İbrahim Genç

İbrahim Genç

Feqi Hüseyin Sağnıç’ın Anısına…

Feqi Hüseyin Sağnıç’ın Anısına…

Türkiye’de Kürtçeye dair iyi bir dökümantasyonun gerekliliğinden dolayı dile ilişkin tarihi kaynakların ve yazmaların toplanması, kayıt altına alınması gerekiyor. Bilindiği gibi Kürtçeye yönelik saldırıların bir bölümünü; Kürtçe kaynakların yok edilmesi veya kayıtlara farklı bir dille geçirilmesi oluşturuyordu. Özellikle Kürdistan’daki kaynakların batı illerindeki kütüphanelere gönderilmesi de bu amacı taşımaktaydı. Ben de Kürtçenin geleceğini kendine dert edinen biri olarak birçok çalışmamda dilin kaynaklarına dikkat çekmeye çalıştım. Bu açıdan bizim yapmamız gereken asli görevlerden birinin de Kürtçenin kaynaklarının toplanması ve bunların Kürt halkıyla buluşturulması olduğu açıktır. Çünkü bu tür çalışmalar, söz konusu dili konuşanlarda heyecan yarattığı gibi bir özgüvenin oluşmasını da sağlar.

i-2-178.jpg

Ben de bu heyecan ve düşünceyle 5-6 aydan beri Kürt dilbilimci Feqi Hüseyin Sağnıç’la ilgili bir röportajın peşindeydim. Bilindiği üzere 1926’da Bitlis’te doğan Sağnıç birçok gramer ve edebiyat çalışmasına imza attıktan sonra 12 Mart 2003’te yaşamını yitirdi. İstanbul’da Kürt aydınlarıyla birlikte de çalışmalar yürüten Sağnıç, İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kuruluşunda da yer almıştır. Gramer ve folklorik eserlerinin yanında 2002’de yayınlanan Dîroka Wêjeya Kurdî eseri önemlidir. Ömrünün son anına kadar Kürt ve Kürdistan için çalışan Sağnıç adına her yıl dil ödülleri de verilmektedir. Dolayısıyla Sağnıç ile ilgili hiçbir yerde yayınlanmayan bilgilere ulaşmak gayet tabiidir ki heyecan vericidir.

Kobanê’den İstanbul’a…

Sağnıç’la ilgili elimizdeki kaynağı elde etme çabamız da Kürtlerin var olma mücadelesi verdiği Kobanê direniş günlerinde başladı. Kobanê’de destansı direniş sürerken ben de çoğu zaman sınırdaydım. Tabii bizimle ilgili dünyanın farklı ülkesinden gelen birçok TV ve gazete de sınırda bekliyordu. Ekim 2014 ortalarında Kobanê’nin batısında yer alan Til Şehr tepesinin Türkiye tarafında bulunan Boydê (Yumurtalık) köyündeyken Alman ARD televizyonundan gazeteci Cemal Taşdan ile tanıştık. Hemen karşımızda Til Şehr tepesinde IŞİD’liler dururken Taşdan’la Kürt dili üzerine sohbetler yaptık. Benim Kürtçe ve dilbilim üzerine çalıştığımı öğrenen Taşdan, elinde Feqi Hüseyin Sağnıç’la ilgili bir kayıt olduğunu söyledi. Ben de ilk fırsatta bu kaynağı elde etmek için çalışmalara başladım. Özellikle 21 Şubat Dünya Anadili Gününün de yaklaşmasından dolayı CD’yi almak üzere İstanbul’a gitmiştim.

Taşdan’la bir kafede buluşarak Feqi ile yaptığı röportaj üzerine konuştuk. Taşdan söz konusu röportajın 2000 yılının sonunda (Aralık), polislerin İstanbul Kürt Enstitüsü’nün Aksaray semtinde astığı tabelada geçen ‘Kürt’ sözcüğüne müdahalesi üzerine haber için gittiklerini ve bu röportajı yaptıklarını söylüyor. Tarihi bir şahsiyetin kayıtlara geçmesi gerektiği düşüncesinden hareket eden Taşdan, arşivinden çıkardığı söz konusu röportajı bana teslim etti.Görüntülerin ilk bölümünde Sağnıç ile yakın zamanda yitirdiğimiz (Ağustos 2014) Özgür Gündem yazarı mele Kerem Soylu yer almaktadır. Sağnıç ve Kerem Soylu ilk bölümde Kürtçenin eski kaynakları üzerine sohbet etmektedirler. Bu bize bir nevi Enstitü’nün çalışma biçimi hakkında bilgi de veriyor. Diğer bölümde ise Sağnıç, Taşdan’ın sorduğu sorulara cevaplar veriyor.

İlk defa Yüksekova Haber’de

Sağnıç, röportajda Kürt medreselerinden, Kürtlere yönelik devlet politikalarından ve Kürtçe üzerine çalışmalarından bahsediyor. Bu bölümü de deşifre edip Tiroj dergisinin Mart-Nisan sayısında yayınladık. İlgilenenler ilk defa yayınlanan bu röportajı Tiroj’un son sayısında okuyabilir. Yarın da (12 Mart) gazetemiz Yüksekova Haber’de hiç yayınlanmayan bu görüntülerin ilk bölümünü yayınlayacağız. Sağnıç’ın sorulara cevap verdiği diğer bölümü de sonraki haftalarda okurlarla buluşturacağız. Şimdi Sağnıç’la yapılan röportajdan kısa bir paragrafı sizinle paylaşıyoruz:

“Bizim Kürtçede bugüne kadar tespit edilebilen, arkadaşlar tarafından tespit edilebilen, 5 bin oyun çeşitleri vardır. Yani o govendler dediğimiz, Türkçeye tercüme edersek halay dediğimiz oyunların 5 bin civarında o oyunlar var. Bu oyunlar unutulmamış. Hatta diyorlar ki İngilizlerin bir gazetecisi Kürdistan’a gelmiş. Sormuşlar ‘Kürtler Nasıl?’. ‘Valla’ demiş,  ‘Kürtler istikbale doğru gidiyorlar.’ ‘Hangi kuvvetle?’ Diyor ‘O halayların kuvvetiyle’ (Katıla katıla gülüyor). ‘Halayların kuvvetiyle.’  Bakıyorum hakikaten 5-10 tane Kürt bir araya geldiğinde bir de bakarsın (Gülüyor) başladılar bir halay çekmeye. O halayın çok gücü var toplumda. Ayrıyeten aynı zamanda o halayları oynayabilecek  bir sürü, yani her bir oyunun bir sürü şeyleri var, türküleri var. O türküler de Kürtleri yaşatmış.  Ağızla da olsa da bir sürü stranlar, şarkılar, gotinen mezinan, atasözleri falan mevcuttur. Bu hususta Kürtler oldukça zengindir. Bugüne kadar da yaşamını sürdürebilmesi bence bu zenginliğinden dolayıdır.”

i-1-334.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Genç Arşivi