Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Kürt-Türk çatışması

Kürt-Türk çatışması

Kurtuluş Savaşını Türklerle Kürtlerin birlikte verdiler. Ülkenin kurtuluşu ve kuruluşuna katılan Kürtlerin hakkı ise sonradan çeşitli nedenlerle tanınmadı. Dolayısıyla 1925’den bu yana ülkede Kürt sorunu var ve bu sorun bir türlü çözülmedi. Öfkeyle kalkmak, kan dökmek çözüm olsaydı 86 yıldır Kürt sorunu çözülmüş olurdu. Kürtlerle dövüşe dövüşe resmi ideoloji bir yol alamadı. Kürt sorununun savaşla değil diyalogla çözülmesi gerekir. Bilindiği gibi PKK’nin temel çıkış noktasında Türkiye’de bir Kürt sorunun olduğu ve bu sorunun demokrasi içinde çözülmesi gerekliliği hâkimdir. Dolayısıyla tartışılan özerklik projesine PKK’nin demokratik sürece katılım çabası olarak bakmak gerekir. Zira PKK siyasi hareketi ilk kez kendi fikrini tartışmaya açıyor, eleştirileri dinliyor. Bu, tarihi öneme sahip bir başlangıç. Böyle bir ortamda Kandil dağlarını bombalamaya ne gerek var. Bu sorun kandil dağlarını Ağustos 2011’de bombalamakla çözülmez.

Evet, bir Kürt-Türk çatışması her iki taraf içinde büyük acıları beraberinde getirecektir. Esasen 1925'den beri yaşananlar da bunu göstermektedir. Dolayısıyla Kürt sorunu savaşla değil diyalogla çözülmelidir. PKK sorun değil, Kürt sorununun doğurduğu bir realitedir. PKK’yi sadece terör örgütü olarak görenler, çatışmanın potansiyel büyüklüğünü terörle mücadele sınırları içine hapsedenler, bilmelidirler ki Ortadoğu’daki gelişmeler ve İran’ın bölgesel belirsizliğe hazırlık mahiyetindeki çabaları, bir anda bölgesel bir savaşın başlama riskini taşıyor. Bu durum hem ciddi bir endişe ve hem de sanılanın aksine, krizin bütün bölgeyi sarması o kadar kolay ve çabuk olur ki, yıllardır harita değiştirmek için yapmadıklarını bırakmayanlar bile büyük bir şoka uğrayabilir. Ve gerçekten çok kan dökülür bu topraklarda, katliamlar yaşanır. Osmanlı’nın parçalandığı gibi, ülke parçalanabilir. Eğer dağları bombalayarak, bu sorunu çözeceğinizi zannediyorsanız, yanılıyorsunuz, çünkü Vietnam ve Afganistan örneklerinden de anlaşıldığı gibi, düzenli orduların gerilla savaşına karşı başarılı olması mümkün değildir. Özel yetkilerle donatılmış Vali atayacağınıza, başkanlık sistemiyle idare edilen federal bir idari yapıya geçiş yapmanız doğru olacaktır kanaatindeyim.

Bu arada belirtmekte yarar var. Ülkede hakim olan resmi ideolojinin, “kederde, tasada, sevinçte, kıvançta biriz, ortağız, bin yıldır bir arada, eşitlik içinde, kardeşçe yaşıyoruz, müslümanız, din kardeşiyiz” şeklindeki anlayışının, inandırıcı olmadığını tarih bizlere ğösteriyor. Eğer bu anlayış doğru olmuş olsaydı, eğer din kardeşliğimizi uygulamış olabilseydik, ramazan gibi kutsal bir ayda dağları bombalayarak, doğayı yakarak, Azrail’in görevini üstlenmiş olmazdık. Eğer kederde, tasada, sevinçte, kıvançta birsek, eğer eşitlik içerisinde kardeşçe yaşıyorsak, nasıl olurda insanların ölmesine sebebiyet verebiliriz.

Son altı haftayı değerlendirdiğimizde 60’ın üzerinde asker, polis, korucu ve gerilla çatışmalarda öldü. Bu akan kandan sadece Kürtler mi sorumlu? Bence hayır. Sayın Cahit Mervan’ın da belirttiği gibi; ’’Kürtleri akan kandan sorumlu tutmak ahlaksızlıktır. Sözümüz bu konuda konuşan, yazan-çizen, kendine ne sıfat takarsa taksın herkesedir. Kürdistan’ı bombalamak, Kürtleri katletmek, Kürtlere zindan ve köleliği laik görmek bir soykırımdır. Buna karşı Kürtlerin her türlü direnişi meşrudur. Artık insan olan herkes tercihini yapmak zorundadır. Ya bu soykırımdan yanasınız, ya da karşısınız. Orta yol bitmiştir’’.  

İşte bu ortamda belirtmek gerekir,

  • Kürt meselesi çözülmeden hiçbir sorun ülkede çözülmez.
  • Kürt Meselesi, bir asayiş sorunu değildir. Kürt meselesi insani olduğu kadar sosyal ve siyasal bir meseledir. Anadolu insanının meselesidir. Bu mesele ancak, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ekseninde çözülebilir. Toplumsal hafızamız, çatışma ve operasyonların çözüm olmadığını, çözümü, engellediğini; ülkenin kaynaklarını, geleceğimizi ve umutlarımızı yok etmeye yaradığını bize yeterince göstermiştir. 
  • Kürt meselesinin çözümü için Sri Lanka modelini uygulamak isteyenler, yanıldıklarını bilmelidirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
30 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi