İbrahim Genç

İbrahim Genç

Çünkü Tanrı...

Çünkü Tanrı...

Bütün insanlarla konuşuyorum. Her fikirden, her dinden ve her dilden insanları dinliyorum. Onları anlamak istiyorum. Onların söylediklerindeki doğrularla yanlışlarımı öldürmek istiyorum. Ama inandığım doğruların da onlarda bir empati yaratmasını istiyorum. Bu yüzden bıkmadan, usanmadan konuşuyorum; çünkü Tanrı “anlat!” dedi.

Kulağıma gelen bu fısıltı, durmadan bir şeyleri aramama neden oldu. Çünkü “anlat!” diyordu. Bunun peşinden ilahi kanun da “oku!” diyordu. Evet, anlatmak için okumak gerekti. İşte bu yüzden başladı benim yazma serüvenim. Bunu anlatmak için gecelerce “bilgi” kovaladım.  Kütüphanelerde ansiklopedi karıştırmaktan kollarım düştü yana. Peşinden sürüklendiğim bu arayış, uykusuz bıraktı beni günlerce. Uykularımı kaçırdı, en derin ve deliksiz uykularımı.

Çünkü insanoğlu var oluşsal niteliği gereği, insanların ölümünden rahatsızlık duyar. Her şeyden önce “vicdan”, bireyi durmadan insanlığa davet eder. Bu sebeple de düşünenler için uykularının kaçmasına neden olacak çok “gerekçe” var. Tabi hayatı günü birlik birkaç kaygıdan ibaret sananlar için durum çok farklı. Öyle kimseler var ki hayatta kayda değer bir şey yapmadığı, barış ve kardeşlik adına bir ses çıkarmadığı halde; bütün başıboşluğuna ve kayıtsızlığına rağmen çığırtkanlık ve savaş söz konusu olduğunda en hamasî nutukları attıkları görülür. Çünkü barışı ve kardeşliği sağlamak zor; savaş çıkarmak ise çok kolaydır.

İşte bu yüzden bu topraklarda Anadolu ve Mezopotamya halkları öncelikle ellerini vicdanlarına koymalıdırlar. Yeni yılda “ellerimiz vicdanımızda” olmalı her daim. Özellikle Batı’nın güzel kentlerinde, sırça köşklerinden hayata toz pembe bakanlar… Bir defa olsun bile bölge halkının acılarına ortak olmayanlar… Bir halkın dilinin, kültürünün yok edilmesinin ne demek olduğunu düşünmeyenler… Öldürülen ya da haklarında onlarca yıl istenen çocukların bakışlarına şahit olmayanlar… Bir gece ansızın köylerinden büyük şehirlerin varoşlarına sürülüp bir yokluğa mahkum edilen insanlarla konuşmayanlar…

Sizler ellerinizi vicdanınıza koymalısınız. Sizin başınıza bu tür acımasızlıklar getirildiğinde ne hissedeceğinizi düşünmelisiniz. Çünkü her zaman söylediğim gibi bu sorunu çözecek olan ne Hükümet ne de Ordu. Bu sorun, Türk halkının geliştireceği müthiş bir empatiyle çözülecektir. Herkesin ortaklaştığı değerler var. Büyük ve bağımsız bir Türkiye hayali var. Böyle bir ideal ortadaysa şayet, herkesin birbirini anlamsından başka çaresi yok. Bu saatten sonra herkes ya birbirini anlayacak ya da birbirilerini anlamamak üzere Tanrı, dillerini karıştıracaktır. Bu da diyalogun ebediyen kesilmesi olur.

İŞTE BU YÜZDEN…

Bu topraklarda insanların iyi şeyler duymaya ihtiyacı var. 2010’un bu güzel ilk günlerine gözlerini açan yurttaşların umutlarını yeşertecek güzel şeylere... Yıllarca didişmekten, kavga etmekten nefes alamayan insanların bir daha çok umuda... Çünkü 2010, çok uzun geçecek. Bu yeni yıla tahammül etmemiz için iyi şeyler görmeye ihtiyacımız var. Bunun için de herkesin kendini sorgulaması zamanıdır.

Özellikle bu yeni yılda öyle bir “umut” yaratılmalı ki bu beraberinde bizi ortak bir ülke yaratmak için cesaretlendirmelidir. Anadolu ve Mezopotamya halkları, duygusal halklardır. Bu yüzden de bu halkları güzel günlere inandıracak güvenilir devlet adamlarına ihtiyacımız var.

Bu zamana kadar yurttaşları bir arada tutan yegane şey umuttu. Barışsız bir umuttu. Ama bu, yurttaşları güzel günlere inandırmaya yetti. Bunun aksine “umutsuz barış” söz konusu olsaydı, belki de her şey daha kötü olacaktı.

İşte bu yüzden her şeye rağmen bir “umut”la yeni yıla girdik. Bu “umut”, mutlaka barışını yaratacaktır. Önemli olan, sabretmek ve güzel bir dil yaratmaktır. Unutmayın ki barışı çok konuşmak “barış”ı; savaşı çok konuşmak “savaş”ı getirir. Bu yüzden unutarak bütün acıları, barışı ve kardeşliği yeni yılda daha çok konuşmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İbrahim Genç Arşivi