Necip Çapraz

Necip Çapraz

Kürdlerin yüzyılı

Kürdlerin yüzyılı

Türkiye ve dünyada gündem hızla değişirken içinde yaşadığımız Ortadoğu coğrafyasında fırtınalar kopuyor. Ortadoğu’nun kadim halkı olan Kürdler yaklaşık yüz yıl sonra Ortadoğu satrancında yerini almak için “Burada ben de varım. Ben de içinde yaşadığım coğrafyada eşit ve özgür bir halk olarak yaşamak istiyorum” diyor. 

Konjonktürel değişimler dengeleri değiştirirken Kürdlerin yoğun yaşadığı Ortadoğu ülkeleri olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de gündem ısınıyor. Çünkü Kürdler,  “serhildan ruhu” dedikleri başkaldırılarla veya siyasi refleks ve çabalarla şiddet veya siyasi bir refleks ve çabalarla kendini dayatıyor.

Tabii bu yüz yılın ezilen halklara verdiği cesaret ve yarattığı rüzgardan dolayı Ortadoğu’da diktatörler ve egemen halklar bir bölünme korkusu yaşıyor. Oysa yüz yılın hesabı görülüyor. 20. yüz yılın baskılarla geçen yıllarından kalan savaşların hesabı, 21. yüz yılda görülüyor. Bu sancı ve yarattığı korku,  egemenleri demokratikleşmekten uzak bırakıyor. Çünkü kendilerini “efendi” olarak görmeye alıştılar.

Tabii inkar, imha ve asimilasyona uğrayıp özgürlüklerinden mahrum bırakılan halklar “Çağdaş dünya kriterlerine göre ana dilinde eğitim, eşit ve özgür bir yaşam herkesin hakkı değil mi? Bu sadece Türk, Arap ve Farslara mahsus bir hak değil ki! Ortadoğu’da yaşayan tüm halklar özgürlüklerine kavuşmalıdır. Bunu herkes bilmeli ve kabul etmeli.” diye haykırıyorlar. Zaten Kürdler de bunun mücadelesini veriyor. Kürt özgürlük hareketi demokratik bir Ortadoğu hedefliyor. Bu amaçla da bölünme korkusu yaşamadan demokratik halkların konfederalizmi ideali en fazla dillendirilen çözümlerdendir…

Ortadoğu’da oyun yeniden oynanırken Kürdlerlerle ortak çıkarlar doğrultusunda ittifak kuranların yanında Kürdleri emperyal çıkarlarına alet etmek isteyenler ve sömürmek isteyenler de var. Bölge halklarının da ortak bir demokratik yapı oluşturmak yerine kendi aralarında çatışıp birbirilerini tüketmelerini de böyle okuma lazım. Çünkü Ortadoğu halkları birbirlerini tüketirken kazanan daima egemenler, diktatörler veya emperyal çevreler oluyor.

Ezelden beri bilinen şu ki Kürdlerin üzerinde yaşadığı coğrafyadaki yer altı zenginlikleri, inanç ve kültür çeşitliliği onlara dost veya düşman olan tüm çevrelerin iştahını kabartıyor. Yüzyıllardır Kürd’ün coğrafyasını sömürü merkezi olarak kullanan güçler yine akbaba kuşları gibi Ortadoğu’ya üşüşmüş, leş kargaları yine etrafa doluşmuş.

Tabii ki bu coğrafyada yeni dengeler kan ve gözyaşı üzerinde kuruluyor. Ezilen halkların kutsal değerleri kullanılarak halklar baskı altına alınıyor, özgürlük talepleri erteleniyor. Ama Kürdilerin en zayıf noktası olan İslam kimliği üzerinden siyaset ve savaş eskisi gibi tutmuyor. ABD, AB ülkeleri, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan ve diğer bazı ülkeler (Ortadoğu’da çıkarı olanlar) artık Kürdleri yanına çekebilmek için siyaset üretmeye başladılar. Bu da Kürd’süz bir çözümün olamayacağını gösteriyor. Kürdlerin de bu oyunlara gelmeyerek, ana sütü gibi helal olan meşru haklarını masa başında kaybetmeme olgunluğuna erişmiş olması gerekiyor.

Gelişen teknoloji, artan sosyal paylaşımlar ve tabii Kürdlerle oluşan uluslaşmadan dolayı artık Kürd’ün-Kürd’ten ve her şeyden haberi var. Öyle ki Kürdler arasındaki iletişim ileri bir seviyeye ulaşmış durumdadır. Bu yüzyıl Kürdlerin siyasi, sosyal, ekonomi, eğitim, diyalog, kültür ve teknolojik bakımdan en gelişkin olduğu dönemdir. Kürdlerin yaşadığı coğrafyanın en ücra köşelerinde yaşanan gelişmeler aynı gün ve saatte sosyal ve yaygın medya vasıtasıyla dünyanın her tarafına yayılıyor. Aynı anda toplumsal refleks oluşmaya başlıyor. Kürdler lehine meydana gelen bu gelişmelerin yanında birlik ve beraberliğin önemli olduğu bir süreçte Kürdlerin de tam bir dayanışma içinde olması şarttır.

 KÜRDLER LİDERLERİNİ SAHİPLENMELİ

Halk arasında ortak bir kederin çizilebilmesi için etrafında kenetlenebilir liderlerin olması çok önemlidir. Bu anlamda Kürdlerde, lliderler arası diyalog da şarttır ve Kürdlere liderlik yapacak kişilerin artık oyunlara gelmemesi gerekir. Peki, Kürd siyasetini temsil eden Kürd liderler-partiler hangileridir?

PKK lideri Abdullah Öcalan, Irak Kürd Bölgesel Hükümeti Başkanı Mesut Barzani, PYD lideri Salih Müslim. Kürdlerin bu yüzyılda başarısı veya başarısızlığının vebali başta bu üç liderin boynundadır.

Kürd lider, parti ve oluşumlar arasında zaman zaman yaşanan gerginlikler üzüntü ile karşılanmaktadır. Gerginlikler sürecinde haklı olandan yana tavır alınarak, çoğunlukla partizanlık yapılmadığı görülmektedir. Dolaysıyla toplumsal tepki bazen liderlere – partilere geri adım attırabiliyor. Ki bu, olması gereken bir gelişmedir.

Artık çok iyi biliyoruz ki “Kürdlerin Yüzyılı” denen bir süreçte bu tür gerginlikler Kürd halkını üzmekten ve ulusal çıkarlarına zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

Var olan Kürd nüfusun yarısına denk gelebilecek bir nüfusun Türkiye’de yaşadığını düşündüğümüzde dengeleri değiştirecek anahtarın bu ülkede olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de önümüzdeki bir yıl içinde 3 seçim yapılacağı düşünüldüğünde Kürdler hem müzakere hem de seçim süreçlerini beraber götüreceklerdir.

 HDP BİR UMUTTUR

Türkiye’de 30 yıllık savaşın ateşkesle barış ve çözüm sürecine dönüştüğü bir süreci yaşıyoruz. Bir yandan Kürdlerin yoğun yaşadığı Kürdistan coğrafyasında BDP ile seçime girme, diğer taraftan sosyalist Türk ve diğer halkların ve farklılıkların yoğun yaşadığı coğrafyada HDP (Halkların Demokratik Partisi) ile seçime girme süreci yaşanmaktadır.

Halkaların Demokratik Kongresi (HDK) uzun süre çalışıp partileşti, HDP’ye dönüştü. Bu yeni oluşum; Türkiye’de ötekileştirilen, hakları gasp edilen, her kesimin ortak platformu olarak görülmektedir. Her ne kadar eleştirilse de halkların ve hakların renk cümbüşü olduğu görülmektedir. Nihayetinde bir umut olarak Türkiye siyasetindeki yerini aldı.  HDP, halkların beraber yaşama düşüncesinde olup olmadıkları kararının verilmesi için bir referandumdur. HDP; Türkiye’de şiddetsiz ve savaşsız bir şekilde halkların haklarını eşit, özgür bir şekilde yaşabilir mi sorularına bir cevap olacaktır. Gelecek milletvekili seçimlerine ışık verecek bir umuttur. Bu nedenle HDP Türkiyelilik için aynı zamanda bir referandumdur.

ROJAVA’YI SAHİPLENMEK

Rojava devriminin önünü açacak adımların atılması Türkiye Kürdlerinin diplomatik ve siyasi desteği ile pratikleşir. Zaten Türkiye’nin Ortadoğu tutumu; statüsüz bir Kürd politikasıdır. Bu, Kürdlere karşı zalimane savaşan çetelere verdiği destekle açıkça görülmektedir. Rojava’daki Kürdlerle kardeş olan Türkiye Kürdleri arasında örülen “utanç duvarı” da bunun bir belirtisidir.

Irak Kürdistan’ında yaşanan gelişmeler de Ortadoğu Kürd siyasetinin gölgesinde ilerlemektedir. KDP’nin Rojava halkına, Salih Müslim’e uyguladığı ambargo ve karşılıklı gerginlikler Kürdlerin çıkarına hizmet etmiyor. Bu gerginlik ve Barzani’nin tutumu da Ortadoğu’da yazılan senaryodan bağımsız düşünülmüyor. Yaşanan sorun sadece Barzani partisinin bir siyasetidir. Irak Kurdistan’nın diğer (YNK, Goran, Yekgırtu) partilerinin benimsediği bir tavır olmadığı görülmektedir.

İran Kurdistan’ı da (Rojhilat) yaşanan Kürd yüzyılı ruhundaki gelişmelerden bağımsız kalamaz. Zaten İran, Esad rejimine verdiği destekle açıkça kendini deşifre etmiştir. ABD ile yaşadığı sorunlar onun haline yetiyor. Ancak ne olursa olsun İran’ın yeni lideri Ruhani’nin Kürd çevreleri ile diyaloglarına bakılırsa bazı adımları atacağa dillendiriliyor. İran bugünlerde siyasi suçtan mahkum olan Kürdleri idam etmekle PJAK’la gerginlik aşamasına gelmiştir. PJAK ateşkesi yeniden değerlendireceğini duyurdu. İran’ın Kürdlere saldırma ve Kürd sorununda adım atmaması konusundaki tutumu devam ederse şiddet olayları gündeme gelebilir.

Son günlerde İran, Irak, Barzani, Türkiye, ABD arasında yaşanan görüşme trafiği yeni gelişmelerin olacağına dair sinyalleri veriyor. Ama görüşmeler ne olursa olsun, yeni bir Sadabat Paktı için artık çok geç. Ortadoğu’da bir hayalet dolaşıyor. Mazlum bir halk olan yıllarca işkencelerde zülüm gören, faili meçhullerde öldürülen, zindanlarda çürütülen, siyasi soykırımlarda haksız yere yatan, asimilasyona uğrayan, yerinden edinmiş Kürdler’in hayaleti…

Esasen tüm dünya ülkeleri Kürdler’in bu yüzyılda silahlanıp askeri gücünü oluşturması, Kürdlerin yoğun yaşadığı ülkelerin kürd askeri gücünün görülmesi ile yeni adımların atılmasını mecburi kılıyor. Kürdleri savaşlarla yok etme, bastırma hamlelerinin işe yaramayacağını tüm ülkeler biliyor. Masa başında görüşmeler devam ediyor. Kim ne verebilir hesabı yapılıyor. Bu ülkelerin ne vereceği bir yana Kürdlerin ne istediği de dikkate alınmalıdır.

Ortadoğu’da ve diaspora kürdlerinin siyasi ve serhildan geçmişine nazaran büyük gelişmelerin olduğu görülmektedir. Kürdlerin yüz yıldır esaretleri mağduriyetleri devam ediyor. Kürd ruhen kendi demokratik haklarını elde etmeye hazırdır ve bunun için en güçlü olduğu bir dönemdedir. Bu nedenle içinde yaşadığımız sürece “ Kürdlerin yüzyılı” demek en doğrusudur.

Bu nedenle Kürd siyasetinin, Kürd vicdanının ve  Kürd dostlarının yüzyılların zulmüne uğramış Kürd halkını desteklemeleri için son şansları… Kürdlerin kendi aralarındaki dayanışma, birlik ve tek kader yaklaşımı da özgürlük ve barış getirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
Necip Çapraz Arşivi