İrfan Sarı

İrfan Sarı

Her şey mi ucube

Her şey mi ucube

Başbakan istedi diye ülkenin bürokratları yemedi içmedi o heykeli yerinden sökmek için hizmet yarışına girdi. O heykeli oraya diken de bu ülkenin yönetimiydi ve o heykeli oraya dikmek içinde yine bu bürokrasi aynı canhıraş yalakalığı yapmıştı muhtemelen.
 
Evet, bu ülkede “dayısının memuru” olan bürokratlar var. Hangi yönetim gelirse gelsin onlar değişmez yalakalardır. İnsan olma erdeminden uzak tutumla kim ne derse desin kabul eden bu bürokrat kesim sözüm ona “ekmek derdindedir”
 
Anlaşılan o ki yalakalığın adı “ekmek derdi” olmuştur. Hatta bir kesim bunun adına vatanperverlik bile diyor.
 
Bu bir kenara bu ülkede başbakan istedi diye heykeller yıkılıyor.
 
Bu ülkede başbakan istedi diye gereği yapıldı bazı şeylerin.
En bariz örneği Kürt meselesinin giderek çözümden uzak tutumlarla, söylemlerle “kadında olsa, çocukta olsa gereği yapılacaktır.” ifade edilmesidir.
 
Çocukların gözaltına alınma yaşı 10 a indi. 60-70 yaşındaki kadınlar yani anneler ayaklar altına alındı, yerde sürüklendi, dövüldü, tekmelendi.
 
Bu ülkenin kasasından heykelin yıkımına harcanan para elbette ki başbakanın cebinden çıkmıyor.
 
Yine içeriye atılan çocuk onun çocuğu değil, tekmelenen kadın onun anası değil.
 
Onun için tuzu kuru.
                           
Dikkat edildiyse “Kadında olsa, çocukta olsa gereği yapılacaktır.” Sözünü sarf ettiği günden beridir başta Kürtler olmak üzere emek güçlerine ve öğrencilere karşı polisin almış olduğu tutum devlet kurumlarının neredeyse hepsinde kendini gösteriyor.
 
Talimat üstüne talimatla Kürtlerin seçtiği siyasetçileri gözaltına alıyorlar.
 
Üniversite giriş sınavları deşildikçe kokmaya başladı.
 
Siyasetin kalan onuru da birbirlerine küfür etmekle yitti.
 
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
 
İthal Angus’lar, kaçak et derken halkın sağlığına göz diktiler.
 
Özel hastaneler mantar gibi türedi.
 
Kolejler, özel okullar, dershanelerle eğitimi kimi ideolojilerin kapital getiri merkezleri haline getirdiler.
 
Geleceğini kararttığı çocukların kimisine de yaşama şansı vermediler. Ya kışladan gelen bir mermi ya da bir polisin attığı gaz bombasının kovanıyla hayattan kopardılar.
 
Başbakan istedi diye bir ülkede kaldırılan heykele böylelikle üzülmeye fırsat olunmuyor.
 
Ülkenin kasasından para gitti diye hayıflanmıyor insan.
 
Ya o paralarda silaha, kurşuna verilseydi.
 
Ya o parayla da çocuklar öldürülseydi.
 
İyi ki böyle oldu diyesi tutuyor insanın…
 
Ya o insanlık anıtının yıkımına harcanan para insan öldüren taşeron katillere verilseydi.
 
Neyse ki olmadı ve o taş heykel başbakan istedi diye yıkılmaya başlandı yarın bir gün hikayesi de kapanır.
 
Ama barışın-demokrasinin inşası için emek verenlerin özgürlüklerinden olması ya da hayatlarından olması unutulmaz.
 
Vur! Kır! Yık! Tut! Tutukla!
 
Talimatlarını yerine getiren kamu görevlileri acaba
 
Vurma! Kırma! Yıkma! Tutma! Tutuklama!
 
Talimatlarını da bir gün yerine getirir mi?
 
Yoksa yağdanlıkları delinir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
İrfan Sarı Arşivi