İrfan Sarı

İrfan Sarı

Kutu kutu cemaat

Kutu kutu cemaat

Dinde zorlama yoktu ama zorunlu din dersi vardı.

Ülke; Türkiye’ydi.

İktidardakiler, mücahitlikten, müminlikten gelenler,

Allahtan korkanlardı.

Süreç vardı. KCK adı altında Kürtleri hapishane dediği beton zindanlara doldurdu. Ömürlerini çaldı, özgürlüklerini elinden aldı, çocuklarını sahipsiz bıraktı, mağdur etti, adına “terörist” dedi.

Aylar, haftalar değil yıllarca bekletti o nemli beton duvarlar içinde hala da bekletiyor.

Aylarca, yıllarca çıkarmadı yargı karşısına.

Seçilenleri yani milletvekillerini, belediye başkanlarını, il meclis üyelerini, belediye meclis üyelerini, il-ilçe yöneticilerini cezaevlerine doldurdu, kimine ceza verdi, kimini sürgün etti, kimini görevden aldı, kimi hasta oldu, kimi öldü ama onların mümin yüreği bir milim insana dönmedi…

Yeniden yargılama diyerek biraz daha zülüm biraz daha zaman kazanmaktı.

Oysa dinde insana saygı vardı, yaşam hakkı Allahın emriydi.

Allahın verdiği canı ancak Allah alırdı!

Roboski de tüm canları, bombalarla, uçaklarla, pilotlarla, talimatlarla, emirlerle kim aldı?

İstanbul’da, Yüksekova’da, Batman’da gaz bombasıyla, satırla, silahla, kurşunla, polise kim insanları “vur” dedi?

Kimse bilmez mi?

Özel yetkili mahkemeler gider, ağır ceza mahkemeleri gelir.

Ortalığı darmadağın eden polis gider, “Destan yazan” polis gelir.

Kardeş kardeşe yetişemez, anne oğluna kavuşamaz, baba kızını göremez kadar ortalık dağıtılır, karıştırılır kentlerde, şehirlerde, okullarda, camilerde, üniversitelerde…

Dövülen, zincirlenen, satırla üzerine gidilen, döner bıçağı çekilen çocuklar Kürtler, saldıran hakkında soruşturma açılmayan, polis desteği ile güçlendirilen çocuklar ise ülkücü.

Oysa dinde zulme karşı durma vardı.

Din Türklerin, cemaat Kürtlerin.

Halbuki Muhammed’in dini tüm Müslümanlarındı, Kürtlerin neredeyse tamamı da Müslüman’dı. Muhammed’in dinine inanıyorlardı, kuran-i kerim onların kutsal kitabıydı, Allah onları yaratandı.

Ama her ne hikmetse, cemaatin zehri Muhammed’in dini diye Kürtlere dağıtılıyordu.

Geldi zaman, çıktı oyun.

Yolsuzluk, rüşvet, ihale, pazarlık oyunun adıydı.

Kimin eli kimin cebindeydi?

Kimin tuzu kuruydu?

Kim tatlı su balığıydı?

Kim mümin, mücahit?

Kim haklının yanında kim haksızın yanında belli değildi…

Zaman dökülme zamanıydı.

Kürtlerinde kendi ahvalinden anlama zamanıydı.

Dinde zorlama yoktu ama zorunlu din dersi vardı Türkiye’de…

Kürdistan’da bitmez tükenmez bir cemaat hastalığı.

Oysa tüm Kürtlerin, Muhammed’in dini vardı Amerika’da yaşayanların dinine ihtiyacı yoktu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
İrfan Sarı Arşivi