Enver Özkahraman

Enver Özkahraman

Fılê me, Xalê Xemo

Fılê me, Xalê Xemo

Siz, ister Asurî, ister Nasturi, ister Keldani, ister Süryani, isterseniz Ermeni deyin. Ama biz, siz, hepimiz, her zaman Geznexlilere, Geznexli Xalê Xemo'lara FILÊ'mız gözü ile baktık... O köy GEZNEX köyü Fılelerimizin köyü… Yıllarca hepimiz öyle bildik, Jirki'lisi, Gevdan'lısı, Mamxuran"lısı, Elki'lisi hatta Bılbes"lisi.

 

Beytüşşebap kelimesi Arapçadan gelme “güzellerin evi” anlamındadır. Gerçekten de güzelleri vardı eskiden. Veli dayı, Tekelci Muharrem, İbrahim amca, Vahit Yüce, Faruk Kasırga ve Mehmet Ali Şengül'ü şimdilik anlatmayacağım. Bu güzellerden biri de Xemo dayı idi. Xemo dayı Beytüşşebap"taki FILE köyünde yaşayan Fıllelerden biriydi. Beytüşşebap"taki diğer Fıle köyü ise Kayalardaki kara kovanları ile ünlü Mehre köyüydü. Komşu, Uludere ilçesine bağlı iki FILE köyü daha vardı, biri Şİ diğeri BAZYAN'dı, yanılmıyorsam Mehre, Şİ ve BAZYAN köylerinde kimse yaşamıyor artık. Ama Geznex"de Xalê Xemo yaşıyor. Xalê Xemo Kelaynak gibi azalanlardan. Kelaynaklar güneye giderek yaşamlarını sürdürebiliyorlar ama Xalê Xemo kuzeye giderek yaşam yeri bulmuş.

 

 İsimleri ister Xemo olsun, ister Nasır,
 Mensur, Aziz, Berxo, Maria, Tanya,
 Davut veya Peto olsun, nesilleri
 azalan kelaynaklar gibi bir elin
 parmakları kadar kaldılar o köyde
 bu iyi insanlardan.

Türkiye deki, Irak"taki hatta Dünya"daki Bu FILE"leri toplasan, yanılmıyorsam 600–700 bin kişi kadar kalmışlar.

 

Xalê Xemo"yu ve bu köyleri YSE"de çalıştığım 1970 yıllarda tanıdım.

 

Büyüklerimiz:

 

“- Nanê destê Kêlokê nayête xwarin.” (Hıristiyan kızının elinin ekmeğini yemeğini yemek caiz değildir.) Diye bizim için bir ahkâm kesmişlerse de, bilenlerimiz! defalarca köylerine gittiğim o kêlokların pişirdikleri mis gibi “hêkerûn ve dewînleri” afiyetle yemiştim. Ayranlarını, çaylarını içmiştim defalarca. Ama yıllarca Avrupa"da ve Amerika"da yaşayıp “şeriat” naraları atan hacı, hoca, şeyh, efendi aday adaylarının, oradaki Fıle ve “Kêlokların” ektikleri, ürettikleri ve pişirdikleri ile nasıl katmerli enseler edindiklerini bilmiyor değiliz..

 

Bu güzel insanlara içme suyu ve yol konusunda hizmetlerde bulunduk, hem de isteyerek ve severek, elimizden geldiğince…

 

1980"li yıllarda Beytüşşebap"ın
genel görünümü.
Bir Fıle"ye “Xalê Xemo”(Hıristiyan dayı) dediğim için de şantiyedeki işçiler yadırgayarak alaylı, alaylı gülüşüyorlardı. Çünkü o bir FILE idi FILE demek, köleden de öte, hiçbir hakkı olmayan insan kavramında bir kelime olarak bilinir Doğu Anadolu"daki Kürtlerce. Raiyanın bile hakkı var ama Fıle"nın bir hakkı yoktu, Xalê Xemo da onlardan biriydi. Dara düşüldüğünde, sıkışıldığında da, “Ma ez Filê babê te me?” demiyor muyuz hepimiz?

 

Çevredeki güçlü, etkin ve hatta küçük aşiretler bile onları hep küçümser hatta onlara sığınmalarını ve itaat etmelerini isterlerdi. Onları çalıştırır ücretlerini vermez, mallarını alır bedelini vermezlerdi. O dürüst, çalışkan, erdemli, nadide insanlara tepeden bakar, onları “Fıle” diye küçümser olmadık hakaretleri ederlerdi.

 

Yayla deyince akla ilk gelen Feraşin
yaylası ile birlikte Masiro, Pertavîn,
Mêrgezer, Sêkanîya, Tenîn, Laleş ve
fotoğraftaki Nerkêtîk yaylasında her
yıl on binlerce yerli ve koçerlerin
davarları semirirdi.

Yetmişli yılların sonunda Halit Sayın"ın TIVOR şantiyesinde iken birgün bu FILE"lerden biri gelmiş çardağımızın altında oturmuştu. Hoş beşten sonra, solcu geçinen işçilerimizden biri bizim FILE"yi sıkıştırıp kelime-i şahadet getirmesini istiyordu, aleni ve ısrarlı bir şekilde.

 

- Bak inan bana, sen kelime-i şahadet getirirsen sorgusuz sualsiz cennete gidersin. Tabi sana kelime-i şahadet getirttiğim için bende seninle birlikte geleceğim cennete. Gel etme eyleme inat etme.

 

Kıpkırmızı kesilmişti bizim Fıle ve bizim ısrarcı şantiyecimize çok yumuşak bir ses tonuyla cevap verdi.

 

- Dediklerin çok güzel ama önce ben sana bir şey sormak istiyorum.

 

Kervan geçmez kuş uçmaz
Beytüşşebap"ın uzun yıllar katırı ile
postasını getirip götüren emektar
posta taşıyıcısı Abdülkerim. Mektup
zarfları ile  Beytüşşebap tabelasının
önünde..

- Sor. Sor.

 

- Sen önce elini koy göğsüne ve sorduklarıma doğru cevap vereceğine, dinin ve namusun üstüne bu insanların huzurunda yemin et.

 

Bizim şantiyeci, solcu Müslüman, başına gelecekleri bilmeden, elini göğsüne koyup Fıle"nin dediğini yaptı.

 

- Sorduklarına doğru cevap vereceğime yemin ediyorum.

 

Gözleri parıldayan misafir Fıle ilk sorusunu sordu:

 

- Dinine imanına, doğru söyle en çok bizim Fıle"ler mi hırsızlık yapıyor yoksa siz mi?

 

Bizimkisi:

- Vallahi bizimkiler daha çok hırsızlık yapıyor.

 

- Dinine imanına bizim Fıle"ler mi daha çok yalan konuşup yalan yere yemin ediyorlar, yoksa sizinkiler mi?

 

Güzeller evinin o yıllardaki
güzellerinden birkaçı,
Bilbêsî köylüleri..

- Bizimkiler.

 

- Dinine imanına bizimkiler mi çok zulüm ve zina yapıyorlar yoksa sizinkiler mi?

 

- Bizimkiler daha çok yapıyor.

 

Bunun üzerine rahatlayan Fıle:

       

-“Êêêê bira min got ez dû deqîqe li dev van morivan behna xwe bidem. Tu hatî mayî bi heftika minve. Madem em şibê we tiştên kirêt nakin tu were bibe Mesihi.”

 

(Eeee kardeşim şurada, şu insanların yanında iki dakika biraz dinleneyim dedim Müslüman ol diye bir gırtlağıma yapıştın. Madem öyleyse biz sizin gibi çirkin işler yapmıyorsak sen niçin gelip Mesihi olmuyorsun haaa.)

 

O yıllar, Geznex"e yakın bir kaplıca
vardı. Bir taşın oyuğundan çıkıyordu
ve hemen üstündeki tepedeki bir
mağarada hiç çürümemiş bir insan
cesedi vardı.

Deme Cesaretine küçük dilimi yutacaktım ki bizim çalışan solcu hiddetle ayağa kalktı:

 

- Anamı belledin Fıle. Keşke bunu tenha bir yerde söyleseydin de seni bir kör fişeğe kurban etseydim.

 

Deyip çardaktan ayrılmıştı. Ama dediğine kendisi bile inanmayan biri idi. Şantiyede iki dakika dinlenmeğe gelen Fıle"ye haksız yere yüklenmenin bedelini fazlasıyla almıştı tabi.

 

Yıllarca ezdiğimiz horladığımız yerdiğimiz bu Fıllerin 90"lı yılların başında, bir gün boy boy resimlerini gördüm günlük büyük gazetelerin birinci sayfalarında: “Geznex"teki Fıle"lere silah verildi”diye. Ehh artık Fıle"ler bizi koruyacak dedik içimizden, kıs kıs gülerekten kendilerini koruyamayan Fıle"ler bizi nasıl koruyacaktı?

 

Beytüşşebap - iyi  insanların evi,
Şeyh Adi"yê Hekkari"nin  zozanı,
Kürtçe Mevüd"ün yazarı büyük insan
FEQÎRÊ BATEYÎ"nin mekanı Laleş
yaylasındaki bir düğünden görüntü.

Peşinden Beytüşşebap"ın batısında yapayalnız bir köy olarak kaldı Geznex. Kato Dağları ile Beytüşşebap"a sınır oldu adeta. Yalnız bırakıldı Geznex. Baktılar yürümeyecek terk etti oraları Xalê Xemo"lar.

 

Demek şimdi de geri gelmişler köylerine ki, geçenlerde torununun düğününü TV"lerde defalarca ama defalarca izledik. Hani mermilerin havada tokuştuğu çok sıradan o düğün, tabi diğer düğünlerin yanında!

 

Xalê Xemo, sıra sıra dağların içindeki Geznex köyünde oturuyor. Çevresi bir halka dağ, bir kaç halka aşiret fertleri ile çevrili. Eminim günlerce düğün için uykusu kaçmıştır.

 

Buralarda dün de yaşamak güçtü
bugün de… Derîyezêr"den sırtları ile
kışlık ot indiren Hemkan köylüleri.

Çağırsam mı, çağırmasam mı, bu çevremdeki ağaları, korucu başlarını ve korucuları… Çağırmazsam, “-Bak derler bizim Fıleh adam olmuş artık bize kafa tutacak hale gelmiş, bizi düğününe çağırmıyor.” Yıllarca da bana kinlenir dururlar.

 

Çağırsam da hepsini çağırmam lazım. Bir aşireti çağırsam diğerini çağırmasam, al başına belayı…

 

Yıllarca kin tutulur Xemo ya, çocuklarına torunlarına, davarına, koyununa, kuzusuna ve horozuna (-Falan sene, filan aşireti düğününe çağırdı da bizi çağırmadı.)bu yeter artardı bile Xalê Xemo'ya.

 

 

Beytüşşebap"a gidebilmek için üç bin
metrelik dağları geçmek
zorundaydınız. Hakkari"den
Beytüşşebap"a giderken
Suvarêhalîl"den geçmek
zorundaydınız.Şoförlerin korkulu
rüyası bu tırmanışgenellikle ya sabah
erken saatlerde yada ikindi
saatlerinden sonra yapılırdı. Aksi
takdirde arabanız defalarca su
kaynatacağı için gerçekten başınız
belada demekti.

O kaçınılmaz olanını yapmış ve çevresindeki ağalarla birlikte vadilerdeki aşiretlileri de davet etmiş düğününe. Tabi ki sonuçta olanları da gördük zaten, görüntüleri de.

 

Görüntüleri izlerken çocukluğumu anımsadım.

 

Gece karanlığında bir yere gitmek zorunda kaldığımda korkudan için için bildiğim duaları sıralarken, hançeremi de yırtarcasına bildiğim türküleri peş peşe sıralardım. Dualar da parasızdı, çığırdığım türküler de.

 

Eeee görüntülerdeki barutlar da pulsuz, mermiler de parasız. Parmağını sık sıkabildiğin kadar. Nasıl olsa parmağın yıllardır alışmış, ihtiyarlar, hamileler, beşikteki bebeler de korkmuyor bu seslerden.

 

Katırlar, eşekler, koyunlar ve tavuklar da ürkmüyor, alışıklar bu tır, tııırrr, tııırrr seslerine. Şehirlilere de gösterip “Aha bakın, Süryani"nin yaptığına” dercesine.

 

Yıllar önce Amerikalı üç Astronot
İzmir"e gelmişti. Ünlü Akbaba
dergisinde bir karikatürist
(Yanılmıyorsam Cafer Zorlu) çizdiği
çerçevenin içindeki üç astronotun
önüne şalvarı yamalı bir Kürt"ü çizip
astronotlara, “Aya gitmek ne ki.
Erkekseniz gelin buradan Hakkari"ye
gidin.” dedirtmişti. Şırnak"tan
Beytüşşebap"a gitmek için de
Tanintanin geçidini geçmek
mecburiyeti vardı o yıllar.

Ama alışmışların gövde gösterisine dönüştürdüğü Xalê Xemo"nun düğünüyle nelerini gördük nelerini…

 

Ağaların beylerin korucubaşlarının kızlarının, oğlanlarının toylarında, defalarca ama defalarca BAZUKA"lara, Reşaşlara biksilere “Bêkeysîlere” kulaklarımızı tıkamadık mı?

 

Ben, siz ve hepimiz alışana kadar da görmezlikten gelmedik mi?

 

Ama Xalê Xemo"nun düğünündeki zais ikon lensli kamera bu görüntüleri hem geniş açıdan hem de zoomlu olarak öyle görüntüleyebilmişti...

 

Tabi nede olsa Xalê Xemo bizim, hepimizin Fıle"si. Düğünden evvel de rahat değildi, düğünden sonra da olmasın değil mi? Nasıl olsa Xalê Xemo büyük insan, alışık bunlara.

 

* Not: Yaşıyorsa uzun ömürler, vefa etmiş ise Allah'tan rahmet diliyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
50 Yorum
Enver Özkahraman Arşivi

Medo

03 Ocak 2021 Pazar 13:18