İrfan Sarı

İrfan Sarı

Gidersen çünkü ölürüm

Gidersen çünkü ölürüm

Ben bütün gemileri uğurladım.
gitmeyeceğim.
edilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
yazılmış sözleri susuyorum.
konuşarak, yazılmamışları siliyorum
 
Karanlık bi şehrin hüzne adaklı sahiline vurdum tüm gemilerimi
Kristalleşmiş gözlerinin sessizliği yağmalarken anıları,
Ben zayıf bi ünlemin izbesinde beklettim dirayetsiz Kahramanlığını.
Kırık bi tebessümün ağıdına basan yelkovan,riayetsizce hüznü kovalar geceme geceme...
 
Yana yakıla zayileşen ömrümün ,eksik yanlarının kanayışı
İhtilafa ve yalnızlığa türküler yakan martıların millenmiş duygularının ilhamı oluyor
 
Madem ellerimde mevsim kış olacak
 
Öyleyse
 
Yüzüm yok avuçlarımın içine saklanan suretinle bakmaya,
Gecenin koynundan çıkan duhaya tebessüm eden güneşe... ,
 
Kendini bende,beni sensizliğe terk ederken hiç mi dolanmadı ayaklarına yollar,
 
Gitme kal diye!
 
Acıma sırıtan ihtimallerle ,ertelenmiş sözler kaldı bomboş sokaklarında sevdanın... Kızgın sahralara dönüşen düşlerde büyüdü ayak izlerin,
Ayaklarında çekip-gitmeler... Ayaklarını öpen her bir kum tanesi bi kırgınlık bin ölüm taşır ki;
 
"Bu gidiş ihanet değil , cinayettir sevgili şairlerin dertli kalemiyle işlenen..." Yasını tutan dalkavuk bi gecede çekilirken kendi içime. Hep bi dalgınlık boyu pişman kalıyor seni sorduğum yollar. Gurbetinde kaldığım sılamın, arsız yollarında vuslat değilken atacağım her adımın karşılığı, tek nefeslik dahi umut yokken yanyanalığımıza yinede umut kırıntım oluyor,vuslat kokan tüm hayaller.
 
Uzaklığın benden çok…Kocaman ve ihtişamlı dağların içine mor yapraklarıyla küçücük tebessümler gibi düşen hasret gibidir.
 
Aman aman açan çiçeklerin düşlere bıraktığı ziynet kıymeti…
 
Gemileri uğurlar insan denizleri atlas eder üstelik. Ama dağları uğurlamaya kimsenin kudreti yetmez. Çünkü gözlerimizin sığındığı en büyük limandır onlar. Koynunda yalnızlığa sabır taşıyan efsunu vardır.
 
Ancak gidersen dağlar düşer ardına. İçerken abu hayattan, yerken kederden ağır akşam yalnızlığını, anne koynuna erer sanrısıdır yanı başında. Babanın yaprağa sardığı tütün dumanıdır kör inat…
 
Bilirsin yıldız konar tepelerine dağların, gidersen bir lacivert gece olur dorukta yıldız toplamak bana kalır, yalnızlık doruklarda donarken, yıldızlara sarmalarım yüreğimi, kundağı lacivert bir ayrılığımız olur. Doruklar yeryüzüne bakmaz uçurum görmez.
 
İntihar kahpe bir yaradır. Üstelik intiharda eder yar yüreğinde sevda. Bir türkünün soluğunda tükenircesine...
 
Ama asıl iş ayaklarına dolanan gitmeye büyülenmektir.
 
Öyle şiir yazar gibi de değil, ihtimaller çoğaltarak. Konuşurken devrik cümleler kurmayı bilmeli ihtimaller. Uyurken uyanık olmayı bilmeli. Severken yaşamayı… öpebilmeli gözlerinin kuyusunu. Sevişebilmeli sancısıyla.
 
Uzaklığın oluyorum böyle.
 
En zayıf ihtimal uzaklığındır çünkü, bir kentin kontağını açarken ellerim. Duyduğum deniz uysallığıdır gecede. Hüzün kalbinden kararmış kan parçaları buyursa da, dudağında gülmeyi demliyorum çayıma…
 
Nedeni kalışınıdır kovsan gitmez kovalasan kaçmaz…
 
Yalnız bir operadan aman aman… Gidersen çünkü ölürüm. Ondandır gitme kal diye bütün kelimeleri sana taşırım. Korkup gitmeyesin… gitmeyesin…gitmeyesin.
 
Liyan Serdest & İrfan Sari

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
İrfan Sarı Arşivi