İrfan Sarı

İrfan Sarı

Cumartesi anneleri

Cumartesi anneleri

Dünyada bir başka Türkiye örneği var mıdır bilmiyorum. Parlamenter rejime geçtikten bu yana hep askerin kontrolünde ve yönetiminde bir ülke oldu. Demokrasiden, hukuk ülkesinden, laiklikten sık sık dem vurulurken hukuksuzluğun her gün önümüze çarşaf çarşaf serildiği bir ülke oldu.
 
Siyaset kurumunun ayakları üzerine durduğu, kendinin ürettiği ve ürettiği politikalarla kendini, ülkesini yönettiği bir parlamenter sistem oluşmadı hiç. Asker vesayetinin altında, bürokrasi vesayetinin altında inim inim inledi hep.
 
İleri demokrasilerdeki gibi seçilmemişlerin anayasa düzenlediği, hukuk taslakları hazırladığı, eğitimden sağlığa uzanan bütün düzenlemelerde halka danışılarak bir demokratik teamül oluşturma yerine bürokratların sunduğu, askerin önerdiği tarz ve yöntemlerle atanmışların seçilmişlere baskınlığı görülen gerçekti.
 
Buda halka hep paketler adı altında sunulup, Kabul edenler? Etmeyenler? Kabul edilmiştir şeklinde nihayete ermiştir.
 
Yani bunun adı demokrasi olmuştur.
 
Parlamenterleri emekli askerlerden, emekli polislerden, emekli bürokratlardan, valilerden, müsteşarlardan, genel müdürlerden oluşan bir sivil parlamento. Kürtlerin yaşadığı illerde ise ağalardan ve beylerden tamamlanmış.
 
Hal böyle olunca Türkiye’de gözaltına alınmış ve kaybedilmiş Türkiye cumhuriyeti vatandaşları için sadece onların anaları ağlayabilmiş.
 
Demokratik hak arayışı talebinin en olgununu, en masum olanını, en ısrarcı olanını evlatlarını kaybetmiş bu anneler tüm Türkiye’ye göstereceklerdir bir kez daha.
 
Önümüzdeki cumartesi günü 300. kere Galatasaray meydanında bir araya gelerek tekrar soracaklar. “çocuklarımız nerede?” diye
 
Yani seslerini yükseltecekler ve seslerinin duyulmasını isteyecekler.
 
Kendine demokrat basın bu meşru hak arayışını ve onların bu en haklı talebini görmeyecek ya da küçücük bir başlıkla sıkıştıracak bir köşeye.
 
Sekiz yıldır iktidarda olan hükümette muhtemelen yine görmeyecektir bu annelerin ve yakınlarını kaybetmiş insanların acısını. Muhalefet ise zaten görmemeye yeminli…
 
Şemdinli’de halk tarafından deşifre edilen asker şifreleri iktidarın eline geçerken ve başbakanın “ucu nereye uzanırsa uzansın” demesinden sonra demokrasi umudu göğermiş Türkiye’nin daha sonraki halini de biliyoruz elbette.
 
Meşhur tekel işçilerinin onurlu direnişine yeni oluşturduğu polis devleti mantığı ile saldıran iktidarın demokrasi anlayışını da görmüştük zaten.
 
Sıklıkla şiddetin şikâyetçisi olan hükümetin polis coplarıyla, gaz bombasıyla, panzerlerle, tazyikli suyla estirdiği şiddeti göremediğini de biliyoruz.
 
Yine, yine bütün bunlara rağmen Cumartesi Anneleri kaybedilmiş evlatlarını ve yakınlarını demokrasinin ta kendi usulüyle 300. kez soracaklar.
 
Hiç durmadan 300. kez bir araya gelecek olan bu eylemin eylemcileri annelerdir. Zaten bir tek anneler bu kadar çocuklarını sevebilirler. Bu kadar sevgi yükünü ancak sevgiden anlayanlar taşıyabilir.
 
Devlet tarafından gözaltına alınıp kaybedilenlerin akıbetini sormak ve faillerinin açığa çıkarılıp yargılanmalarını sağlamak için bir araya gelen annelerin, insan hakları savunucularının, kayıp yakınlarının sesi bir kez daha bir araya gelip gürleşecek bu cumartesi.
 
Duymayanlara, duymak istemeyenlere duyurulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İrfan Sarı Arşivi