aynen aşağıdaki gibidir.

 Sayın Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu;

"Savaş Buldan Hadisesi’’ başlıklı makalenizi okudum. Öncelikle, sadece Savaş Buldan cinayetine değil, devlet eliyle öldürülmüş tüm ‘’fail-i devlet’’ cinayetlerinin aydınlatılması konusundaki duyarlılığınız takdire şayandır. Bu mektubu hem sizi kutlamak, hem de makalenizdeki bazı maddi, maddi olduğu kadar içerik yanlışlarını düzeltmek amacıyla yazıyorum.

Hakkınızı yememek için, iyi niyetle ele aldığınız konuyu, sadece informasyon yanlışlarını vurgulayarak biraz işlemek istiyorum.

Kardeşim Savaş Buldan ve arkadaşlarının öldürülmesi konusunda devlet politikası, yöntem ve içerik konusunda tüm detayları bildiğimi de eklememde yarar var. Azmettirenler ve tetikçiler de dahil. Detaylara girerek sabrınızı taşırmak istemiyorum.

Gazeteci olarak tanıdığınız Cevat Korkmaz’ın bir röportaja verdiği yanıtları ben de okumuştum ve kesinlikle ciddiye almamıştım. Ama bir bilim adamının bu denli (en azından bizim için) önemli bir konuda adı geçenin hangi amaçla söylediği tartışmalı, dayanaklardan yoksun, öldürülenleri kirli ilişkiler içinde gösteren, hala sağ olanları töhmet altına alan hezeyanlarını referans alması düşündürücü...

Cevat Korkmaz’ın söylediklerinin içinde tek doğru var. Savaş’ı tanıdığı. Bildiğim kadarıyla da sırlarını bilecek düzeyde değildi. Çünkü Cevat’ı ben de tanırdım.

Tarık Ümit’e öldürülmemeleri için para verdikleri aslı astarı olmayan bir uydurma. Savaş, Tarık Ümit’i tanımazdı. Böyle bir ilişkiden haberi varsa, en azından Cevat’ın Tarık Ümitle bir dostluğu olmalı ve açıklamalı. Açıklayamıyorsa, öldürülmüş ‘’arkadaşını’’ katilleriyle aynı kefeye koymamalı.

Keza Kardeşim ve arkadaşları kaçırıldıklarında, ailemizden bazı kadınların Mehmet Ağar’ın evine gittiği saçmalığı. Adnan, Savaş Dilkum evlerinde oturuyorlardı, Ağar’ın da o sitede evi olabilir. Ben de kardeşimin evindeydim olay döneminde. Olaydan iki-üç ay sonrasına dek. Böyle bir şeyin olması olanaksız.

Ve şu an cezaevinde olan kardeşim Nihat’ın, olayı araştırmak için polislere para verdiği....Polislerin kendisine bilgi aktardığı....Bir an geliyor insan ne diyeceğini bilemiyor. Böyle bir olay olur mu? Sadece tek şey söyleyebilirim. Her zaman Savaş ve arkadaşlarının sofrasından otlanan Cevat Korkmaz, kaçırıldıklarını duyduğu andan itibaren hangi deliğe kaçmışsa bilinmez ve merak da etmedik. Ama Nihat bir Avrupa ülkesinde yakalandığında(Savaşın olayından alti yıl sonraydı) Cevat Korkmaz, gene ‘iş takipçisi’ olarak bizi yoklamaya çalıştı, nemalanamadı.

Sayın Yazıcıoğlu, umarım bu söylediklerimden ötürü sizin olayları bilim adamı gözüyle ele almak isteğinizde bir engel oluşturmadım. Yukarıda değindiğim gibi olayın bizim açımızdan bilinmeyen bir ayrıntısı yok. Hukuken, siyaseten ve maktul yakınları olarak. Türklerin devletinin bu ve benzeri olaylarda adaletine de inanmıyoruz, kaldı ki hukuken İnsan Hakları Mahkemesi de beklediğimiz kararını vermiştir.

Değerli zamanınızı aldığım için hoşgörün lütfen.

Saygılarım ve başarı dileklerimle.

Nejdet BULDAN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi