Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Kürt sorunu hepimizin

Kürt sorunu hepimizin

Başbakan Erdoğan 2005 yılının Ağustos ayında, Diyarbakır'da Toplu Konut Anahtar Teslim töreninde yaptığı bir konuşmada, Kürt sorununu ülkenin diğer tüm sorunları gibi anayasal düzen çerçevesinde "daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku ve daha çok refahla çözeceğiz" demişti.

 

Ancak onun bu açıklamaları yaşama geçmedi. Kendileri bu söylemlerini uygulamada bugüne kadar yerine getiremediler. Şimdi ise Kürt sorununu "PKK son zamanlarda kan akıtmıştır" belirlemesiyle silahla çözmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK kamplarına yönelik iki büyük hava operasyonunu 2007 yılının Aralık ayı içerisinde gerçekleştirdi.

 

Bu harekat, hükümet acısından psikolojik bir rahatlama getirebilir, askerin üzerindeki baskıyı azaltabilir. Ama Kürt sorununu çözmez.

 

PKK'nin vurulmasının PKK sorununu çözemeyeceği, PKK'nin Kürt sorununun bir ürünü ve uzantısı olduğu artık bilinmelidir.

 

Kürt sorununun çözümü için soruna daha geniş açıdan, hükümet tarafından bakılması gerekir. Askeri yöntemler dışında başka kapsayıcı yaklaşımlar gerektiği iktidar tarafından artık anlaşılmalıdır. Değişik bahaneler öne sürülerek, Kürt halkına karşı gerçekleşen bu tür saldırılar uluslararası arenada kabul edilemez.

 

Sayın Erdoğan,

o ki Kürt sorununu "daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku ve daha çok refahla çözeceğiz" diyordunuz, bu düşüncelerinizi uygulayacağınız çözüm planınız nerede?

 

“Hava saldırısının tek sebebinin buradaki halkın Kürt olmasına bağlıyorlar” Bu cümleye sizin verebileceğiniz bir cevap varmı acaba?.

 

Her ülkede geçmişte hatalar yapılmıştır. Her ülke geçmişinde zor günler yaşamıştır. O nedenle geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere asla yakışmaz diyordunuz. Büyük devlet, güçlü devlet kendisi ile yüzleşerek, hatalarını ve günahlarını masaya yatırarak geleceğe yürüme güvenine sahip millet ve devlettir diyordunuz. O halde Kürt  sorununun çözümü sizce nasıl olmalıdır?

 

Bence kısaca belirtmek gerekir´ki;

 

Kürt sorununun siyasi ve ekonomik bir konseptle kardeşçe çözülmesi gerekir. PKK´lileri fiziken imha etmekle bu sorun çözülmez. 

 

Sorunun çözümü için genel bir affın çıkarılması, devlet idaresinin modernleştirilmesi, başkanlık sistemine en kısa süre içerisinde geçiş yapılarak, büyük şehir belediye başkanlıkları birleştirilerek, Bölge belediye başkanlıklarının yine en kısa süre içerisinde yerel yönetimler yasasında yapılacak değişiklikler sonucu kurulması zaruridir kanaatindeyim.

 

Bunun gereğini hükümetten bir vatandaş olarak bekliyorum.

 

Diğer taraftan, operasyonlar askeri olarak başarılı görünebilir. Ama siyasi olarak bir çöküşün işaretini yansıtmaktadır. Tarihten ders almanız gerekir. Aksi takdirde Osmanlı'nın Balkanlarda, Filistin'de uğradığı akıbetin tekrarını yaşadığımızı daha şimdiden görüyorum.

 

Avrupalılar yapılan operasyonların TC'ye AB kapılarını kapadığı kanaatinde.

Avrupa Birliği-Türkiye Sivil Komisyonu (EUTCC), Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik hava saldırısını sert bir dille kınadı. Ordudan bölgeye yönelik askeri operasyonlara derhal son vermesini istedi, çünkü AB yetkilileri Kürtleri öldürmekle Kürt sorununun çözülemeyeceğinin bilincindeler ve yapılan askeri operasyonu da katliam olarak değerlendiriyorlar.

 

Örneğin Kariane Westrheim "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin16 Aralık 2007 den bugüne kadar yapmış olduğu her iki operasyonun da Irak'ın bağımsızlığına ve bölgedeki sivillerin güvenliğine karşı yapıldığını açıkça belirtiyor. Türkiye'nin bu davranışının Cenevre Konvansiyonu'nun ciddi bir ihlali anlamına geldiğini vurguluyor. Aynı görüşte olan yüzlerce AP üyesi milletvekili var. Onlarda PKK kamplarına yönelik olduğu açıklanan saldırının aslında sivillerin ölümüne, sivil hedeflerin zarar görmesine yol açtığını belirtiyorlar.

 

Başkan Mesud Barzani'nin de belirttiği gibi “Kandil"deki köylerde yaşayan halka yönelik gerçekleşen saldırı açık bir şekilde bir zülümdür. Biz hiç kimseyi düşman olarak görmüyoruz. Ancak, bizi düşmanlarıymış gibi görenler şunu iyi bilsinler ki, düzenledikleri saldırılar belki bize zarar verebilir. Baskılara karşı kesinlikle diz çökmeyiz. Baas rejimi devrildikten sonra bölge halkının çektiği açıların son bulacağını düşündük. Ancak ne yazık ki bunda yanıldık

 

Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin düzenlediği son iki hava operasyonunun ardından dünyaca ünlü The Economist dergisi halen kamuoyundan sır gibi saklanan Erdoğan-Bush görüşmesinin perde arkasını yazdı.

 

Bu gerçekleri kamuoyundan inkar etmeye şimdi gerek var mı Sayın Başbakan?

 

AB kapılarının kapanmasına sebep olacak olan bu operasyonların yapılmasına izin veren siyasi irade, acaba Kürtlerle barışa, savaşa hazırlandığından daha da fazla hazırlanmak mecburiyetinde olduğunun gereğinin farkında değilmi? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
24 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi