Türkiye siyasetinin turnosulu malum Kürtler… 

Söz konusu biz olunca diller kekeme, yürekler leş, düşünceler lal, solda sağda kıyıda köşede birlik olur. Van’ın otlu peynirini, Japonların Suşi’sini, Meksika’nın Taco’sunu, Amed’ın kuzzulqurt’unu da verseniz boş. Zerre-i atomik kuantumik değişmezler bunlar. 

Bu kadar özet yeter ve fazla bile. Daha fazla tanımlama cümlesi kurmaya mecalim yok valla… Kimse de kendini yormasın! Neden derseniz şimdi bol ibretli bir mesele üzerinden konuyu işleyeceğiz.

Tarihin en kıyak kaybedenlerinden Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt seviciliği tuttu da geçen hafta Amed’e geldi. 'Tigris Diyalogları' diye bir toplantı varmış, orada konuşmuş. Kılıçdaroğlu konuşmasında “Güneydoğu” için partisinin yaptığı çalışmalar ve projeleri anlatmış. Anlat anlat bitmez! Daha önceki tüm gelişleri de inceledim. Kemal’ın tarzı hep aynı terane ve preze… Önce sırtına bir egal atar. Sonra faili meçhullerden bahseder, Amed cezaevinden dem vurur, Kürtlere haksızlık yapıldığından bahseder, işi abartıp futuristik söylemlere girer ve hatta Feqiyê Teyran’dan bir dörtlük okuyup oradan oy istemeye kadar bağlayabilen Erdoğan’a doğru hızla ilerler. Ne acıdır ki; gel de görme ki, gör de ölme ki, Ankara veya İstanbul’a gidince her şey eskisi gibi olur. Sorun ekonomikleşir, sadece terör ve birkaç kişinin kandırılması halini alır. Oh mis! Ne güzel… Ha bir de o meşhur “Kürt raporu” var. M.Ö 346 yılında bir kabile tarafından duvarlara kazılarak hazırlan bu rapor, dönemin kralının imzasını taşıyor. Yıl 2014, CHP hala bu rapor üzerinden Kürtlere dair fikir beyan ediyor. Böyle de ilgili bir parti…

Şimdi müsaadeniz ile biz Kemal abênin Amed çıkarmasına bakalım. Ne demiş, ne etmiş, keyfi nasılmış… Xêr için gelmedi tabi! Cumhurbaşkanlığı şeysi için “destekleyin bizi” demeye geldi. Hakkını vermek lazım, bu seferki konuşması bir başka idi. Açık açık “Niye bize de oy vermiyorsunuz. Bir kere de bizi desteklerseniz ölür müsünüz?(ağlama efekti)” diye sordu.

Tabi toplantıda “Herkeşe çay! Şakir’e yok” diyememiş kimse. Kemal’in oy isterken söylediği şeyler ise freni patlamış bir insanın akıl almaz söylemleri … 

Bakalım nelermiş:

a) “Roboski’de bir olay oldu. 34 yurttaşımız öldürüldü. En net olayı takip eden parti CHP’dir. Her olayı sonuna kadar izledik. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabı sorulmadı. Hesabını sormak isteyen CHP’ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum siz sizi savunmayana oy verdiniz”

Gördüğünüz üzere ölmemizin hiçbir değeri yok. 34 insan öldü denmiş ve biz kakıp oy vermemişiz. Yazıklar olsun bize değil mi! Kemal’i ne kadar zor durumda bırakmışız görüyor musunuz? Vicdanını ekmek arasında yemiş birinin akıl dışılığında ancak “Hesabını sormak isteyen CHP’ye bölgede oy çıktı mı?” sorusu görülebilir. Gördünüz işte… Lütfen not edin!

b)” 22 Mayıs 2012’de dil yasakları için kanun teklifi verdik. Dil yasağı mı olur Allah aşkına. Biz bunu savunduk ama yine bize oy çıkmadı”

Bilin bakalım “Kürtçe eğitim ülkeyi böler" diyen kim…

c)”Faili meçhullere dair önerge verdik. Nevruz bayram olsun dedik. Diyarbakır cezaevi müze olsun dedik. Biz hep sizi savunduk. Ama siz ne yaptınız? Koşa koşa AKP’ye oy vermeye gittiniz. Bize oy vermediniz”…

Çarşamba pazarında kurulan iki kuruşluk nimet tezgâhından sanki mal alıyor! Neymiş o kadar şey yapmış ama oy vermemişiz. Sana ne diyelim Kemal. Partin tabela indiriyor sen hala lê lê lo lo kısmındasın. Böyle konuşuyorsun ya, aldığın iki oyu da yakında alamayacaksın! Sen gerçekten sus… 
Böyle saçma sapan oy isteme şekli mi olur. Zamanında MHP bile Amed’te oy isterken senden daha tutarlı idi… Siyaset değil ticarete atıl…