Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Öcalan, Oslo ve Kürt sorunun çözümü

Öcalan, Oslo ve Kürt sorunun çözümü

 

21/09/2012  tarihin’de  Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin'e içeriği iki sayfadan oluşan bir dilekçeyle başvurarak, halen ülkede tutuklu bulunan Kürd politikacı Sayın Abdullah Öcalan'la görüşmek için müsade istediğimi belirttim.

Kürt meselesinin, demokratik bir ortamda, kan akıtılmadan  çözümü konusunda ve bu bağlamda PKK'ye eylemsizlik çağrısında bulunması için Sayın Abdullah Öcalan’ı ikna edebileceğimi düşünüyorum. Görüşme talebimin bir süretini aynı gün Sayın Başbakan Erdoğan’a ve Sayın Cumhurbaşkanı Doç. Dr. Abdullah Gül’e de gönderdim. Hükümetin ve Adalet Bakanlığı’nın bu konuda bir fırsat tanıyacağını ümit ediyorum. Zira insan haklarına saygılı devlet”, değeri, üstünlüğü, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla insan haklarına karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranan devlet demektir. Dolayısıyla müracatıma cevap bekliyorum, ğelişmelerden tabidirki siz okurlarımı haberdar edeceğim. Sayın Öcalan'la görüştükten sonra gerektiğinde Kandil'e de gidebilirim. Hükümet bu konuda yardımcı olursa akan kanın durdurulabileceğine inanıyorum. Bu bağlamda herkesi sağduyuyla hareket etmeye davet ediyorum.

Kürt meselesinin barışçıl çözümü, Türkiye’de toplumsal barışın ve demokratik siyasetin en önemli meselelerinden biridir. Dolayısıyla MİT ve PKK arasında Norveç'in başkenti Oslo'da gerçekleştirilen görüşmelere yeniden başlamasını ğerekir, çünkü Oslo ğörüşmeleri amacı itibarıyla  meşru, hedefi itibarıyla hukukidir. Kürt sorununun çözümüne çok faydalı ve ülkenin içerisine düşmüş olduğu iç savaşı durdurmak için yapılan barış müzakerelerdir. Savaşlar ise, kaynakları, hammaddeleri ve pazarları ele ğeçirmek için, yapılan  uluslar veya aynı ülkelerdeki iki teşkilatın (iç savaş) arasında, başka bir yolla elde edemediği şeyi kuvvet zoruyla almak, istediklerini kabul ettirmek ve başkasının isteklerine boyun eğmemek amacıyla girişilen kuvvet denemesidir. Fakat hiç bir savaşın kazananı olmamıştır.

Anadoluda barışın ğerçekleştirilebilmesi için benim düşüncem ve sözüm var diyen insanlarımızın, bilimadamlarının, siyasetçilerin, medya mensuplarının, STK temsilcilerinin,  siyaset ve demagoji yapmadan, doğru zeminde sorunun barışcıl çözülmesi, akan kanın durdurulabilmesi için, konuşması ğerekir. Soruna kalıcı  çözüm ancak diyaloğ yoluyla elde edilebileçek bir anlaşmayla sağlana bilir. Bu nedenle Oslo ğörüşmeleri önemlidir. Ğörüşmelerin protokolleri parlamentoda tarışılabilir. Oslo görüşmeleri hukuken, PKK'yi doğrudan siyasi muhatap kabul etmiştir. Şimdiden sonra bu realiteyi inkar etmek mümkün değildir. Yukarda da belirttiğim ğibi, Oslo ğörüşmeleri amacı itibarıyla  meşru olduğu gibi, hedefi itibarıyla hukukidir ve PKK yi Kürt sorununun çözümünde hukuken taraf olarak kabul etmiştir.

Kürtlerin bütün hakları verilmelidir başlıklı makalemde de  belirttiğim gibi, PKK hadisesi, bir Kürt isyanıdır, öyle algılanmalıdır, cumhuriyet tarihinin en uzun, en derin, en yaygın, en dayanıklı Kürt isyanıdır. Dolayısıyla Kürt sorununu sadece silahlı bir isyan hareketi olarak tanımlarsak, bu isyanı başlatan, yöneten ve Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getiren kişi Sayın Öcalan'dır. Bu realiteyi inkar etmek mümkün değildir.

O zaman ana dilde eğitim dâhil, Kürtlerin bütün kimlik haklarını tanıyın, demokratik özerkliği, eyalet meclislerini kurun, Öcalan ve dağdakiler ne olacak sorularına cevap getirmedikçe Kürt sorununu çözemezsiniz. Dolayısıyla herkesi kaplayan bir genel affın çıkarılması zaruridir, düşüncesindeyim. Yani PKK dağdan inecekse, Kürt sorunu çözülecekse, Kürtler ve Sayın Öcalan dikkate alınmalıdır, onların bakışı ve beklentilerine çözüm getirilmelidir. Böyle bir gelişme Türk ve Kürt kardeşliğine hizmet eder ve sürdürülebilir ve kalıcı bir istikrar yolunu açar.

Kürt sorununun çözümünü gönülden isteyenler bilmelidirler ki, sorunun çözümü için benim tezlerim yorum götürmez derecede açıktır. Bu sütunlarda yazılarımı okuyan herkes düşüncelerimi bilmektedir. Özet olarak görüşlerimi tekrarlamak ğerekirse,

Kürd meselesi gibi büyük olan sorunlarımızı çözmek ve toplumun geleceğini ülkede tanzim etmek, anayasada yapılmak istenen demokratik değişiklilkerle mümkündür. Anayasada yapılacak değişikliklerle başkanlıkla idare edilen on iki bölge belediye başkanlığından oluşan, idari yapıya geçilmesi ülkede zaruridir, kanaatindeyim.

Anayasanın toplumsal bir sözleşme olduğu düşünüldüğünde, bu sözleşmenin toplumsal uzlaşma ile düzenlenmesi gerektiği açıktır. Anayasa değişikliği sürecinde siyasi partilerin, sivil toplum örgütleri ve meslek birliklerinin katılımının sağlanması son derece önemlidir. Bilakis toplumun tüm kesimlerinin hazırlanmasına katıldığı bir anayasa toplumun ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Yapılacak olan böyle bir anayasada insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve Kürtlere idari-siyasi status anaysal hak olarak garanti altına alınmalıdır.

12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan 1982 Anayasası’nı bütünüyle değiştirilerek eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasanın yapılması. Ve yapılması şart olan bu yeni anayasada Kürt realitesi, Kürt kimliği ve dili hızla kabul edilerek Kürdistan coğrafyasında yaşayan Kürtlere idari-siyasi statü verilmelidir. Böyle bir statü ülkeyi bölmez, Türk ve Kürt kardeşliğine hizmet eder.

Devlet idaresinin modernleştirilmesiyle birlikte Başkanlık sistemine en kısa süre içerisinde geçiş yapılarak, büyük şehir belediye başkanlıkları birleştirilerek, Bölge belediye başkanlıklarının  en kısa süre içerisinde yerel yönetimler yasasında yapılacak değişiklikler sonucu kurulması zaruridir.

Yönetimde istikrarın ve temsilde adaletin sağlanması için en kestirme ve en pratik yol bugün yüzde 10'luk olan seçim barajının acilen yüzde beşe çekilmesi zaruridir, düşüncesindeyim.

Dertlerden başını alamayan bizler, gündelik sorunları artan bir ivme ile çoğalan toplum olduk. Bence “insan haklarına saygılı devlet”, değeri, üstünlüğü, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla insan haklarına karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranan devlet demektir. İstediğimiz´de bunları savunan Kürt sorununu Kürdlere anayasada idari-siyasi statü tanıyarak çözen bir anayasa olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi