İbrahim Genç

İbrahim Genç

Kadınlar ne isterler?

Kadınlar ne isterler?

Bugünlerde dünyanın her yerinden kadınların rengarenk giysiler içinde farklı dillerde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları yansıyor objektiflere. Özellikle özgürlüğü çalınmış halkların kadınları bir başka coşkulular. Efendilerine itaati emredilip iradelerine ket vurulmak istenen kadınlar bir başka sahipleniyorlar 8 Mart’ı. Tabii kadına şiddetin bugünlerde bile durmadığını da belirtmeliyiz. Öyle ki kimi yerlerde polislerin kadınlara saldırısına şahit olduk ve son olarak da İstanbul’da Bursaspor taraftarının 8 Mart dolayısıyla toplanmış kadınlara saldırısına… Kadınlarına bile böyle saldırıp linç edebilecek psikolojiye sahip bir toplumun geleceği olabilir mi?

İşte bu şartlar içinde erkeğin kadına yönelik ciddiyetsiz ve çoğu zaman alaycı yaklaşımı, kadının ne istediğine yönelik ciddi düşünmeyi engelliyor. Oysa erkeğin ilk öğretmeni olan kadın; kimi zaman bir annedir, kimi zaman bir abla, bir eş… Bu sebeple de erkeğin olmazsa olmazıdır. Her erkek, kadınsız mutsuzdur; ama erkek öyle bir toplumsal koşullanmaya uğramış ki bunu itiraf etmeyi bir eksiklik sayar. Bütün bunlar bir yana kadınların ne istediğini çok net bir şekilde anlatan bir öyküyü anlatmak isterim.

Rivayet odur ki Kral Arthur, bir savaşta esir düşmüştür. Bir kralın bir kralı öldürmeyeceği kaidesi gereğince olmalı ki karşı tarafın kralı, Kral Arthur’a bir soru soracaktır. Kral Arthur’un yaşaması ya da ölmesi bu soruya cevap vermesine bağlıdır. Nasıl bir soru ki karşılığında bir hayat alınacaktır? Görünüşte çok basit ama algısı ve duyuşu kapalı biri için zor bir soru sorulur: Kadınlar ne isterler? Evet, bunca toprağa ve insana hükmeden Kral; Kadınlar ne isterler? Var git, bir yıl süren var; ya cevabını bul ya da hayatını sonlandır…

Ülkesine dönüp bu sorunun cevabını arar Kral Arthur. Bilim adamlarını çağırır; tatmin edici bir cevap alamaz. Görmüş geçirmişlere danışır; lakin bir cevap bulamaz. Tam bu sırada duyar ki sorunun cevabını yaşlı mı yaşlı, çirkin mi çirkin, tiksindirici mi aynen öyle bir cadı bilmektedir. Koşar cadının yanına; lakin cadının bunun karşılığında bir isteği vardır: Kral Arthur’un yakışıklı ve en yakın arkadaşıyla evlenmek. Lakin Kral Arthur, bunu kabul etmeyerek çaresizce sarayına döner. Bunu duyan yakışıklı şövalye, Kral Arthur’un yanına koşarak hiçbir şeyin onun yaşamından daha önemli olmadığını söyleyerek cadının şartını kabul etmesini ister. Böylece Kral Arthur, cadıdan aradığı şu cevabı alır: Kadınlar daima kendi özgür iradeleriyle karar almak isterler!

Sonunda Kral Arthur kurtulmuştur; fakat fedakar dostu, şövalyesinin hayatı kararmıştır. Öyle iğrenç yaşlı bir cadı ki bu, yemek yerken kusar, tükürür ve her türlü rezilliği yapar. Evlendikleri gün bile iğrenç davranışlarda bulunmuştur. Böyle biriyle nasıl geçecek bu şövalyenin yılları? Neyse ki sıra gerdek gecesine gelmiştir. Şövalye istemeye istemeye odaya gider ama ne görse beğenirsiniz? Odanın ortasında dünyanın en güzel kadını durmaktadır. Şaşırır şövalye ve “Sen kimsin?” diye sorar. Karşılığında ise “Ben biraz önce kendisiyle evlendiğin yaşlı cadıyım” cevabını alır.  Şövalyenin şaşkınlığı devam ederken güzel kadın "Ben evlendiğin cadıyım. Ancak gündüzleri son derece çirkin ve geceleri son derece güzel olurum. Ya da gündüzleri son derece güzel veya geceleri son derece çirkin olurum. Nasıl gözükeceğime sen karar vereceksin" der. Bunun üzerine biraz düşünen şövalye "Nasıl olmak istediğine sen karar ver lütfen. Ben senin her haline karşı saygılıyım." cevabını verir. Öyle ya “Kadınlar daima kendi özgür iradeleriyle karar almak isterler”di. Bu sebeple cadı da "Sen bana seçme özgürlüğünü verdin ve beni kısıtlamadın şövalyem. Bu yüzden ömür boyu yanında güzel ve saygılı biri olarak gözükeceğim" der ve ömür boyu sürecek bir mutluluk yaratırlar.

Son sözü hisleri de sevgileri de en içten olan şairler adına bırakalım da Nazım Hikmet söylesin. Onun şiirinde belki kadının dünyamızı nasıl sardığını anlarız.

Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde
Yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir
Harman yerinde dokuz zilli
Köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek,

ne ayal, ne vebal
O benim kollarım bacaklarım.
Yavrum, anam, karım, kız kardeşim
Hayat arkadaşımdır...

İbrahim GENÇ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İbrahim Genç Arşivi