Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Savaş Buldan hadisesi

Savaş Buldan hadisesi

Birkaç yıldır Türkiye Susurluk kazasından bu yana yani 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetleri ve bunun yanında mafya-polis-siyasetçi üçgenindeki kirli ilişkileri aydınlatmaya çalışıyor. Fakat devlet faili meçhul cinayetleri ve bunun yanında mafya-polis-siyasetçi üçgenindeki kirli ilişkilerin aydınlatılmasında detaylı bir şekilde başarılı olamıyor. Aslında bu dönemde öldürülenler için hukuki sürecin mutlaka başlatılması gerekir.

Adı kirli işlere karışmış olan Ex-Başbakan Tansu Çiller, 4 Kasım 1993’te İstanbul Holiday Inn Otel’de yaptığı bir açıklamada “elimizde PKK’ye yardım eden Kürt işadamlarından oluşan bir liste var, hesap soracağız” demişti. Bu açıklamadan sonra, 27 Mart 1994'te İstanbul Aksaray'da, oto galerisi sahibi Diyarbakır Liceli Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan, bürolarında, polis olduklarını anlatan şahıslarca, gözaltına alınıyor. Bir gün sonra, Kınalı-Sakarya TEM Otoyolu'nun Hendek gişelerine yakın bir bölgede ikisi de ölü olarak bulunuyorlar.  Sadece bu kadarıyla yetinilmiyor, aynı zaman süreci içerisinde Savaş Buldan 2 Haziran 1994'te İstanbul Yeşilyurt'taki Çınar Oteli'nde, beraberinde arkadaşları Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’la birlikte gizli bir güç tarafından kaçırılıyor. Bu insanlarımızın Cesetleri, 4 Haziran 1994'te Bolu-Yığılca ilçesinde, Yukarıkaraş köy yolunda bulunuyor. Daha Sonra ise Behçet Cantürk, isimli Kürt işadamı öldürülüyor. KanaatimceTansu Çiller ve ekibinin o zamanki amacı, Diyarbakır’daki Kürt iş adamlarını ürkütmek için Behçet Cantürk’ü, Hakkâri’deki Kürt iş adamlarını ürkütmek için de Savaş Buldan’ı öldürtmek oluyor. Devlet şimdi bu cinayetlerin detaylı olarak aydınlanması için niçin bir Komisyon Mecliste kurmuyor, Savcılar olayın üzerine niçin detaylıca gitmiyor anlamış değilim. Doğrusu bu dönemde öldürülenler için hukuki sürecin mutlaka başlatılması gerekir.

Diğer taraftan Savaşlardan sonra İranlı Lazım ile Asker Simka öldürülüyor. Yani Tansu Çillerin o kirli konuşmasından sonra ülkede cinayetler başlıyor ve ölüm listeleri havada uçuşuyor. Eski MİT ajanı Tarık Ümit’in elinde de bu konuyla ilgili bir liste bulunuyormuş. Kanaatimce bu liste Tansu Çiller'in hazırlatmış olduğu Kürt işadamlarıyla ilgili ölüm fermanlarının listesi. 

O dönem rahmetli Savaş Buldan Mehmet Ağar’ın kaldığı Yeşilköy’deki Dilkum sitesine yerleşmiş ve bu sitede ikamet ediyormuş. Davut Kölük adında Malatyalı bir iş adamı Ömer Lütfü Topal’ın kumarhanelerinde bir buçuk milyon dolarla birlikte soyulmuş. Bu soygundan sonra Mehmet Ağar, iş dünyasındaki söylentilere göre Topal’ı hemen arıyor ve “Bu benim adamımdır, bunu koru” diyor. Kendisinden beklenenin daha doğrusu kendisine yap denileni Ömer Lütfü Topal aynen yapıyor. Bu arada Davut Kölük Mehmet Ağar’a Yeşilköy’de bir ev veriyor. Mehmet Ağar evi Urfalı Ali Bozanoğlu adına yapıyor. Ve orada oturmaya başlıyor. 1992-93 yıllarında Ağar, Savaş Buldan’ın da aynı sitede oturduğunu duyunca sızlanmaya başlıyor. Diyor ki ’’bunların ne işi var Dilkum sitesinde’’. Savaş ve Adnan’ın kaçırıldıkları gün bazı kadınlar Mehmet Ağar’ın evine komşuluk hukukuyla ilgili dertleşmeye gidiyorlar. İşin böyle de bir tarafı da var, ama halen hukuken araştırılmış değil.

Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım öldürüldükten sonra, Savaş’ın kardeşi Nihat Buldan olayın ne olduğunu, niçin yapıldığını detaylı bir şekilde öğrenmek için polisle yakın ilişkiye giriyor. Para karşılığı ona bilgi veriliyor. Çok dramatik bir şey daha var. Savaş Buldan’a işkence yapılırken, rahmetli Savaş işkencede çığlıklar atarken, karısı Pervin Buldan da aynı saatlerde doğum yapıyor. Savaş ölürken onun nur topu gibi bir kızı dünyaya geliyor.

Gazeteci Cevat Korkmaz’ın anlatımlarına göre Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım, isimlerini ölüm listesinden sildirmek için MİT ajanı Tarık Ümit’e 1 milyon mark veriyorlar. Buna nazaran bir hafta sonra ikisi de öldürülüyorlar. Tarık Ümit’in, parayı paylaşmadığı için ortadan kaldırıldığı iddia ediliyor. Cevat Korkmaz 26 Aralık 2011 Pazartesi günü vermiş olduğu bir röportajında konuyla ilgili aynen şunları söylüyor, ’’Savaş Buldan çok yakın arkadaşımdı, sık sık görüşüyorduk. Yüksekova’dan tanıyorum. Savaş’la birlikte öldürülen Adnan Yıldırım’la da görüşürdük. O da Adnan Bey de Tarık Ümit’in MİT mensubu olduğunu biliyorlardı. Bunu bilerek onunla görüşüyorlardı. Onu, polisle aralarında bir ihtilaf doğacaksa peşinen önleyecek biri olarak gördükleri için görüşüyorlardı. Sonuçta HEP gecelerine katılıyorlar, bir takım dayanışmalarda bulunuyorlardı. Ülkenin genel durumunu da düşününce “acaba devlet cephesinden nasıl görünüyoruz” diye merak ediyorlar, onlar da Ümit’ten ufak tefek bilgiler tırtıklıyorlardı. İki taraf da birbirine takiye yapmıyor. Onlar Tarık Ümit’in MİT’çi olduğunu biliyorlar, Tarık Ümit de kendisinin bu kimliğini bildiklerini biliyor. Açık oynanıyor her şey. Ta ki Tansu Çiller’in Holiday Inn’deki meşhur konuşmasına kadar bu böyle sürüyor’’. Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça ve Duran Fırat tarafından Savaş Buldan’ın öldürüldüğünü anlatıyor.

Her ne hikmetse halen Savaş Buldan’ın ölümüyle ilgili Tansu Çiller hakkında bir soruşturma yapılmıyor. Hâlbuki hem yetkili savcıların olayın üzerine gidip konuyla ilgili soruşturma açması ve hem de olayın aydınlatılması için TBMM’sinde bir komisyonun kurulması gerekir. Çünkü adı kirli işlere karışmış olan Ex-Başbakan Tansu Çiller, 4 Kasım 1993’te İstanbul Holiday Inn Otel’de yaptığı açıklamada “elimizde PKK’ye yardım eden Kürt işadamlarından oluşan bir liste var, hesap soracağız” demişti, o zaman Tansu Çillerin hesabı nasıl sorduğu, şimdi hukuken aydınlatılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi