M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

IŞİD, Rehine ve Kürdler

IŞİD, Rehine ve Kürdler

IŞİD çeteleri Irak ve Suriye’de Kürdlerin canını yakmayı sürdürüyor. Ne hikmetse Suriye’de kıyamet koparken komşu ülkeler, Birleşmiş Milletler, ABD ve Avrupa Topluluğu susarak Rojava’da IŞİD üzerinden Kürdlere yönelik son derece çirkin bir senaryo sahneye koyuyorlardı. IŞİD’in Kobani saldırısı bir planın parçası olarak mükemmel işletiliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı basın sözcüsü  Fransa Hava Kuvvetleri savaş uçakları Irak’ta IŞİD’e ait bir lojistik depoyu tamamen tahrip ettiğini açıkladığı saatlerde IŞİD bütün gücü ile Rojava’da Kobani’ye saldırdığı için yüzlerce köyden binlerce Kürd Türkiye’ye doğru canını kurtarmak için çoluk, çocuk, kadın, yaşlı göç ederken dünya 3 maymunları oynuyordu.

Aynı hava saldırısından bir gün sonra Kobani saldırısı ve Kürd göçünde zamanlaması manidar şekilde aylardır rehin alınan 49 Türk Kurtarıldı. Rehinelerin kurtarılması tabii ki hepimizi sevindirdi. Ama Rojava Kürdleri üzerinde pazarlık sonucu olmuşsa bunun vebalı da sonucu da ağır olur. Zira kimse IŞİD hava saldırılarında rehineler zarar görebilir endişesi ile bırakıldıklarını ileri sürmesin. İnsanları vahşice öldüren IŞİD neden böyle bir şey yapsın?

Erdoğan operasyon diyor, dünya medyası bırakıldı diyor. Anlaşılmayan gizli şeyler olduğu açık. Türkiye, Fransa, ABD, arasında nasıl gizli bir anlaşma yapılmış da Irak havadan bombalarken Suriye IŞİD için güvenli bir bölge haline getiriliyordu. Tam da bu süreçte IŞİD Rojava’da Kobani’ye saldırtarak yüzlerce köyü boşaltılıp binlerce Kürd göç ettiriliyordu.

MHP lideri Bahçelinin dediği gibi gizli kapılar arkasında neler vaat edildi? IŞİD ile hangi gizli pazarlıklar yapıldı? ABD ve Avrupa’da medyaya yansıdığı gibi rehineler için Suriye Kürdleri ve Kobani feda mı edildi? Bu pazarlığın doğruluk payı neyse kokusu çıkacak.

Kobani büyük göçü ile yaratılan yardım ve kurtarma operasyonları Kürdleri kurtarmak değil de planın parçası mıydı? 36 saat Kürdler sınırda bekletildikten sonra ani bir kararla tel örgülerin açılmaları rehineleri alma operasyonunun bir parçası mıydı?

ABD’de Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice “"Suriye'de İŞİD’E karşı harekete geçmeye hazırız, ne zaman ve nasıl olacağına biz karar vereceğiz" açıklaması Kürd tepkisini düşürmeye, rehine operasyonuna yönelik miydi? Kafalarda o kadar çok soru var ki Ortadoğu’da Kürdlerin geleceği üzerinde hangi pazarlıkların yapıldığı tam bir muamma.

Cumhurbaşkanı François Hollande Elyesee sarayındaki basın toplantısında havadan Irak ordusu ve Peşmerge’ye destek olacaklarını, Suriye’ye müdahale etmeyi düşünmediklerini açıklıyordu. Bu açıklama Rojava Kürdlerinin 3 yılda elde ettikleri demokratik özerkliğe IŞİD eli ile son vermek anlamına mı geliyordu?  

Suriye’de kıyamet kopuyor kısmen durulmuş vaziyetteki Irak’a müdahale ediliyor. Niçin? Neden? İŞİD’e Suriye’de güvenli saha açarak Rojava üzerine sürmek için mi? Kürdler kısmen olsun Suriye’de özgürlük elde edecekleri anlaşılınca planın çarkları saat gibi işletildi. ABD , AB, Türkler ve Araplar Kürdler nefes aldırmama kararı mı aldılar? İŞİD’İ onlar yarattı ve onlar yönetiyor, onlar yönlendiriyor ve onlar Kürd halkının üzerine saldırtıyor.

Nereden mi biliyoruz? İŞİD’İN elindeki son model silahlar, tanklar, toplar ABD ve AB ürünü değil mi? Hani ABD ve AB insansız hava uçakları Irak ve Suriye’de yerdeki karıncanın hareketini izliyorlardı. IŞİD önce Musul ve Irak’ı binlerce militanı ile işgal etti sonra Şengal’a yönelerek Ezidiler’e karşı soykırım yaparken o yerdeki karıncaları gören gözler nasıl binlerce IŞİD çetesi, tank, top, zırhlı araç ve modern silahlarını görmedi? Aynı şekilde son iki haftadır Irak’tan Suriye’ye geçen ve Kobani’ye saldıran IŞİD çetelerini de görmedikleri gibi.

IŞİD saldırılarının amacı bellidir. Türkiye’nin rehine gerginliğini ortadan kaldırmak, Sünni Arapların gönlünü almak ve Rojava’da Kürdlere değil devlet kurdurtmak özerklik dahi verilmesinin önünün kesilmesi için emperyalist faşist egemen güçler ve onların uşağı ülke ve yöneticileri işbirliği ile Kürdler üzerinden sahneye konan çok büyük bir oyun oynanıyor.

Kürdlerin yeniden bir yüz yıl daha Arap, Acem ve Türklerin esareti altında yaşamaları için başı ABD, Fransa ve İngiltere’nin çektiği güçler yüz yıl önceki projesini aynen sahneye koyuyorlar. Şii ve Suniler için yeni devledcikler oluşturulacak ama bu projenin içinde Kürdler yer almıyor, almayacak. Almayacağı Kobani olayı açık seçik gösterdi. Kobani ve çevresinde göç eden Kürdleri 36 saat Türk sınırda bekleterek içeri alınmamaları bunun kanıtıydı. 3 yıldır Suriye’den milyonlar göç gelirken “tampon” kelimesi aklarlına bile gelmeyenlerin Kürd göçü ile “tampon” bölgeyi gündeme getirmeleri niyetini ortaya koyuyordu.  

Plan o kadar kurnazca uygulanıyor ki; Özgür Suriye Ordusu da Kürd güçleri alevlenip, YPG yeterince yorgun düşüp, kayıplar verdikten; yüzlerce köy İŞİD’İN eline geçtikten sonra Kobani halkına destek için günler sonra yardıma gideceğini açıklıyordu.

Düşünebiliyor musunuz dünya medyasının tamamı IŞİD güçlerinin bir çok ülkeden toplama güç olduğunu söyleyip duruyor. Ne hikmetse bu toplama güç öylesine örgütlenmiş, eğitilmiş ve silahlar ile donatılmış ki; ABD, AB, Birleşmiş Milletler bu çetenin kısa zamanda yok edilemeyeceği, yıllarca sürecek bir savaşla ancak baş edileceğini medyaları aracılığı ile dünya toplumuna şırınga ederken aynı zamanda Kürdlere gözdağı veriyorlar.

Saldırıların olduğu günlerde HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Mecliste düzenlediği basın toplantısında IŞİD’in savaş gücü ve Kürdleri bekleyen tehlikenin ip uçlarını veriyordu.

Sayın Çelik diyor ki : “Yüzyıllardır devletler birbirleri ile savaşırken, şimdi onların taşeron örgütleri birbirleriyle savaşıyor. Kim dost, kim düşman belli değil; karmaşık, çıkara dayalı ilişkilerde, bugün dost olan yarın düşman olabilir.

Bu karmaşık yapı içinde Türkiye kirli savaşın bir tarafı. ABD, 4 yıldır Suriye'de olup bitene seyirci kaldı, IŞİD vahşeti kontrol edilemez noktaya gelince bir şeyler yapıyormuş gibi yapıyor. Ancak Türkiye'nin hala sessiz kalması izaha muhtaçtır” derken; o izahat 49 rehinin burnu dahi kanamadan kurtarılması ile su yüzüne çıkıyordu.

Yine Çelik’in “IŞİD olarak bize pazarlanan, sadece, tek başına cihatçı militanlardan oluşmamaktadır. İŞİD’İN savaşan gücünün ağırlıklı olarak, 1990'lı yılların kulak kesen, burun kesen Türk özel timcilerinden oluştuğu ve özel timlerin Musul'da aylardır konumlandığı, otellerde ya da daha güvenlikli alanlarda misafir edildiği, Musul'un işgalinden Mahmur'a, Mahmur'dan Şengal’a, Kobanê kuşatmalarının bizatihi akıl hocaları ve komutanlarının bu özel timler olduğu, sayılarının da 2 bin civarında olduğu söylenmektedir” dedi.

Doğrusu ilginç ve de korkunç bir iddia ve itham. Hükümet ve Başbakan rehineler de kurtarıldığına göre bu ithama ve IŞİD’e karşı bundan sonra nasıl bir yol ve strateji işleyeceği merak konusu. NATO müttefikleri ile imzalamadığı anlaşmaya imza mı koyacak, yoksa MHP Genel Başkanının iddia ettiği gibi IŞİD ile yaptığı gizli anlaşma ile bir çeteyi Türkiye Devleti ile eşit düzeye getirip suya sabuna dokunmayacak mı soruları sorulurken açıklama geldi. IŞİD Takva Haber aracılığı ile yaptığı açıklamada “İki devletin karşılıklı masaya oturması sonucu mutabakata vardık” derken Bahçeli’nin endişesini doğruluyordu.

Sayın Çelik: “Türkiye Suriye hattında bir demiryolu hattı var. O demiryolundan özel timler için tanklar, toplar ve füzelerin aktarıldığını ilgili kaynaklar söylemektedir. Türkiye'nin IŞİD'e karşı operasyona katılmamasının altında yatan gerekçe, Rojava devrimini baltalamak, engellemek, her ne kadar ülke içinde demokratik çözümden yana gözüküyorsa da Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözmektir" diyor.

Rehineler kurtarıldığına göre yenilir, yutulur olmayan bu iddia ve ithamlara hükümet ne der; süreç, barış, Rojava, IŞİD saldırıları, Kürd göçü ne hal alır birileri seyredebilir. Peki ya Kürdler neyi bekliyor? TV ekranlarında sadece vahşeti mi seyir edecekler? Her şey silahla mı çözülür sanıyorlar. Silahlı mücadele edenler ediyor. Peki ya Türkiye Kürdleri ne yapıyor? En basitinden 5 milyon Kürd işini, gücünü o çok önem verdikleri malını, mülkünü bir an göz ardı ederek Suriye sınırına yürüse, dünyayı ayağa kaldırmak için haykırsa fena mı olur.

Kürd halkı toplumsal başkaldırı, sivil itaatsizliğin ne olduğunu bilmiyor mu? Kobani dirilişini anlamıyor mu? Kobani düşerse Kürdlerin geleceği ne olur kestiremiyor mu? Bugün için tek çaresi birliktir. Bir gün sıra kendilerine geldiğinde uyanmak isteseler de o gün çok geç olmuş olacak anlamıyorlar mı, görmüyorlar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi