Amerikalı gazeteci James Foley’in video mesaj ile katledilişi tüm dünyaya izlettirildi. Günlerdir de tartışılıyor. Sosyal medya yolu ile amaçlarına fazlası ile ulaşan ve propagandasını/kitlesini bir korku imparatorluğu yaratarak sürdüren IŞID, diğer yandan da Kürt kıyımına aralıksız devam ediyor.

Yine günlerdir ulusal/uluslararası basından takip etmeye çalışıyorum. James Foley cinayeti her açıdan işlenirken; üzerinde en çok durulan şey olayın gelişim seyri, bir sonuç olarak bu durumun geldiği boyut/vahşet yerine gazetecinin boğazını kesen sapkının ses tonu ve kim olduğu, İngilizcesinin neden bu kadar düzgün olduğu oldu. Hala bu konu bir sosyal eğlence olarak, bir merak totemi etrafında fenomenleştirilen katil olgusu ile işlenmeye devam ediyor… Neymiş şivesi Londra’da kaldığına işaret imiş! Neymiş ses tınısı bilmem hangi yakanın ses tınısını andırıyormuş…

En son Pazar günü bir haber çıktı. İngiliz “The Times “ gazetesi, devlet kaynaklarına dayandırarak geçtiği haberinde, İngiliz gizli servis elemanlarının, James Foley'in kafasını kesen kişinin Abdel Majed Abdel Bary adlı bir İngiliz vatandaşı olduğunu belirledi. Bu şahıs rap müzik ile uğraşıyormuş…

Bu bir algı yönetimi! Gerçek sorun ile uğraşılmıyor. Gerçekler örtbas ediliyor. Yüz başka tarafa çeviriliyor! 

ABD ve İngiltere kendi eli ile yarattığı ve kontrol etmeye çalıştığı bir katil ordusunu; azdırılan, yeniden icat edilip rızası satın alınan toplumun genleri ve tatmini için medya araçları/söylemleri ile oyalıyor. Binlerce kişi Avrupa’dan bu vahşet ordusuna katıldığı biliniyor. Bunları önlemek yerine magazin kültü etrafında bir dünya çiziyorlar. İŞİD’in kendileri olduğu saklanıyor. Kavramlar ters yüz ediliyor. Tıpkı Hristiyanlığın ilk evrensel kilise şurasında yapıldığı gibi…  Şura 325 yılında imparator Konstantin’in çağrısıyla Nicea(İznik) şehrinde toplandı. Şuranın sürdüğü üç ay boyunca, üç yüz piskopos sapkınlıkla mücadelede gerekli olan bazı dogmaları onayladılar ve “sapkınlık” sözcüğünün bundan böyle “hata” anlamına gelmesine karar verdiler.

4.yy’dan 21.yy’a girilirken piskoposların ruhunu dirilten biri çıktı. Yeni başbakan Ahmet Davutoğlu… İnsanlık dışı katil ordusu İŞİD için “Onlar terör örgütü değil, öfkeli bir grup genç diyen” Davutoğlu’nun sapkınlığı nasıl hata olarak gizlediğine, gösterdiğine dikkat edin lütfen. Kendisi de diğerleri gibi aynı şeyi yapıyor! Toplum nezdinde bir ergen tayfası, biraz eğlenen gençler olarak gösteriyor onları. Öfkeli olan hata yapar demeye getiriyor. Katile katil demiyor! Çünkü siyaseti bunu gerektiriyor. İŞİD bu vahşeti tezgâhlayan devletlerin basit bir maskesidir. Yer yer maskelerini çıkarıp göstermekten de kaçınmazlar.

Örneğin İŞİD bugünkü tüm cinayetlerini Allah adına yaptığını söylüyor. Onun yolu için amaçlarına uygun davrandıklarını ifade ediyor…  Bu yeni bir argüman değil! Ortadoğu’da her kanlı pazarda görücüye çıkarılan alıcısı en bol argümandır. Bunları sadece IŞID kullanmaz, ihtiyacı olan herkes arsızca kullanır… 

Biraz geriye gidersek… 

ABD’nin 33. Başkanı Harry S. Truman’ın Hiroşima’ya atılan bombadan birkaç gün sonra radyoda yaptığı bir konuşma var… Aynen şöyle diyor: “Bu bombayı düşmanlarımıza değil de bizim elimize verdiği için tanrıya müteşekkiriz, onun yoluna ve amacına uygun kullanımında da bize rehberlik yapması için ona dua ederiz”

Hal böyle olunca olup biten Kürt Hiroşimaları görmezlikten geliniyor. Aslında İngiltere, ABD ve destek sunan tüm diğer devletlerde cinayetler için sunulan sebeplerin destekçisi. Çünkü bir yarık açmak zorundalar, çıkarları gereği ya petrol ya siyaset ya sömürgecilik ya para o yarıktan oluk oluk akmalı onlara. Haliyle onlar bazen öfkeli gençler bazen rap yapan Londra gençleri olurlar…