Erkan Çapraz

Erkan Çapraz

Mülteci bir aşkın öyküsü (4)

Mülteci bir aşkın öyküsü (4)

Zınar"ın “Ben artık hıristiyanım” cümlesini tereddütsüz ve rahat bir şekilde söylemesi sadece Ritha"yı değil kendisini de şaşırtmıştı. Ailesini bırakmasını, dinini değiştirmesini Ritha için giriştiği direnişinin ödülü olarak görüyordu. Zınar böyle düşünürken Ritha"nın bakışlarını öne çekip, başını eyerken o bembeyaz tenini, elmanın iki yarısı gibi olan yanaklarını kapatan dağınık saçların altında kalan kirazımsı dudaklarını bile kıpırdatmaması bir sıkıntısının olduğunun göstergesiydi.

 

Gülümsemenin hiç eksilmediği yüzündeki bu farklılık Zınar"a: “Sus artık, dinlemek istemiyorum seni” der gibiydi. Zınar"sa her şeyi göze aldığı Ritha"sının bu tavrına bir anlam veremiyordu. Ritha"yı anlamak isteyen Zınar sordu:

 

- Canını sıkan şey nedir Ritha anlatır mısın?

 

Ritha tüm saflığıyla, tüm Ermeniliğiyle, tüm Hıristiyanlığıyla, tüm genç kızlığıyla, tüm aşkıyla cevap verdi:

 

­- Senin bu yaptıklarına vicdanım el vermiyor. Akrabalarını, arkadaşlarını bıraktın, ülkeni, memleketini bıraktın, benim için dinini bile değiştirdin, buna bir şey demiyorum. Ama aileni bırakmana kesinlikle karşıyım. Senin kendini ailenden, çevrenden soyutlamanı istemiyorum.

 

Zınar, sinirlendiğinin farkında olmadan sert bir ses tonuyla Ritha"sının bu sözlerine cevap vermeye çalıştı:

 

- Vaz geçeyim mi demek istiyorsun Ritha? Yok, olamaz öyle şey! Aklının ucundan bile geçirme böyle bir düşünceyi. Kafamı bile uçursalar senden vazgeçmem. Kafamı bile uçursalar…  Ben senin için varım artık, sen de olmazsan benim yaşamamın hiçbir anlamı yok. Mutluluğuma mutluluk kattın, sevgilim olarak beni güzelleştirdin. Bana umut verdin,  bana güven verdin. Benim için ağladın, günlerce, bir an olsun gözyaşın dinmedi. Hiç çekinmeden herkese kafa tutarcasına ZINAR"ı seviyorum diyen sendin. Ben isyancı bir erkek, sen ise benim için baş kaldıran dünyanın en güzel perisisin. Ve biz bir birimize layığız. Seni bırakmamı o kadar kolay mı sandın? Ölümü alırsın ancak.

 

Gözleri dolmuştu Zınar"ın. Ritha"nın da. Artık hiçbir güç onları durduramayacaktı. Güneş bile dağların zirvesinden onların mutluluğunu izliyor, siyah-beyaz olan aşklarını renklendirmek için batmak istemiyor gibiydi. O güneşin şahitliğinde evlenmeye karar vermişlerdi.

 

Bir süre ağlaştıktan sonra kampa geri döndüler. Çadıra vardıklarında herkesin çok meraklandığını endişeye düştüklerini gözlemlediler. Epey gecikmişlerdi. İçeride gergin bir hava vardı.

 

Ritha annesine evlenmeye karar verdiklerini söyledi. Ama isyankar bir tavırla, din değiştirme hususunda üzgündü çünkü:

 

- Anne Zınar"la evlenmeye karar verdik. Olmadık yerde bize neden bu kadar sorun çıkarıyorsunuz anlamıyorum. Özellikle din konusunda. Uzaktan yakından alakası olmayan bir neden bu, bizi anlayın lütfen anne. Ben nasıl sizin kızınız isem, Zınar da öyle, ailesinin çocuğu. Din konusunda da öyle. Saygı duymanız, bizi birleştirmeniz gerekirken, tam zıddını yapıyorsunuz. Bizi birbirimizden ayırmayı tercih ediyorsunuz.
 

Ritha"nın annesi Layla, Ritha"nın bu tavrı karşısında şaşırmıştı:


- Kızım, size karşı çıkan kim. Bizde sizin birleşmenizi istiyoruz. Zınar çok iyi biri. Hepimiz onu çok seviyoruz. dedi.

 

Ritha"nın cevabı hazırdı:
 

- Seviyorsunuz, ama Hıristiyan olarak. Gerek var mı bu kadar sorun çıkarmaya, Hıristiyanlık da diğer dinler gibi, herkes kendi dininde evlenmeye izin veriyor. Bizim için dinimiz ne kadar kutsal ve vazgeçilmez ise, onlar için de öyle. Müslümanlık kutsal ve vazgeçilmezdir. Çok yanlışsınız anne ve ben böyle bir haksızlığı kesinlikle kabul edemiyorum. Sevdiğim insanı kendi görüşlerime zorlamam bana çok ters geliyor. Bu durumda hiç kimsenin Zınar"ı ezmesine izin veremem. Bunu böyle bilin. Madem birbirimizi seviyoruz, olduğumuz gibi kabul etmek zorundayız birbirimizi.

 

Layla kızının gergin halini görünce durumu geçiştirmek istedi:

 

- Tamam, kızım tamam. Baban gelsin, her şeyi söylersin ona.

 

- Anne, babamın gelmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecek. O yine haksız olduğu düşüncesini savunacak.

 

- Kızım, Zınar kabul etmiş, sen neden bir daha caydırıyorsun?

 

- Anne, o kabul etti, ama ailesini, akrabalarını ve memleketini unutmak şartıyla kabul etti. Ben şimdi Zınar ile gitsem. Sizinle bir daha görüşmesem, memleketime gelmesem, akrabalarımla konuşmasam kabul eder misiniz?

 

Ritha"nın bu sözlerinden sonra gergin ve sessiz dakikalar yaşandı. Zınar sinirden titreyen Ritha"yı dışarı çıkarttı ve sakinleşmesini sağladı sonra da “Ritha önceden konuştuklarımızı uygulasak daha iyi olacak” dedi ve içeri girdi… Layla"ya:

 

- Anne Rita"yla konuştum. Sizde onu üzmeyin, babası gelene kadar. dedi.

 

Çok geçmeden Dr. Yuşiyye geldi. Zınar ve Ritha evlenmek istediklerini ona da açtılar. İlişkileriyle ilgili çok iyimser bir konuşma yaptıktan sonra biraz yorgun olduğunu, düşünmek ve yalnız kalmak istediğini söyledi Yuşiyye.  Zınar ve Ritha bu sözün üzerine dışarı çıktılar. Yürüdüler biraz.

 

Ritha"nın endişeleri vardı, korkuyordu. Kötü bir şeyler olacağını hissediyordu. Annesinin tavırları ve babasının iyimser bir konuşmadan sonra “düşünmek ve yalnız kalmak istiyorum” demesi Ritha"ya olumsuz şeyler düşündürüyordu.

  

Ritha ve Zınar çadırlara geri döndüklerinde, Yuşiyye"nin merkeze indiğini öğrendiler. Zınar doktorun kendi ailesiyle konuşmak için gittiğinden adı gibi emindi. Doktor için evde ailesiyle yaptığı planları uygulama zamanıydı. Ritha ve Zınar Layla"dan bir şeyler öğrenmeye çalıştı ama Layla ser verip sır vermiyordu. Asık suratlar biraz daha gevşemiş, yumuşamıştı. Evdeki hava bir anda değişmişti. Ritha babasının sinsi bir plan yapmasından duyduğu endişeyle Zınar"a şöyle dedi:

 

- Bu durum çok tuhafıma gitti Zınar, korkuyorum artık, bunlar oyunlarını oynamaya başladılar. Biz ilk yanlarına gittiğimizdeki o yüzlerinden düşen bin bir parçalar, yerini neşeye bırakmıştı. Sende fark ettin değil mi? Yorgun olup, uzanmak isteyen babam, biz ayrıldıktan sonra neden karar değiştirip Çukurca"ya gitti?

 

Zınar tüm saflığıyla:

 

- Aslında bende farkına vardım biraz. Ama çözemedim bu olayı.

 

Yuşiyye merkezden dödükten sonra herkesi çadırdan çıkarttı. Çadırda sadece Ritha, Zınar ve kendisi kalmışlardı. Yuşiyye ikna edici bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

 

- Bak kızım, Zınar bizim evladımızdır. Onun iyiliğini isteyeceğimden emin olabilirisin. Ona olan bana olmuştur. Bunu ikinizin de bilmenizi isterim. Kamp yavaş yavaş boşalıyor, herkes evlerine dönüyor biliyorsun. Bize sıra gelmeden bu evlilik işinizi bitirmeye çalışacağız. Onun için Zınar"ın Dohuk"a gitmesi gerekiyor. Ailesiyle konuştum birkaç işi var onları halledip gelecek.

 

Ritha itiraz dolu bir sesle sordu:

 

- Zınar bilmez ki oraları baba. Nasıl olacak?  Birilerinin onunla gitmesi gerekmez mi?

 

Yuşiyye hazırlıklıydı bu itiraza:

 

- Biliyorum kızım, bende zaten onu söyleyecektim. Dayıları olan Casım yarın evlerini götürüyorlar. Onunla gidecek. Neticede onun dayısı, hem çok inanılır, güvenilir biri.

 

Ritha, babasının bu teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Biraz daha konuştular sonra Zınar ve Yuşiyye Zınar"ı hali hazırda bekleyen Casım dayısının çadırına gittiler. Dayısı Casım, Zınar"a bu akşam kampta kalması gerektiğini, sabah erkenden yola çıkacaklarını söyledi.

 

Ertesi günü, gün doğmadan evvel, Ritha ile vedalaşıp, Dohuk"a gitmek üzere kamptan ayrıldı Zınar. Onüç gün boyunca Zınar"ı orda  hiçbir işi olmamasına rağmen oyaladılar.

 

Ailesi onun Hıristiyan olduğunu öğrendikten sonra, Ritha"nın ailesiyle Zınar"ı bundan vazgeçirmek için anlaşmışlardı. Olmayan işler için Zınar Dohuk"a gönderilmişti.

 

18 gün kaldıktan sonra döndüğünde ne Ritha ne de çadırları vardı!

 

Onlar artık kampta olmayacaklardı. Zınar"a ise tek bir seçenek kalmıştı: “Ritha için gözden çıkardığı Müslümanlık"a devam etmek”.

*Son*

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Erkan Çapraz Arşivi