İrfan Sarı

İrfan Sarı

Keşke okusaydım!

Keşke okusaydım!

Bu yazının başlığı ah çekenlerin “keşkelerle” sinelerine yumruk saplayanların havarından geldi düştü.

 

Hani derler ya; “ah keşke okuyabilseydim”, “okusaydım da bir gözüm kör olsaydı”

 

Bu ah çekmeleri, iç geçirmeleri her gün duyarız ve ister istemez biz de etkileniriz.

 

Etkileniriz çünkü bölgemizde yoğunluğu her eve yansıyan bir savaşın içindeyiz. Bu savaşın  geçmişten günümüze izlerini sürdüğümüzde de önümüze eğitimin aksaklığından bir miras düşer.

 

Demokratik laik hukuk devletinin kuruluş anayasasından bugüne değin gelen anayasalarda eğitim hakkının güvencesi söz konusudur. Bu amaçla eğitim yaşı gelen bütün bireylerin anayasal hak olarak okutulması devletin asli görevi olarak karşımıza çıkar.

 

Hakikaten ülkemizde bunun kusursuz işlediğine inanmayanların başında gelenlerden biri olduğumu vurgulamak isterim. Ama hiç unutmadan da söyleyeyim ki kusursuz işlemsi de gereklidir, yoksa anayasal suç oluşmuş olur.

 

Anayasanın vatandaşlara verdiği hakların güvencesi yanında bu hakların anayasa yürütücüleri tarafından aksatılması da suç olarak kabul edilmiştir.

 

Meseleye böyle bakılınca yönetimdeki bürokratın ve siyasi idarecilerin anayasayı ihlal ettiğini söylemek mümkündür. Çünkü gerek bölgemizde ve gerekse ülkenin dört bir yanında tezatlarla dolu bir eğitim çarpıklığını görmekteyiz. Hem fiziki anlamda, hem teorik anlamda hem de pratikte sergilenen eğitim ve öğretimin yansımaları iç karartıcıdır.

 

“ÖSS” “OKS” “ÖYS” ve adını bilmediğim bir sürü bu kısaltmalar gibi akla hayale sığmayan haksızlıklarla, kolejlerde eğitilenlerle Anadolu"daki okullardan mezunları yarıştırıyorlar.

 

Ve bunlar bu ülkedeki adaletsizliğin boyutunu fazlasıyla gösteriyor.

 

Adı konulmamış bu savaşın harcamalarına ve bizden alıp götürdüklerine bakarsak anlayacağız ki eksik yanımızı kusursuz diriltmeliyiz. Ülkenin kanayan bu yarasına merhemi çalmak, bu ülkenin asli vatandaşlarının vazifesidir.

 

Bir ülkenin parlaklığı, o ülkenin bilimsel faaliyetlerinin gelişmişliği ile doğrudan ilintilidir. Buna inanarak bakıyorum.

 

Bu bilimsel faaliyetleri yürütmekte olan yüksek öğretim kurulunun (YÖK) bu çağda dahi türban gibi boş gündemlerle uğraşması ve anadil gibi son derece hak bir durumu önemsememesi eğitimin içinde olduğu durumun resmi değil midir?

 

O halde yurtseverlik bu noktada harekete geçmelidir.

 

“Türbanlılar girsin mi, girmesin mi?” sorularında bocalayan bilim merkezlerinden mezun olmanın ne önemi var diyebiliriz belki, belki de buradan çıkanlar işsiz ordusu diyebiliriz. Ama unutmamalıyız ki bu bilim akademileri içi dolu olana kadar çaba sarf etmeliyiz.

 

Devleti oluşturan birey topluluğu olarak sınırsız sorumlu hissetmeliyiz kendimizi.

 

Belki bütün bu olumsuzluklardan etkilenen çocuklarımızın okumaları için vereceğimiz üç kuruşumuz yoktur ama onlar için yapacağımız bir okula yüreğimizle destek olmalıyız.

 

Ve bilmeliyiz ki savaşın durması, kanın durması için aydın, ilerici bilimi önemseyen içinde kini, nefreti söken insanlara ihtiyacımız var. Bu ihtiyacımızda bu okullarda okuyacak çocuklarımızın elinde.

 

Not: Yüksekova"daki lise yapımı için yürütülen kampanyaya dair bir makaleydi. Bu bağlamda ilgili bankanın hesap numarası aşağıdadır.

 

05000129 (Yüksekova Halk Bankası)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
İrfan Sarı Arşivi