İrfan Sarı

İrfan Sarı

Öküz trene bakar

Öküz trene bakar

Bu günü: Yüksekova çarşı merkezinde dolaşacak ve her şeyi izleyecek diye özelleştirmenizi istiyorum. Sizden bir gününüzü çalmak niyetinde değilim. Aslında bütün günlerinizin özgürlük tadında olmasını dilediğim içindir bu istemim. Evet özgürlük diyorum, çünkü o hafif iç kabartan onur olan değerdir.

Evden çıktınız, Ziraat Bankası kavşağından inin aşağılara doğru yani Şemdinli yoluna da girin ve oradan doğu istikametinden tekrar döndüğünüz yere geldiğinizde gördüklerinizi yorun veya yazın.

Bakın bakalım malzemeniz ne idi ne olmuş diye.

Evvela dümdüz bir ovaya yapılaşmayı getiren zihniyetin miraslarından olan çarşı merkezinin kaldırımlarının hiçbir kent yaşamına uymayan basamakvari durumu çarpacaktır gözünüze. Aslında o yapılaşmayı ilçeye reva gören yasal durumu da araştırdım. Şunu gördüm, yasallıkla kanun işleyişi orada yapılan işlerde yok. Tamamen ahbap çavuş ilişkileri ya da kafakol ilişkileri ekseninde gelişim sonucu oluşan bir türevdir bu çarşı. İş o boyuta gelmiş ki bunu kafakol ilişkisi şeklinde yürütmeye çalışan zihniyet devre dışı kalmış inisiyatif yapıyı yapanın eline geçmiş. Çok katlı binaların fosseptikleri ve kömür depoları kaldırımların altındadır.

Yani yürürken her hangi birimiz kazaen  b.. çukuruna düşebiliriz. Yüzme bilmeyenlerin vay haline.

Sonra elektrik direklerinde asılı duran tellere düşer gözleriniz belki. Bilmem kaç bin kilovat elektrik akımının içinden aktığı ve emaneten asılı duran tellerden bahs ediyorum.

Direkler kaldırımlara çakılmış, kaldırımlar ise direklere geçirilmiş durumda.

Kör olmayanımız bile gidip çarpabiliyor bazen. Nasıl mı? Okuyunuz birazdan yazacam. Adamın biri çıkar belki bu insanlara yazıktır, buna bir çözüm bulalım der.

Hazır başınız yukarıdayken çatılara da bir bakınız. Kışın kar yağar yağmaz onca Azraillimize bir yenisi daha katılır. Bazen sarkıt bazen kaygaç olup yağar başlarımızdan aşağı. Hele bazıları çığa döner ya onu sormayın lüküs araçların cehennemi olur o an.

Sonra büfelere takılır belki de gözleriniz, kim bilir!... Hatır matır meselesi kurulan işte o büfeler. Hani yoksul halkımın çocuklarına ekmek parası kazanmak için açtığı o büfeler. Kalorifer peteği bile olmayan büfelerden bahs ediyorum.

Belki de çoktan gözleriniz işporta tezgahına takılmıştır. Bak bir tanesi orda, bir tane de orada.

Köprü başındakiler sorun değil. Onlar gıda ürünü satıyor. Yoksul halk ne yapsın yani. Ölmemek için öldürmek zorunda. Bak burada da bir tanesi Kuran-i kerim satıyor ve dini kitaplar.

Sanki dinsiz kalmışız da işporta tezgahına kutsal kitabımızı getirmişler. Allah’tan dinden korkmaz.

Peki ya Oslo oteli önünde ilaç satan işportacı, ona ne demeli. Ya hemen yanında kasaturayı çakı niyetine satanlar veya leblebi fıstık satanlar bunlar hepsi bizim sağlığımız için ucuz gıda satmıyor mu?

Çorap, atlet, külot, südyen satanlar.

Peki ya elektrik ve elektronik aletler satanlar. Çiğ köfte, tavuk döner, ciğer şiş satanlar. Manav dükkanını tezgaha taşıyanlar.

Sattığı bütün patates soyacakları öğle yemeğine yetmeyecek olan satıcı anten ne yapsın peki?

Kesin yol kenarına park eden oyuncak araçları da görürsünüz. Bazen tır bazen kamyon bazen traktör...

Bereket versin uçağımız ya da helikopterimiz yok.

Geçenlerde amcanın biri tütününü sara sara yoldan yürürken korna çalan şoföre istifini bozmadan dönerek.:

“Görmüyor musun sigara sarıyorum”dedi.
Gülmedim tabi, ağladım halimize.

Bir de bohçacıları var bu memleketin. Siz hiç bilmezsiniz, adına ‘qereç’ denildiğini. Oysa her birinin aracı ve gereci var... neyse...

Kamyonetler dolusu malzemeyi çarşı merkezine çekerek satanlar da cabası...

Kar suları ve atık suların tahliyesi için oluşturulan oluklarda simsiyahlaşan çöpü ve o çöplere düşen kurtları görmeniz mümkün olacak mı?

Hele şu iskemlelerde çay içen ve akşama kadar insanları kendine bağlayan kaldırım halini kaçırmazsınız umarım!

Ne acıdır o iskemlelerde hep kalbur üstü insanlar oturuyor. Bir kesimde işsiz insan, daha doğrusu işsiz kalmak için işsiz olan insanlar.

Ve hiçbir öküzün trene böyle bakamayacağı bakış sahipleri insanlar.

Kadınlar... bizim kadınlarımız... anamız... avradımız... bacımız... olan kadınlar.

İşte onlara pür dikkat bakış diken değil, gözleri ve açık ağızlarıyla yer cinsinden bakanlar. İşte bu bakışlarla yürüyüp elektrik direklerine toslayanlar.

“Poposu güzel bunun!"deyip sonradan amcasının kızı olduğunu anlayınca utanmayan insanlar.

Eee... Bütün sınavlardan Türkiye sonuncusu olan biz değiliz ki!...

İşte bu halimizle bizi yeren ötekilerden kurtarmanız için, bir gününüzü çarşıyı dolaşmanız için ayırmanızı rica ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
İrfan Sarı Arşivi