İbrahim Genç

İbrahim Genç

Irak Seçimleri, Kerkük’ün Kürdistan’a Bağlanması ve Türkiye

Irak Seçimleri, Kerkük’ün Kürdistan’a Bağlanması ve Türkiye

30 Nisan Irak genel seçimleri, Ortadoğu ve Irak özelindeki sorunlarla birlikte düşünüldüğünde bölgede bir dönüm noktası olacaktır. Çünkü Irak’ın Anbar, Selahaddin, Diyala ve Felluce gibi bölgelerinde El Kaide gibi unsurların etkinliğinin artması, Maliki’ye karşı duyulan güvensizlik ve Maliki’nin otoriterleştiği iddiaları ve Bağdat-Erbil arasındaki çelişkilerin nasıl bir sonuç doğuracağı merak ediliyor. Özellikle Bağdat-Erbil arasındaki petrol ihracatı ve bütçe gibi sorunların yanında artık Kerkük ve Musul gibi tartışmalı bölgelerin Kürdistan Bölgesi Yönetimi(KBY)’ne bağlanması tartışmaları da yükselecektir. Bunun bir nedeni de son aylarda hem KBY Başkanı Mesud Barzani hem de KBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan” çıkışlarıdır. Ki hiçbir Kürt’ün, şu durumda Kerkük’süz bir bağımsızlığı kabul etmesi mümkün görülmüyor. Bu noktada genel seçim sürecinde Neçirvan Barzani’nin “öncelikle ekonomik bağımsızlık” şiarını ön plana çıkarması da Kerkük’e işaret etmektedir.

Kerkük’ün Irak petrol üretimindeki payı düşünüldüğünde sadece Kürtlerin değil, büyük bir paradigma değişikliğiyle KBY ile ilişkiler geliştiren Türkiye de Kerkük’süz bir Kürdistan’a rıza göstermeyecektir. Çünkü Türkiye, KBY’deki yer altı zenginliklerden birincil anlamda yararlanmak istiyor. Bunu, mezhepsel ayrılıklar ve bölgesel stratejik ayrılıklardan dolayı Maliki üzerinden yapamayan Türkiye, en kolay yoldan KBY üzerinden başarabilir. Kerkük’ün zenginliklerine dönecek olursak, bugün KBY’de 16 bin metrekarelik bir alanda her ne kadar 55 yabancı şirket petrol çıkarsa da Kerkük tek başına büyük bir kazanç kapısıdır.

Çünkü Irak petrollerinin % 25’i, üretimin de %40’ı Kerkük’te gerçekleştiriliyor. Öyle ki 2000-2001 döneminde Irak’ta üretilen  2,5 milyon varil petrolün sadece 1 milyon varili Kerkük’ten çıkarılmıştır. Bunun yanında diğer bölgelerde çıkarılan petrolün maliyeti varil başına 15 dolar iken Kerkük’te bu, sadece 1,5 dolardır. Bu sebepledir ki Kerkük, maliyeti en düşük ve kalitesi en yüksek petrolün olduğu bölge olarak değerlendiriliyor.

19. yüzyılın sonlarında Şemsettin Sami’nin yazdığı Kâmûsu’l-A’lâm adlı eserin Kerkük maddesinde de “ahalisinin 4/3’ü Kürt ve küsürü Türk, Arap vs.dir.” denildikten sonra “Civarında tuzlu sularıyla, maden suları ve petrol çoktur (…) Merkez ilçenin kuzeyinde zengin petrol kuyuları bulunup halk gaz gibi yakmak için alır” sözleriyle Kerkük’ün zenginliğine vurgu yapılır. Bu sebepledir ki geçmişten bu yana Kerkük; Türk, Kürt ve Araplar tarafından sahiplenilmiştir. Bugün de bu mücadele 30 Nisan genel seçimlerle birlikte il meclis seçimi ve valilik seçimleri konusunda da sürmektedir. Kerkük, kendisine bağlı ilçe ve köylerle düşünüldüğünde Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu bir kenttir. 19 Mart 2003’ten önce Kürtlerin kontrolünde bulunmadığı için KBY’ye  bağlanmayan Kerkük için Irak anayasasının 140. maddesine göre 2007’de bir referandum yapılması öngörülüyordu. Fakat istikrarsızlık, güven sorunları ve diğer halkların sürekli engellemeleri nedeniyle referandum yapılamadı. Bu anlamda 30 Nisan seçimleri, 2007’den bu yana ilk defa Kerküklülerin kendi il meclis üyelerini seçmeleri açısından önem arz etmektedir.

Buna göre 30 Nisan’dan sonra Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi konusunda adımların atılması beklenebilir. Daha da geçmişe gidersek; Haziran 2013’te KBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin, Temmuz 2013’te de KBY Başkanı Mesud Barzani’nin Bağdat ziyareti ve daha sonrasında Irak Başbakanı Maliki’nin Kürdistan Bölgesi’ni ziyareti dikkat çekicidir. Bu karşılıklı görüşmeler neticesinde iki sonuç ortaya çıkmıştır: Birincisi Maliki’ye üçüncü dönem başbakan olma yolunu kapatan yasa iptal edilerek Maliki’nin önü açılmıştır. İkincisi de ve dikkat çekici bir şekilde aynı günlerde Irak Yüksek Federal Mahkemesi, 2008’de çıkarılan Irak İl Meclisleri Seçim Yasası’nın 23. maddesindeki 1 ve 2. maddeleri iptal etmişti. Bu da beraberinde Maliki – Barzani karşılıklı anlaşmasını akıllara getirmiştir. Söz konusu 23. maddenin 1. fıkrası il meclis seçimlerinin yapılmasını geciktirirken, 2. madde ise nüfus çoğunluğuna bakmadan etnik gruplar arasında %32’lik bir yönetim dağılımını zorunlu kılarak Kürtlerin aleyhine bir durum yaratıyordu. Bu durumda Kürtlerin Kerkük il meclisinde çoğunluğu sağlaması, Kerkük’ün statüsü konunda Kürtlerin işine yarayacaktır.

Bunun yanında KBY petrollerinden istifade etmek isteyen Türkiye’nin de Kerkük ve Musul’un KBY’ye bağlanmasını onaylayacağı söylenebilir. Ki 2011 itibariyle ExxonMobil gibi bir petrol devinin de yatırımlarını KBY’ye kaydırması ve Türkiye’yle imzaladığı anlaşmalar gereği Kerkük ve Musul’a bağlı bazı tartışmalı bölgelerde de petrol kuyuları açması buna işaret etmektedir. Son tahlilde bağımsız bir Kürdistan, bu olmazsa da konfederal bir Kürdistan, Türkiye’nin ekonomik çıkarlar üzerinden arzulayabileceği bir durumken Kerkük petrolleriyle dünyada petrol üreten ülkeler içinde ilk üçe girecek bir Kürdistan, Türkiye’nin kabulüdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İbrahim Genç Arşivi