Mustafa Acar

Mustafa Acar

Diyanet işleri ve Kemalizm

Diyanet işleri ve Kemalizm

Son dönemlerde siyasetteki etkisini arttırdığı görülen Diyanet İşleri, gündem yaratacak konulara imza atmaya devam etmekte. 12 eylül askeri darbesinden sonra  özellikle susturulan diyanet işleri, uygun ortamın ve siyasetin yaratılmasından sonra yayınladığı fetvalarla etkisini ciddi bir şekilde hissettirmeye çalışmaktadır…

Öncelikle kürtaj konusu ile gündeme gelen Diyanet İşleri, mevcut siyasetin bir danışma organı olarak faaliyet gösterdiğine tanık olmaktayız. Doğmamışlar için fetvalar yayınlayan Diyanet İşleri, öldürülen doğmuşlar için kılını bile kıpırdatmadığı hepimizin malumu. 1982 Anayasası yapılırken Diyanete kürtaj sorulmuştu ve günah değildir cevabı alınmıştı. Aradan otuz yıldan fazla zaman geçti. Bu zaman içinde kürtaj “günah” olmadığını belirten diyanet, mevcut siyasi aktörlerin takındığı duruşa göre kararını değiştirdi. Diyanet işleri güçlü olan iktidardan yana tavır takınmasını bilmiştir her zaman. Rengini mevcut siyasete göre değişebilen Diyanet İşleri, Türkiye'deki anti_demokratik uygulamalara seyirci kalmaktan başka bir fonksiyonunun olmadığını gün geçtikçe görebilmekteyiz.

İnsanlığın en büyük tutulma olaylarından biri olan Roboski olayında sesini bile çıkarmayan Diyanet İşleri; memlekette daha huzurlu ve barışçıl bir ortamın yaratılmasında da herhangi bir katkıda bulunmuş değil; tüm enerjisini doğmamış ceninin doğmasını beklemekle harcamakta. "Yaşamın Kutsallığı" konusu hakkında, Amerikalı ünlü komedyen George Carlin`ın şu tespiti, cenin sevdalısı muhafazakarlara cevap niteliğinde: “Doğduğun andan itibaren muhafazakarların umrunda olmazsın, ta ki askerlik çağına gelene dek. İşte o zaman iyisindir. Aradıkları tam da sensin, artık işe yarayabilirsin. Muhafazakarlar yaşayan bebekler isterler ki onları ölmüş askerlere çevirebilsinler. Onlar kürtaj karşıtları değil, kadın karşıtlarıdır.”

12 eylül darbesinden sonra Diyanet`in imam adaylarına okuttukları yemin metnini okuduktan sonra, bu insanlık tutulmasının sebebini çok basit idrak edebildim. Metin aynen şöyle:

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasa’da ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı  kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”

Mevcut Kemalist sistemin camilerdeki sözcülüğünü üstlenen diyanet imamlarının bu yemin metni, faşizanlık şiyarlarıyla dolu olduğunu görünce şaşkınlığımı gizliyemedim. Din tercihini hümanizm ve insana olan saygı üzerine kurmuş benim gibi insanların bu metin karşısında sessiz kalmasını beklemek yanlış olurdu. Bu yemini okutturan Diyanet İşlerinin dine olan samimiyetini masaya yatırmayı elzem buldum. İslamiyet'te din, ırk, renk, sınıf, sınır ve milliyetçilik motiflerinin olmadığı inancındayım; ancak okutulan Kemalist yemin metni,  cunta milliyetçiliğinin nasıl da her yere ulaşabildiğini ve kirletebildiğini görme konusunda çok anlamlı bir örnek. Bu yemini etmiş imamların cemaat önünde durmasının dinen uygun olup olmadığına da tartışmaya gerek bir durum olarak görüyorum.

Dini konulara hakim olmamakla beraber, metnin şu şekilde çevrilmesi gerektiğini  düşündüm.:

“Kuranı kerime ve Hz. Muhammed'in sünnetine bağlı kalacağıma  Kuran'in ayetlerini doğru okuyup insanlara doğru bir şekilde ileteceğime, Hz. Muhammed'in adaletine bağlı kalarak  onun sözcülüğünü doğru bir şekilde yapacağıma,  İslam'ın çizdiği çerçeve içinde adaletten asla ayrılmayacağıma,  Dünyadaki bütün Müslümanları kardeşim olarak göreceğime, başta İslam aleminin  huzuru ve dirayeti sonra bütün insanlık için  çalışacağıma, Allah'ın huzurunda ve  tüm Müslüman alemin önünde  yemin ederim”… gibi bir yemin metni olması daha sağlıklı olurdu diye düşündüm… Kuşkusuz bu metin üzerinde çalışılıp daha geliştirilebilinir ya da alternatif metinler önerilebilinir; ancak mevcut olan yemin metni asla bir din adamının dini mülahazalarla edeceği bir yemin değildir. Bu ancak devletin yönetimi veya şekli ne olursa olsun”-ister komünist, ister kapitalist, ister kemalist-“ devlete tapmayı da bir dini vecibe sayan bir anlayışın yemin metni olabilir.

Dinin siyasetten uzak tutulması gerektiğine inananlardanım; bunun en büyük sebebi dini kullanan parti ile dini kullanmayan parti arasında bir eşitlik söz konusu değildir. Yani birisinin argümanları dine dayanmaktadır, tartışılmazdır; kamuoyunun düşünce gücünü elinden alır dolayısıyla özgürlüklerini sınırlar, diğerinin argümanları dünyevidir, tartışmaya açıktır, reddedilebilirdir. 

Neyse konumuza geri dönelim, son olarak da Cemil Çiçek hazretlerinin! cem evlerinin kurulmasına izin verilemeyeceğini açıklamasının arkasında yine Diyanet İşlerinin o meşhur fetvalarının olduğunu görüyoruz.  Ne kadar garip bir mantık! Önce Diyanet İşleri gibi Sunni anlayış dışında bütün anlayışları reddeden bir kurum kuruyorsun. Yani o kurumun bütün çabası bir şekilde kendisi dışında olan bütün mezhepleri yok sayma üzerine kurulmuş. Kestirmeden şöyle özetleyelim; Diyanetin varlık sebebi Aleviliğin bir mezhep olmadığını ispat etmek! Sonra bu kuruma dönüp 'Aleviler cem evi kursun mu kurmasın mı' diye soruyorsun! Faşizm ancak bu örnekte olduğu gibi bu kadar güzel özetlenebilir...

Her defasında dini, kültürel ve toplumsal renklilikten övgüyle bahseden siyasi aktörler ve onun uzantıları işin özünde bu renklilikleri tehdit olarak gördüklerini anlamak zor değil sanırım. İnsanların hak, din ve özgürlülerine kısıtlamalar üzerine kurulu olan Kemalist sistem, maalesef kendisi gibi hasta bir toplum, siyasetçi ve kurumlar yetiştirmiştir...

İnsanların evrenin sınırlarını zorladığı ve atomun gerçekliğiyle dans etmeye başladığı bu yüzyılda Türkiye kocaman bir komedi  sahnesine dönüştürülmüş, oynayanlar Diyanet işleri ve siyaset aktörleri, sahnelenecek konu komik fetvalar. Biletler AKP`nin satış merkezlerinde. İyi seyirler ve iyi uykular Türkiye…

Haa bir de şu Çamlıca`ya camii yaptırma projesı yok mu…!  O tepeye bir uzay araştırma gözlem teleskobu ne çok yakışırdı. Vatandaşın uzayla bağını kursanız diyorum artık. Ama gerek yok, siz en sağlam baği kurmuşsunuz  zaten. Yola devam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Mustafa Acar Arşivi