İrfan Sarı

İrfan Sarı

Dağlara kazılan korku

Dağlara kazılan korku

Dönemin komutanları ve bir takım siyasi karakterlerin JİTEM üzerinden Kürtlere uyguladığı mezalim yıllar öncede Kürtler tarafından söylenince kimileri cezaevlerinde kimileri faili meçhul dosyalarda hükmünü tamamladı.

Evet, onlara inanmak yerine vurdular.

Devletin adaletine sığınırken bile terörist, ayrılıkçı, bölücü oldular ve fişlendiler.

Sabıkalı oldular.

Hatta sabıkalı olmalarına gerek yoktu doğuştan sabıkalıydı Kürtler. Ya resmi ideolojiyi kabul edip kimliğinden vaz geçeceklerdi ya da sabıkalı olacaklardı. Gerçi kimliğinden taviz verenleri de zamanla gördük, kirli paçavra oldular.

Korucu oldular ama öldürülmekten kurtulamadılar.

“En iyi Kürt ölü Kürt"tü” çünkü.

Her neyse Kürtler yıllar önce bunları söylediği için dışlanmış kabul görmemişlerdi. Fakat bu gün konuşulanlar o günün gerçeklerinin aynısıdır.

Ne zaman Kürt köyleri yakılıp yıkılmaya başlandı o zaman da dağların sinesine kireç taşlarıyla yazılar yazıldı. Kürtleri korkutmak bastırmak için ne imkan vardı hepsi kullanıldı. Devletin Kürt vatandaşlar içinde bir bütçesi vardı ama Kürtlere hep kurşun gibi ağır gelirdi. İmkanlar ancak buna el verirdi.

Yakılan, dışkı yedirilen, panzerlerin arkasında sürüklenen, işkence edildikten sonra kurşuna dizilen, helikopterlerden aşağı atılan, öldürülüp yol boylarına terk edilen, ormanlık alanlarda infaz edilen, coplu tecavüzlerden geçirilen, cezaevlerinde öldürülen, sakat bırakılan, kafası patlatılıp, kolu kırılan, köprü altına atılan, akarsulara bırakılan, gazete önlerinde vurulan, evi, işyeri bombalananlar hep Kürtlerdi.

Kürt coğrafyasında Kürtler vuruldukça, sürüldükçe dağlara ve taşlara yazılanlar daha büyüdü. Her taşın, her çeşmenin, her yamacın yüzüne korkunun simgesini mühür gibi koydular.

Temelinde bütün Kürtler potansiyel suçluydu. Yoksa o dağlara taşlara yazılanları kendi vatandaşları görsün diye niye yazar insan.

Suçlulara karşı da en iyi politikanın adı JİTEM"di.

Bu kabahatler, insanlık suçu işlenirken, Kürtlere sadece susmak reva görüldü.

Sürülmek, yoksulluk, sefalet, acı gözyaşı ikram edildi.

Yaşamak için; Fındıkta, çayda, ırgatlıkta, pamukta, amelelikteydiler Kürtler. Ama onu bile çok gördüler.

Çocukları gözleri önünde kurşuna diziliyor. İşkenceden geçiriliyordu ama onlara konuşmamak kalıyordu. Konuştuğunda akıbet aynı oluyordu.

“Her Türk asker doğar”,“Bir Türk dünyaya bedel.” “tek dil, tek devlet, tek millet” gerisi adından bile söz edilemeyecek kadar mevcuyetsiz yani teferruat.

Doğru ya!

“Türkiye Türklerindi”

İşte bütün bunların yarattığı insan tipleri Kürtlerin üzerine yürümekten ve onları ezmekten hiç imtina etmediler.

Ve artık açık beyan Kürtleri korkutmanın aslı astarı açığa çıktı.

Bunu otoriteler nasıl yoracak bilmiyorum

Dağa taşa yazılan yazılar, yola konulan barikatlar, öldürmeler, dövmeler, sürgünler kendi içinde infilak etti.

Kazılan korku tüneli güneşi gördü.

Karanlıktaki her şey açığa çıkıyor.

Demokrasiyse, demokrasi.

İnsan haklarıysa, insan hakları.

Anlamayanlar bunun anlamını beynine sokmalı.

Korkudan üzeri toprakla örtülen ve kahramanlık olsun diye dağlara yazı yazılan zaman buradan geçecek bir daha gelmemek üzere.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
İrfan Sarı Arşivi