Özgür Amed

Özgür Amed

PKKCell ve Helal Başbakan meselesi

PKKCell ve Helal Başbakan meselesi

Sevgili dostlar, sahura davul ile değil de artık telefona yüklediği “davulcu” uygulaması ile kalkan değerli teknolojik arkadaşlar, sayın başkanım, değerli basın mensupları…  Yazıya lise yıllarımızın en gerekli bilgilerinden biri ile giriş yapalım. “Yeryüzünde en çok bulunan element Oksijen’dir”… Bu değerli bilgi her seferinde; karda kışta her yerde işime yaradı. Yaptığım çok önemli bilimsel araştırmalara ve Nobel Fizik ödülü almış değerli dostların da çalışmaları ışığında ulaştığım bir diğer bilgi ise şu: Yeryüzünde oksijenden sonra en çok bulunan element “aptallıktır”… Toryum, Silisyum, Kalsiyum, Uranyum falan halt yemiş bunun yanında…

İşbu aptallık elementinin yeryüzünde dağılımına bakıldığında korkunç bir gerçek ile karşılaşırız. Çünkü bu elementin %90’a yakını maalesef Türkiye sınırında sıkışıp kalmıştır. En çok bu topraklarda bulunur. Hacmi ve atom çapı çok büyüktür. Ve resmi devlet kurumlarına doğru gittiğinde yörüngesi genişler. Nirvanaya ulaşır…

Yüksek müsaadenizle örnekler üzerinden gidelim ve hemen bir örnek üzerinden açıklayalım! Saolsun Kızılay Kurumu imdadımıza yetişiyor… Haber şöyle: “Kan ürünlerinden üretilen ilaçlara yılda 500 milyon dolar ödenmesi ve ‘Müslüman hassasiyeti’ni dikkate alan Kızılay düğmeye bastı: Türk insanından alınacak ‘helal kan’dan ‘milli ilaç’ üretimi için fabrika kurulacak.”

Gerçekten helal gıda, helal heywan ve helal türk yapımından sonra ulaşılan nokta bilimkurgu alanını da heyecanlandıracak nitelikte. Ben şahsen ilk defa görüyorum “helal kanın nasıl tespit edildiğini”… Yine de kesin bilgi olsun ve emin olayım diye Ortaçağ’dan kalma değerli bir yoldaşımı aradım. Amazon ormanlarının kıyı bölgelerinde yaşayan bu arkadaşa “Kanınız helal mi haram mı? Nasıl anlıyorsunuz” diye sordum! Telefonu yüzüme kapattı… Anlamadığım dilinden anladığım kadarı ile küfür de etti… Haksızlık olmasın diye ilk kan naklini 17.yy’da gerçekleştirdiği kabul edilen Jean Babtiste Densy’e de sordum. Ona bir mail atarak “Heval hele sen söyle! Kan naklini yaparken helal mi haram mı olduğunu anlayabiliyor muyuz?” diye nazikçe sordum. Jean Babtiste, çok geçmeden duman ile cevap yolladı: “Sizin işiniz yok mu? Biz bilimi bu kadar gerizekalıca konulara girin diye mi size teslim ettik” demiş.

Türklük ile kuşanmamış herkesin kanı bozuk olduğu bu coğrafyada helal kan ve helal ilaçtan sonra Cemaat’in de atağa geçerek “Hizmet kanı” üretmesini bekliyoruz. Ülkücüler de geri durmaz artık! Yakutistan’dan doğal kaynak kanı ile üretilen faşizm soslu “9 ışık kanı” da raflardaki yerini alsın… Hal böyle iken “Helal Başbakan”a kadar yolu var bu işin. Allah aşkına düşünsenize Helal Hüseyin Çelik, Bülent Arınç falan üretiliyor… Yeminle tüylerim diken diken oldu! Hemen bi helal aspirin alamda kendime gelem!!!

Bu kan meselesini burada bırakıp diğer örneğimize geçelim.

İbretlik bir durum ile yine insanlık adına karşı karşıyayız. Ama önce başımdan geçen bir meseleyi sizinle paylaşmam lazım.

Bundan 4-5 ay önce idi. Sebze tavlacılarının yol kenarına konumlandığı, kahve kürsülerinin yavaştan caddeye taşınmaya yüz tuttuğu bir akşamüstünün kızıllığında eve doğru gidiyordum. Önümde iki yaşlı amca sohbet ediyorlar. Yanlarından geçerken onları duyabilecek yakınlıkta idim. Bir amca o an diğerine Allah sizi inandırsın aynen şunu söyledi…

Geçen gun Bahoz Erdal’i aradım. Konıştıx biraz. Bu aralar şer biraz daha dewam edecaxmiş”…

Tebessüm ederek yanlarından geçmiştim. Dönüp diyemedim abê nasıl aradın? Hangi hattı kullanıyor? Malum yaşlılar abartmayı seviyor… 

Brezilyalı eğitimci ve eleştirel pedagojinin önemli isimlerinden Paulo Freire, yıllar önce yazdığı “Yaşlı Xaloların Pedagojisi” adlı mühim eserinde bir tespit yapar! “Yaş artıkça xalolar arası iktidar, özellikle sosyal yaşam içinde sürekli iletişimde oldukları ile mücadelesi artar. Ve bu içsel iktidar, ben merkezli olma çabaları preze atmada sınır tanımayabilir” diyor. Yeri değil ama kendi tespitim desem hiç biriniz dönüp bakmayacaktı bile! Bizi mecburi başka bir isim üzerinden atıf yapmaya zorunlu kılan bu sisteme de lanetler okuyorum! Yazıklar olsun diyorum…

Neyse! Amcadan bahsediyordum!

Maalesef yanılmışım! Olay preze değilmiş…

Başta siz okuyuculardan sonra o değerli amcadan çok ama çok özür dilerim. Geçen gün ortaya çıkan bir haber ile kafamda bir aydınlık yaşadım ki sormayın… Haberi aynen yazıya taşıyorum:

“MİT Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın da aralarında yer aldığı kurumlara gönderdiği yazıda, PKK'nın önümüzdeki süreçte Suriye'de GSM şebekesi kurmak için girişimlere başladığını bildirdi. MİT, bu amaçla örgüt yönetiminin bölgeye mühendis göndereceğinin tespit edildiğini açıkladı. Milliyet'in aldığı bilgilere göre, PKK'nın son dönemdeki faaliyetlerini yakından izleyen MİT Müsteşarlığı, kısa süre önce, başta İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere terörle mücadelede görev alan kurumlara önemli bir yazı gönderdi.”

Meğersem bizim amca PKKCell kullanıyormuş. “Oremar Tarifesi” ile sebehe qedar qonış, beleş qonış… Ve bundan aylar sonra bir haber ile haberdar olabiliyoruz kamuoyu olarak. PKK’nin kurduğu bu GSM hattını araştırdım… Tobe heram hiçbir şey bulamadım ama çok önemli şeyler buldum. Mühendisleri kaçırarak kaçak su ve elektrik ile Gabar dağı eteklerine kurduğu bu dev şirket ve baz istasyonları ile Kürt halkına telekomünikasyon hizmeti veren hareket, bir sonraki çalışma olarak Ciğer Fabrikası açacakmış. Şuan mühendisler tamamlanmak üzere bu proje içinde. 

PKKCell’in tarifelerine baktım. Çok uygun kampanyalar var. Awazê Çiya albüm hediyeli tarifeler kapış kapış gidecek gibi. Bunun yanında dağlık kısımlarda yaşayan arkadaşlar akşam 7 sabah 7 arasında bedava konuşabilecekken biz metropol gençleri bundan yararlanamıyoruz. Devlet erkânı ve MİT için de özel bir tarife geliştirilmiş. Rahatlıkla iletişim kurabiliyorlar. Bilmenizde fayda olabilir. Şarj sıkıntısı da yok bu hattı kullanan telefonlarda! Yazın güneş, kışın kaval ezgisi ile dolabilecekler. Doya doya konuşun! Hadê gene iyisız…

Evet, ne diyorduk? Ha aptallık elementi… Bu elementi periyodik cetvelinin başköşesinde bulunduran bu ülkeye de akıl fikir diliyorum… Bildiğin keyif verici madde olmuş! Vay arkadaş, ne desem boş… 

Selamlarımla efenim! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
Özgür Amed Arşivi