Bedri Çallı

Bedri Çallı

Hemodiyaliz süreci ve yaşananlar

Hemodiyaliz süreci ve yaşananlar

1999 yılına kadar, Hakkari genelinde yaşamlarını sürdüren Hemodiyaliz hastalarının üç tane seçenekleri vardı. 1) haftanın üç günü Van iline gidip makineye bağlanacak ve ardından dönecekti. Yani yaşamı boyunca hayatı Van yolunda geçecekti. Hatta 1998 yılında babasını Hemodiyalizden alarak Van ilinden geri getiren, 18 yaşında bir genç kaza geçirerek rahmetli oldu. 2) İmkanları olanlar evlerini Hakkari’den götürmeleri gerekiyordu. ki o zamanlar yaptığım araştırmalar sonucu evlerini Van iline götürenler vardı. 3) imkanı olmayanlar, evinde eziyetli bir süreci göze alıp ölümü bekliyorlardı. ki ben buna da şahit oldum. Yol parası bulamayan ve düzensiz makineye bağlananları da gördüm. 2004 yılında doktor yokluğu ve daha bir çok nedenden dolayı bakımsızlıktan kısa bir sürede 6 tane hemodiyaliz hastası hayatını kaybetti. 1997 yılından başlayarak 1998 yılı sonlarına kadar bu sorunu her platformda sürekli olarak dile getirmeye ve ilgililerin dikkatlerini bu konuya çekmeye çalıştım. 1998 yılı sonlarında ilimizi ziyaret eden zamanın Sanayi Bakanı Yalım EREZ, Devlet Bakanı Işılay SAYGIN ve TOBB. Başkanı Fuat MİRAS’ın destekleri ile birlikte Sağlık Bakanları Halil ÖZSOY, Mustafa KARAHAN ve Hakkari Valisi Nihat CANPOLAT’ında desteğini alarak Hemodiyaliz ünitesinin Hakkari’de kurulmasına vesile oldum. Üzgünüm, ne yazık ki zamanın valisinin dışındaki ilimizin hiçbir yetkilisi veya siyasetçisinin isminden söz etmem mümkün değil. Hatta bunlardan bir kısmı bu ünitenin Hakkari’de kurulmasının imkansız olduğunu ve diğer bir kısmı ise Hakkari caddesinde bir grup engelli ile Bakanların yolunu kesmemden rahatsızlık duyduklarını belirtmeleri beni üzmüştür. Makinelerin tam kurulmasına karar verildiği esnada bir yetkilimizin Ünite yeri, Ünite personeli ve Ünite alt yapısını gerekçe göstererek iptali eşiğine getirilmesini de ben eski valimiz Nihat CANPOLAT ve TOBB. Başkanı Fuat MİRAS sayesinde aştım. Makinelere ek olarak benim yazılı müracaatım üzerine 22.000 doların alt yapı için tahsisini Sayın Fuat MİRAS destek olmuştur. Bu müracaatlar için bizzat Ankara’ya giderek takip ettim. 22.000 doların kabulü müjdesini sayın başkandan aldığımda, mutluluk göz yaşlarıma hakim olamamıştım. İlk başlarda beni muhatap almaktan rahatsız olan TOBB yönetimi, sonraki aşamalarda memnuniyetlerini ifade etmekle birlikte, bir çok yetkiliye rağmen bu tür bir müracaatın bir dernek başkanı tarafından yapılmasının çok tuhaf olduğunu ve Hakkari’nin gerçekten sahipsiz olduğuna inandıklarını belirtmişlerdir. Sonrasında uzunca sorunlu bir süreç geçti, fakat bu yazımda o sürece yer vermem mümkün değildir. Bu ünite için objektif bir bakış açısı ile iki farklı yönüyle eleştiride bulunmak isterim. 1. Eleştirim; geçen yedi yıllık süre zarfında; a)Bu ünitede doktorun bulunduğu süreyi üst üste toplarsanız bir yıl etmez. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve il yetkilileri ile siyasileri yeterince varlık gösterememiştir. b)Makineler yeterince bakımdan geçirilmedi c)Önceleri ilçelerden, şimdi ise köylerden gelen hemodiyaliz hastaları maddi olarak desteklenmedi. d)İl merkezinde oturanlara küçük bir destek olarak evlerinden alınıp bırakılmaları konusunda destek olunmadı. e)Fakat hiçbir bayramda Valilerin öncülüğünde protokol ziyaretleri ihmal edilmedi. Fakat gösterişten öteye de gitmedi. Bu konuları son olarak geçen hafta, sayın Valimiz Ayhan NASUHBEYOĞLU ile görüştüm. Çok hassas davrandığını ve hemen ilgililere talimatları beni mutlu etti. Uygulama kısmı için Sağlık Müdürü ve Hastane Baştabibinin duyarlılığını zaman gösterecek. Ben de bunun takipçisi olacağım. 2. eleştirim; köylerde oturan bazı hemodiyaliz hastaları ile ilgilidir. Hakkari’nin ulaşım ve coğrafi sorunları ortadadır ve hepimizin malumudur. Fakat özellikle bir köyümüzde oturan bir hastamız, hava durumunu takip etme olanağı olmasına, üç yıldır şiddetli kar yağışının olduğu ve yolların kapanmasını bilmelerine rağmen il merkezinde olması gerektiği halde, köyüne gitmektedir. (Her hastanın haftada üç defa makineye girmesini göz önüne alırsak) bu yanlıştır. 2004 yılında yollarının kapalı olduğu bir günde, oğlu ve yakınları beni arayarak o gün içerisinde makineye bağlanmaması halinde öleceğini bildirdiler. Bunun üzerine kar makinesinin çıkarılması için Telekom müdürünü aradım. Çığlardan dolayı gönderemedik. Ardından Dağ ve Komando Tugay eski Komutanı Sayın Tuncay ERİNMEZLER’i arayarak helikopterin kaldırılması için başvurdum. Köyde helikopterin inmesi için köy halkını çalıştırttık ve pisti temizlettik. Helikopterin bir motoru dondu, velhasıl bir çok zorlukla hastamızı makineye yetiştirdik. Bir gün boyunca ben telefonun başında takip ettim. İl merkezinde ev kiralaması halinde valilik bir çok defa kirayı üstlendi. Ayrıca il merkezinde yakınları da var, fakat bu hastamız her yıl aynı filmi bize izlettiriyor. Bilmiyorum, televizyon kanallarında, gazetelerde çıkmak, Helikopterle yolculuk etmek yada gündemi işgal etmek, bunların hangisi hoşlarına gidiyor. Son olarak dört gün önce yine aynı sahneyi yaşadık. Ben düşen insanlara desteğimi sunarım, ancak bir yere kadar. Hemodiyaliz ünitesini ve hastalarını izlemenizi ve desteklemenizi öneririm. Allah etmesin şayet bir gün siz veya bir yakınınız bu duruma düşerse üzülmeyesiniz diye öneriyorum. Hoşça kalınız. 08.02.2006 Bedri ÇALLI [email protected] [email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bedri Çallı Arşivi