İrfan Sarı

İrfan Sarı

İki bin on beş haziranı

İki bin on beş haziranı

sür geceye imgeleri

karanlıkta sadece cinayet işlenmez çünkü

sevişilir

devrim de yapılır

 

bin kere felsefe yapsak da

türkü okumak gibisi yok

ama

boynunda geçmişten kalma bir kolye ile

deniz çok iyi gelir

 

bulutların teni

rengi bulutların

kapatmalı gözlerini

üstelik hayatımızda bir çok şey oldu

bir kız gerdanından öpüldü

mesela eskidi elbiseler

küçüldü

bir numaralı terörist oldu akıllı çocuklar

bol aramalı

bol kaçmalı

ve en çok aşıkken çirkin herifler tarafından kurşunlandı

 

sırtından vurulmuş bir tatla kanları aktı topraklara

çilek kokusunda gülücükleri gömüldü dünyanın gözlerine

bilsen aşk

böyle böyle öldürülürdü

 

ağır hastalıklı idi insanlıkları

mavi kuşların uçmadığı yürekleri vardı

toplayıp bir kafese sokacak kadar değildi varlıkları

 

çünkü biz yalnız ve yoksul köy gecelerinde

kuru ot yakıp gökyüzünü ısıttık

sakızımızı sırayla çiğnemişliğimiz vardır

bulaşırsa bizden

ancak aşk bulaşır

 

üstümüz başımız duman

felaket ay gecelerini

yaşamışız

 

ama güneşte yanan yaramızı

toz toprakla dolduran rüzgarlardan geçmişiz

nesli kuş

akbabalar dahi kıyamamış güzelliğimize

 

toprak ağıt çağını yaşarkendi 

hikayesi dikenli tellerle yırtılmış

çocukların

iğne iplik diktiği şiirler okuyoruz

 

belli ki

daha önce bizi görenler

bir daha görecek

değeri sevdalar eder bakışımızı

yüreğimizi

gülüşümüzü

 

haziran kız

belli ki bir daha görecek bizi tarih

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Sarı Arşivi