Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Leyla Zana ve Murat Karayılan

Leyla Zana ve Murat Karayılan

Türkiye, başkanlık sistemini tartışırken, hükümetin yeni hazırladığı yerel yönetimler yasasıyla,  yakında eyalet sistemine defakto geçmiş olacak. Bunun farkında olan Leyla Zana, AK-Parti hükümetinin Kürd sorununun çözümüne yönelik attığı adımları önemsediğini belirterek, "Bu işi ancak Erdoğan çözer!‘‘ yollu açıklaması her yanıyla tartışılabilir bir belirlemedir. Bu sözü politik bir gerçekliği ifade ediyor. Bu siyasi acıklamanın Kürd cephesinde yaratacağı tepkileri Leyla Zana iyi hesaplamıştır. Kendileri geçmişten bu yana önemli bir siyasi aktör.

Hükümete yönelik eleştiri veya olumlu ifadelerinden ziyade PKK ve BDP’ye yönelik tespitleri  önemlidir. Kulak verilmesi lazım. Bölgede heyecan yarattı, ezber bozdu. Gelecek açısından olumlu röportaj. Kürt sorununa ne PKK ne de devlet cephesinden dar bir bakış açısıyla yaklaşmıyor. Zana’yı destekleyecek duyarlı sese ihtiyaç var. 

Doğrudur, Başbakan önemli bir lider. Bu sorunu çözmek için güçlü olduğunu Kürtlerin kendisine umut bağladığının bilincindedir. Sorun iktidar ile çözülecekse Kürt medyası AKP’yi hedef ve düşman haline getiren söylemlerden kaçınılmalıdır, düşüncesindeyim.

Uluslararası arenada ise Kürt’lerin mücadelesi sadece Türkiye’deki Kürt’leri ilgilendirmiyor. Dört ayrı devleti ilgilendiriyor. Dolayısıyla, sorunun çözümünün Erdoğan'ın şahsında aranması manidardır. Elbette Başbakan Erdoğan'a sorunun çözümü için büyük görev düşmektedir. Tarafların adil, eşit hak ve hukuka dayanan bir yaklaşımları olmalıdır.

Ülkede Kürt sorununun çözme sorumluluğu en başta TBMM, Kürtler,  MIT, devlet ve hükümete aittir. Kürtler olmadan bir çözüm arayışı samimi olmaz, gerçekçi olmaz, sonuç da vermez. Dolayısıyla Leyla Zana’nın üslubu hem Kürt siyaseti, hem de hükümet açısından ortak bir dilin, ötekileştirmeyen bir dilin oluşmasına katkı sağlar.

Leyla Zana Önemli bir Kürt siyasetçisi olarak Kürt sorununu hükümetin çözeceğini açık biçimde ifade etti. Bu ifade başlı başına hükümete bir yükümlülük getiriyor. İktidar, buna karşılık vermeli ve meselenin çözümü konusunda somut adımlar atmalıldır. Kürdsorunu görüşmeler ve siyaset yolu ile çözümlenmeli, daha fazla kan dökülmemelidir.

Avni Özgürel’in Karayılan’la yapmiş olduğu son röportajda Karayılan Oslo görüşmeleriyle ilgili Özgürel’in, ‘‘çözüm noktasına yaklaşılmış mıydı” sorusuna, “Evet, çok yaklaşılmıştı. Yani biz hep yaklaştığımızı varsayarak ele aldık. Ama sonra devletin-hükümetin-bürokrasinin kararında gerçekte köklü bir değişiklik olmadığını düşündüren hadiselerle karşılaştık. Çünkü aksi olsa çözüm olurdu. Çünkü çözüme çok yaklaşmıştık. Çözüm koşulları olgunlaşmıştı. Özellikle ben bu konuda samimiyetle söylüyorum; ben bu işin içindeyim. Yani her görüşmeyi, her şeyi harfi harfine, yakından takip ettim. Kendim bulunmadım ama birinci elden takip eden kişiyim” cevabını veriyor. O halde Oslo’yu olmamış –keen lem yekûn- sayamayız. Dolayısıyla Oslo görşmeleri tekrar başlamalıdır. Ve bu bağlamda bugün Türkiye nasıl bir noktada bulunmaktadır? Bugünkü durumun çözüm açısından ifade ettiği avantajlar ve dezavantajlar nelerdir? Olumlu ve olumsuz faktörlerin oluşturduğu nasıl bir  bileşkeden söz edilebilir?, sorularına yanıt bulunduktan sonra, sorun cidden çözülebilir. Çatışan tarafların silahla bir yere varılamayacağını artık anladıkları kanısındayım. Kürt sorunu emperyalist ülkelerle ve bölgede anti-demokratik devletlerin çıkarları ve kirli emelleri doğrultusunda değil, başta Kürt halkının iradesi olmak üzere bölge halklarının Demokrasi ve Özgürlük taleplerine uygun, demokratik, adil, eşitlik temelinde barışçıl yöntemlerle çözülmelidir.

Kürtlerde, devlete güvensizlik yaygın bir anlayış halindedir. Bu anlayış, silah bırakmanın önünde önemli bir engeldir, bu engelin kaldırılması gerekir, çünkü  bu sorun diyalog kanalları açık tutularak güven duygusuyla aşılabilir. Dolayısıyla her kesimden akil insanlar, her partiden makul insanlar bir araya gelsin, Diyalog olsun ve bu sorun çözülsün. Sorunu birlikte çözmek istiyorsak düşmanlık yaparak değil, eleştirimizi yaparak diyalog içerisinde olmalıyız. Kürt sorunu konusunda bu topraklar yeterince kana doydu. Artık silahları susturun diyoruz.

Kürt meselesinin çözülebilmesi için demokratik hakların verilmesi kaçınılmazdır. Eğer çözüm için niyetimiz varsa silahlar susar ve Türkiye uygun bir iklimde anayasasını yapar ve sorun çözülür. Çünkü biz Kürdler iç savaş istemiyoruz, gerçek barış istiyoruz. Barış ancak demokrasi, özgürlük ve insan haklarının olduğu bir ortamda yaşama geçirilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi